Çewlik Bir Şiirdir Şimdi!

Garip ve çelişkili bir esprinin kavşağında, yorgun düşlerimle oturdum. Şiirin ülkesi yok, şairin dili var söyleminin karmaşasına oturdum. Şiirin ülkesi de var sınır tanımaz, şairin dili de var, ama dilin anası da var. İşte ben Anası yasaklanmış dilin insanıyım. Karmaşayı çözdüm, yasaklı dilimle aramaya koyulan hayırsız mesafeleşmelerin yıkılmış köprülerini kurdum. Bu geçiş sürecinde, emek verdiğim Türkçe şiirlerim yarılanmış, dosyamda asılı ve gecikmeli duruyordu. ‘Anası yasaklı dilime ağırlık vermenin tarihi rahatlığıyla, şiir ve emek aşkına, yarı kalmış bu Türkçe dosyamı tamamladım. Bu, bütün edebi söylemlerde, şair ve şiir üzerine belirlenmiş esprilerin benli itirafıdır. Anlamsız esprilerin kurbanı olmak, gerçekleri acıtır. Yasaklı bir dilin yasaklanmış gerçeği, çok acıtır beni. Çünkü ben, tam da bu acı gerçeğin insanıyım. Statüko ve hobi şiirlerinden, şairlerinden bahsetmiyorsak, itirafım ve anlamı, anlaşılacağına inanıyorum. Şiirin evrensel hoşluklarından, bütün dillerin bir çiçek oldukları gerçekliğinden dinletiler sunarlarken, Zazaca-Kürtçe edebiyatından, şiirlerinden açılan sözlere tahammül edemeyen şairlerin garip agresifliklerini koyabileceğimiz bir evrensel yer yok. Böyle bir çelişkili şakayı kaldıracak bir kirli derviş sabrı da yok. Çifte standartlık bir gen vakası mı, bilemem, ama toplumsal-evrensel şiirlerin iddiası ve isteminin sahiplerinin, icazetleri yırtmış özgür kalemlerin insanı olduklarını bilirim. Böyle bütün şairlerin yüreklerini icazetler, sansürler, yasaklar acıtmıyor muydu? Yalanlar, inkârlar gerçeklere yönelmiyor mu? Gerçeklerin acı olmasının serüveni bundandır. Katlandığımız budur. Severek. Acıyı, tatlıya çeviren işte bu sevmektir. Bu sevmelerin tiryakisi bir bilinç sahibi şair, şiirlerini yazarken, bedellerini düşünmeye zaman bulamayacağı kadar sevdalıdır. Her sevdanın bir şairi, her şairin bir sevdası vardır. Uğruna hapisler yatan, sürgünler, hasretler çeken. Yirmi sekiz yıldır ülkemde uzak, demlenmiş hasretlerin yükünü taşıyabilmemin tılsımı, böyle bir sevdadır işte. Bu çalışmamda, daha evvel değişik yerlerden yayımlamış, görsel medyada okunmuş bir kaç şiirim de var. Neden ÇEWLIK BIR ŞIIRDIR ŞIMDI? Birinci neden; Çewlik gerçekten bir şiirdir, vurulmuş, kıyılmış şiir. İkinci neden; Bu isimle, daha evvel yazmış olduğum şiirsel tadında bir yazının, beni de şaşırtan ve o kadar da sevindirecek ilgi bulması. Bu ilginin hatırına, bu çalışmama bu ismi verdim; ‘ÇEWLIK BIR ŞIIRDIR ŞIMDI! Yani; Yöneldiğim anadilimden dolayı, gecikmiş, dosyası bütünlenmiş Türkçe şiirler... Yasakları yasaklayan şiirlerle, şiirce kalın... Şimdi size 08/09/1980 gecesi gözaltına alınıp Bingöl Jandarma Kışlasında Kışladan Kaçtı deyip kaybetirilen Hüseyin Morsümbülün Anısına diye yazılan şiiri okuduğumuzda Şiir kitabının temasını da algılamamıza yardımcı olur. İşte İlhami Sertkayanın Şiirlerine bir örnek:BURASI ÇEWLİKTİR KİRVEM (Çewlikte kirvem; Saat bir, asır eylüldür. Geceler eylül akar, inkâr adaletleri gibi geceler kara. Çewlik Bingöl olalı, tutulmuş bir ay gibiyim gecelerde, uzun bir yara. Bak ellerim firar kokar o yüzden, ellerim yalın, ellerim Murad suyundan yosun kokar, küskün ipiltiler daha. Ellerim bu sebepten dert. Parantezlere, tezlere sığmayan ahvalimde kayıplar, mezar-sızlar. Ondandır bende tarifsizdir sevdalar, hicranım başka sızlar. Riyakâr kanunlara savrulmuş yıllarım. Yıllarımda dipcikler, jandarmalar, külüstür bekçiler, kasaturalar, kanlı üniformalılar. Çewlikte kirvem; Saat bir, asır inkârdır, tufandır hayatlar. Kaç eylül afat yağmurlarında, zamansız ölümlere verilmişim ben. Bu yüzden kirvem; yaylalarım, bağlarım uzun ağıtlar yeri, inkâr adaletleri vurdu beni bilmezsiniz, şimdi yokum ben) Bakışlarım dağ rüzgârlarıyla yüklü Yaman yalnızlıkların, köklü duruşların piriydim Alnımda cümle baharların narin şiirleri Aşkıma ateşler sükûn ederdi Şimdi kederli Şimdi ölü kuşlar, solgun ışkınlar mevsimindeyim kirvem Benzimde az dağlarının şafak yeli, Zaza sevdasının kıyımlar vakti Faili meçhullere almışlar yüreğimi kirvem Habersizim, vuran vurana beni Karanlık dehlizlerde kilitlediler gözlerimi Gözlerimde tutulmuş kışla kapıları, gözlerimde eylül geceleri Duvarlara yaslattılar, kasaturalara verdiler bedenimi Kârer kokan gülüşümü İbrahiman ovasının yanık seslerini betonlara çaldılar Çaldılar delikanlı ömrümü Bağrımda enkaz sessizlikleri, tufan darbeleri (Çewlikte kirvem, kaç eylül gecedir çığlığı kesilmiş bir bülüm yereyim. Katran karanlıklar içinde, pare pareyim. Şimdi Murad ırmağının derinliklerinde, bir bilinmez derin damla, bir tufan şelaleyim. Akıyorum kirvem. Cesedimi kayıplara serdiler. Size yediğiniz bir balığın midesinden çıkıp gelemeyeceğim. Cemseler, çizmeler konuşmaz kirvem.) Burası Çewliktir kirvem, burası uzun acılar gecesi Kışla dehlizleri, namert adaletleri Çırptığınız bir yumurta gibi Baş koymaya düzelttiniz yastığınız misali Zahmet olmazsa kirvem Apoletli Durmuş Kıvraktan sorun beni Gerisi kirvem Katlime sessiz kalan bir hukuk bilmecesi Ve reform hileleri Resmim dertli annemin elinde kaç cumartesi Kaç kapı, kaç haykırış kaç behzat çığlık sesleri Duymadınız kirvem Ben şimdi Çewlikte, Murad ırmağının derinliklerindeyim Ne ıslanırım ben artık, ne acılarla terlenmiş bıyıklarım, ne yosun kokar saçlarım Mezarsızım! Bu inkâr ülkede kirvem, insanlık kanlıdır Ölümleri ecelsiz kahır, ölümleri ağırdır kuytuların Ağırdır suları bu ırmakların

Garip ve çelişkili bir esprinin kavşağında, yorgun düşlerimle oturdum. Şiirin ülkesi yok, şairin dili var söyleminin karmaşasına oturdum. Şiirin ülkesi de var sınır tanımaz, şairin dili de var, ama dilin anası da var. İşte ben Anası yasaklanmış dilin insanıyım. Karmaşayı çözdüm, yasaklı dilimle aramaya koyulan hayırsız mesafeleşmelerin yıkılmış köprülerini kurdum. Bu geçiş sürecinde, emek verdiğim Türkçe şiirlerim yarılanmış, dosyamda asılı ve gecikmeli duruyordu. ‘Anası yasaklı dilime ağırlık vermenin tarihi rahatlığıyla, şiir ve emek aşkına, yarı kalmış bu Türkçe dosyamı tamamladım. Bu, bütün edebi söylemlerde, şair ve şiir üzerine belirlenmiş esprilerin benli itirafıdır. Anlamsız esprilerin kurbanı olmak, gerçekleri acıtır. Yasaklı bir dilin yasaklanmış gerçeği, çok acıtır beni. Çünkü ben, tam da bu acı gerçeğin insanıyım. Statüko ve hobi şiirlerinden, şairlerinden bahsetmiyorsak, itirafım ve anlamı, anlaşılacağına inanıyorum. Şiirin evrensel hoşluklarından, bütün dillerin bir çiçek oldukları gerçekliğinden dinletiler sunarlarken, Zazaca-Kürtçe edebiyatından, şiirlerinden açılan sözlere tahammül edemeyen şairlerin garip agresifliklerini koyabileceğimiz bir evrensel yer yok. Böyle bir çelişkili şakayı kaldıracak bir kirli derviş sabrı da yok. Çifte standartlık bir gen vakası mı, bilemem, ama toplumsal-evrensel şiirlerin iddiası ve isteminin sahiplerinin, icazetleri yırtmış özgür kalemlerin insanı olduklarını bilirim. Böyle bütün şairlerin yüreklerini icazetler, sansürler, y... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
975-9010-96-6

Etiketler: şiir

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski