Yalnızlıktan duru bu gök, yalnızlığımızdan kurumlu Ufukta seçilen serviler gibi bizden uzakta doğrulan, sayısız ne çok vedalar, sayısız kaçırıp soran Nasıl ayırırız fakat şimşeği, gürlemeden; nasıl nasıl ürpermeden bakarız uçuruma? Göz doğrar, el savurur, damakta durulmaz bir tat; seslerle kokularla daha da yaban elleri varlığın Uruk´un büyük özlemlisi eli boş döndüğü yolculuğundan hikayesini bıraktı geriye. ´Sırların sırrını´ görmüştü ama yalnızca hikayesini bıraktı. Onda sonsuz bir gençlik mi ışımakta ki, bir çokları gibi ben de derinliğinde bir dünya düşledim. Sonunda bu gençlik ışıltısı kaldı elimde. Son Kitap´ın şairinden lirik-dramatik bir yazıt: Yedi yılda tamamlandı.Yedi tepeli, belki de temelleri yedi bilge tarafından atılan şehirde. Gılgamış´tan icazetli ama derin yapıda Odysseia´yla da akraba. Batı´nın ve Doğu´nun kimi büyük anlatılarına ve düşünce geleneklerine eklemlenen zengin bir metinler arası doku... Düşünceyle lirizmi hakkıyla dengeleyen bir deyiş yetkinliği... Sır mı ? O zaten hep ´orada´ değil mi ? ...
Yalnızlıktan duru bu gök, yalnızlığımızdan kurumlu Ufukta seçilen serviler gibi bizden uzakta doğrulan, sayısız ne çok vedalar, sayısız kaçırıp soran Nasıl ayırırız fakat şimşeği, gürlemeden; nasıl nasıl ürpermeden bakarız uçuruma? Göz doğrar, el savurur, damakta durulmaz bir tat; seslerle kokularla daha da yaban elleri varlığın Uruk´un büyük özlemlisi eli boş döndüğü yolculuğundan hikayesini bıraktı geriye. ´Sırların sırrını´ görmüştü ama yalnızca hikayesini bıraktı. Onda sonsuz bir gençlik mi ışımakta ki, bir çokları gibi ben de derinliğinde bir dünya düşledim. Sonunda bu gençlik ışıltısı kaldı elimde. Son Kitap´ın şairinden lirik-dramatik bir yazıt: Yedi yılda tamamlandı.Yedi tepeli, belki de temelleri yedi bilge tarafından atılan şehirde. Gılgamış´tan icazetli ama derin yapıda Odysseia´yla da akraba. Batı´nın ve Doğu´nun kimi büyük anlatılarına ve düşünce geleneklerine eklemlenen zengin bir metinler arası doku... Düşünceyle lirizmi hakkıyla dengeleyen bir deyiş yetkinliği... Sır mı ? O zaten hep ´orada´ değil mi ? ...