Edebiyat Kapısı

Yazı yaşamına 1927de Servet-i Fünun dergisinde başlayan Cevdet Kudret (1907-1992), Meşale dergisinde toplanan yedi şairin oluşturduğu Yedi Meşaleciler grubuna girmiş, ilk şiir kitabı Birinci Perdeyi grubun ortak şiir kitabı Yedi Meşale ile aynı yıl (1928) çıkarmıştı. Şairliğinin yanı sıra öykü, roman, oyun, deneme ve inceleme yazarı olarak da tanınan Cevdet Kudret, özellikle alanlarında hâlâ aşılamamış olan monografik incelemeleri iki ciltlik Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1965, 1967), üç ciltlik Karagöz (1968-70) ve iki ciltlik Ortaoyunu (1973, 1975) ile haklı bir ün edindi; Ortaoyunu ile TDK 1974 Bilim Ödülünü, son deneme kitabı Kalemin Ucu (1991) ile de 1991 Sedat Simavi Büyük Ödülünü kazandı. Edebiyat tarihçiliğimizin bu çalışkan ve alçakgönüllü ustası, ölümünden kısa bir süre önce, Karagöz ve Ortaoyunu gibi kimi inceleme kitaplarının ön-yazılarını, tükenmiş olan kitabı Abdülhamit Devrinde Sansürü, Yunus Emre üzerine bir bildirisini, Kitab-ı Dede Korkut ve Yahya Kemal üzerine birer yazısını, iki ansiklopedi için yazdığı Tanzimattan Cumhuriyete Türk Edebiyatı ve Yahya Kemal maddelerini gözden geçirip yeni bilgiler ve yayınlar ışığında yaptığı eklerle neredeyse yeniden yazarak, Edebiyat Kapısı adıyla bir araya getirmişti. Yazık ki yayımlandığını göremediği bu kitapla, Cevdet Kudretin gerçekten de edebiyat kapısı niteliği taşıyan başlıca yazıları tek ciltte toplanmış oluyor. Edebiyat Kapısı, hem edebiyata hem de usta bir edebiyat tarihçisine saygıyla okunması gereken bir kitap. TADIMLIKBütün hikâyelerde, genel olarak, yiğitlik havası eser. Bundan başka, kimi kahramanlar olağanüstü güce sahiptirler, kimilerinin vücut yapıları dahi doğalın üstündedir, kimileri ise Tanrı gücüyle kerametler gösterir, büyük işler başarır. Eserde, ayrıca, doğaüstü varlıklara da yer verilmiştir: Selcen Hatunla Kan-Turalı tek başlarına altı yüz kâfire karşı koyarlar (hik. 6); Uşun Koca oğlu Segrek, bir kez altmış, ikinci kez yüz kâfiri tek başına kılıçtan geçirir (hik. 10); kâfirlerin urganla sımsıkı bağladığı Salur Kazan, bir gerinişte bütün bağları koparır (hik. 11); Dirse Han oğlu Boğaç daha on beş yaşında iken, azgın bir boğayı alt edip öldürür (hik. 1); Kanlı Koca oğlu Kan-Turalı azgın bir boğayı, bir aslanı ve bir deveyi yener (hik. 6); Düzmürd kalesinin tekürü Arşın oğlu Direk Tekürün altmış arşın boyu vardır, altmış batman gürz sallar (hik. 7); Kazan Beyin dayısı Uruz Kocanın altmış teke derisinden yapılan kürk topuklarını örtmez, altı teke derisinden yapılan külâh kulaklarını kapamaz (hik. 2); bir çobanla bir pınar perisinin çiftleşmesinden doğan Tepegözün vücuduna ok batmaz, kılıç işlemez, bütün Oğuz halkı onun elinden zebun olur (hik. 8); Deli Dumrul, Azrail ile mücadeleye girişir (hik. 5); Tanrıdan güç alan Karacık Çoban, altı yüz kâfire tek başına karşı koyar, bağlandığı ağacı söküp sırtına alır, yürüyüverir (hik. 2); Dede Korkut, kendisini kılıçla öldürmeye kalkan Deli Karçarın elini bir dua ile havada asılı bırakır vb. Hikâyeler bu bakımlardan destan özelliği taşımaktadırlar. Fakat düzsözle yazılmaları, kısa olmaları, ayrıntılar üzerinde durmamaları bakımlarından bunları destan sayma olanağı yoktur. Destan çağı geçtikten sonra, halk arasında oluşan ve yukarda söylediğimiz gibi, destan-hikâye niteliği gösteren bu çeşit hikâyeler halk hikâyesi türüne girer.

Yazı yaşamına 1927de Servet-i Fünun dergisinde başlayan Cevdet Kudret (1907-1992), Meşale dergisinde toplanan yedi şairin oluşturduğu Yedi Meşaleciler grubuna girmiş, ilk şiir kitabı Birinci Perdeyi grubun ortak şiir kitabı Yedi Meşale ile aynı yıl (1928) çıkarmıştı. Şairliğinin yanı sıra öykü, roman, oyun, deneme ve inceleme yazarı olarak da tanınan Cevdet Kudret, özellikle alanlarında hâlâ aşılamamış olan monografik incelemeleri iki ciltlik Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1965, 1967), üç ciltlik Karagöz (1968-70) ve iki ciltlik Ortaoyunu (1973, 1975) ile haklı bir ün edindi; Ortaoyunu ile TDK 1974 Bilim Ödülünü, son deneme kitabı Kalemin Ucu (1991) ile de 1991 Sedat Simavi Büyük Ödülünü kazandı. Edebiyat tarihçiliğimizin bu çalışkan ve alçakgönüllü ustası, ölümünden kısa bir süre önce, Karagöz ve Ortaoyunu gibi kimi inceleme kitaplarının ön-yazılarını, tükenmiş olan kitabı Abdülhamit Devrinde Sansürü, Yunus Emre üzerine bir bildirisini, Kitab-ı Dede Korkut ve Yahya Kemal üzerine birer yazısını, iki ansiklopedi için yazdığı Tanzimattan Cumhuriyete Türk Edebiyatı ve Yahya Kemal maddelerini gözden geçirip yeni bilgiler ve yayınlar ışığında yaptığı eklerle neredeyse yeniden yazarak, Edebiyat Kapısı adıyla bir araya getirmişti. Yazık ki yayımlandığını göremediği bu kitapla, Cevdet Kudretin gerçekten de edebiyat kapısı niteliği taşıyan başlıca yazıları tek ciltte toplanmış oluyor. Edebiyat Kapısı, hem edebiyata hem de usta bir edebiyat tarihçisine saygıyla okunması gereken bir... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9753635443

Etiketler: eleştiri-kuram

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski