Fatih'in Şiirleri

Bir toplumun tarihle kurduğu ilişki biçimi, o toplumun geleceğe nasıl baktığını belirler. Çünkü tarih, düz bir okumayla, geçmişte olup biten olaylar zincirinden ibaret değildir. Toplumların hafızası onların tarihleridir. Tarih karşısında duruşumuz geçmişle olduğu kadar, yarınlarımızdan ne beklediğimizle de bağlantılıdır. Çünkü tarihi olmayan toplumların varoluş bilinçleri de olamaz. İstanbulun fethi tarihin bir döneminde yaşanmış, etkisi o dönemle sınırlı kalmış herhangi bir askerî, siyasî olay değildir. İstanbulun fethi biz içinde yaşayan insanların, toplumumuzun ve hatta çok daha geniş ölçekte dünyadaki pek çok toplumun hayatını önemli ölçüde etkilemiş bir olaydır. Fatihin İstanbulu almasıyla döneminin siyasî, askerî dengeleri doğrudan değişmekle kalmamış, İstanbul, Asya-Avrupa kavşağında yeni bir medeniyet anlayışının beşiği haline gelmiş, Bizansın çöküşüyle yitirdiği konumunu farklı bir düzlemde yeniden kazanmıştır. Osmanlı medeniyetinin merkezi olması nedeniyle İstanbul, sadece bu siyasî coğrafyayı değil bu halkanın dışında kalan, hatta rakibi durumunda olan jeokültürel alanları da etkileyen, biçimlendiren gelişmelerin merkezi durumuna gelmiştir. İnsanlık tarihi İstanbulun fethiyle birlikte yeni bir medeniyet başkenti kazanmıştır. Önce Roma, sonra Bizans döneminde yüklendiği iddiasını sürdüremeyecek hale gelen, siyasî ve kültürel anlamda merkezî konumunu yitiren Konstantinopol, fetihle birlikte İstanbul olurken bir medeniyet başkenti konumunu tekrar elde etmiştir. İstanbulun bu kadar uzun ve kesintisiz olarak sürdürdüğü ayrıcalıklı konumuna dünyada çok az şehir sahip olmuştur. İstanbul, Türklerin eline geçmesiyle, sadece Osmanlıların hayatını değil askerî, siyasî, ekonomik ve kültürel anlamda öteki şehirleri de şu ya da bu şekilde etkileyecek, onun konumu hep göz önüne alınacaktır. İstanbul anlaşılmadan dünyanın pek çok şehri kendini anlamlandıramaz.Tarihin merkezinde böylesine bir rol almış, tarih kuran bir şehirde yaşamanın kuşkusuz bir bedeli vardır. Bu bedel bu şehre karşı sorumluluklarımızı yerine getirmekle ödenebilir.İstanbulu İstanbul yapan sırrı, biraz da onu fetheden Fatihin şairliğinde aramak gerekir. Bu anlamda Fatihin Şiirleriyle Fethin 550. yılına bir katkıda bulunmak istedik. Belki de üstüne en çok şiir yazılan, dünyanın bu en şiirsel şehri İstanbul, ancak şiirle kutlanabilirdi. Bu kutlu şehrin şair fatihinin Türk okuyucusu ile yeniden buluşturulması gerekiyordu.Fatihin Şiirleri isimli kitap hazırlanırken tarihle bugünü buluşturma gibi bir amaç gözetilerek yeni bir tasarım gerçekleştirildi. Fatihin Şiirleri kitabı temelde Avnî mahlasıyla şiirler yazan Fatih Sultan Mehmetin divânının tıpkı basımından oluşuyor. Millet Kütüphanesindeki orijinal yazmaları fotoğraflandı ve aslına uygun olarak kitapta yerini aldı. Böylece okuyucuya Fatihin şiirleriyle doğrudan temas imkanı sağlanmış oldu.Fatihin şiirini aslından okuyamayanlar için bugünkü Türkçeye aktarımı ve açıklamasını yine bir şair üstlendi. İskender Pala, Avnî Divânını bugünkü Türkçeye aktardı ve açıklamasını yaptı. Fatihin şiirlerinin sadece aktarılması bile önemliydi. Ancak Fethin 550. yılı münasebetiyle bir başka büyük ustayı da anmak, Fatih ve Fetih ile buluşturmak istedik. Süheyl Ünver Hocanın 1953 yılında İstanbulun Fethinin 500. yılı münasebetiyle hazırladığı Fatihin Defteri isimli, başlı başına bir sanat eseri olan çalışması da esere renk kattı. Süheyl Ünverin Fatihin Defteri isimli çalışmasının her sayfasına Fatihin şiirlerinden biri yerleştirildi. Fatihin Defteri, önsözüyle birlikte aslına sadık kalınarak bu kitapta yerini aldı.Kitabın grafik tasarımı ve uygulamaları Salih Pulcu tarafından gerçekleştirildi. Salih Pulcunun titiz çalışması olmasaydı bu eser belki de ortaya çıkmayacaktı. Fatih, Fetih ve İstanbulu bir araya getiren bu çalışmayı yayınlayarak Fatihe ve İstanbula karşı sorumluluğumuzun bir kısmını olsun yerine getirebildiysek kendimizi mutlu sayacağız.

Bir toplumun tarihle kurduğu ilişki biçimi, o toplumun geleceğe nasıl baktığını belirler. Çünkü tarih, düz bir okumayla, geçmişte olup biten olaylar zincirinden ibaret değildir. Toplumların hafızası onların tarihleridir. Tarih karşısında duruşumuz geçmişle olduğu kadar, yarınlarımızdan ne beklediğimizle de bağlantılıdır. Çünkü tarihi olmayan toplumların varoluş bilinçleri de olamaz. İstanbulun fethi tarihin bir döneminde yaşanmış, etkisi o dönemle sınırlı kalmış herhangi bir askerî, siyasî olay değildir. İstanbulun fethi biz içinde yaşayan insanların, toplumumuzun ve hatta çok daha geniş ölçekte dünyadaki pek çok toplumun hayatını önemli ölçüde etkilemiş bir olaydır. Fatihin İstanbulu almasıyla döneminin siyasî, askerî dengeleri doğrudan değişmekle kalmamış, İstanbul, Asya-Avrupa kavşağında yeni bir medeniyet anlayışının beşiği haline gelmiş, Bizansın çöküşüyle yitirdiği konumunu farklı bir düzlemde yeniden kazanmıştır. Osmanlı medeniyetinin merkezi olması nedeniyle İstanbul, sadece bu siyasî coğrafyayı değil bu halkanın dışında kalan, hatta rakibi durumunda olan jeokültürel alanları da etkileyen, biçimlendiren gelişmelerin merkezi durumuna gelmiştir. İnsanlık tarihi İstanbulun fethiyle birlikte yeni bir medeniyet başkenti kazanmıştır. Önce Roma, sonra Bizans döneminde yüklendiği iddiasını sürdüremeyecek hale gelen, siyasî ve kültürel anlamda merkezî konumunu yitiren Konstantinopol, fetihle birlikte İstanbul olurken bir medeniyet başkenti konumunu tekrar elde etmiştir... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
975-8740-05-9

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

burcub
1 kişi

Okumak İsteyenler

oz9n sbryc ctlkprfsr aleynachica
4 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski