Bitanem

Adım Leyla. Bu benim romanım. İstanbullu diplomat bir çiftin, arkadaşsız, kurallarla biçimlendirilmiş, aynı yerde yaşıyor olmasına rağmen annesinin yüzüne hasret, babasını sadece resmi bayramlarda görebilen, babaannesiyle Ankarada büyümüş bir kızıyım. Amacım; kendimi, eksikliklerim ve yanlışlıklarımla çırılçıplak soymaktı. Bu bir anlamda çirkinliklerimin, acılarımın, özlemlerimin, pişmanlık duyup utandığım, hatta neden yaptığımı bile anlayamadığım davranışlarımın bir dışa taşması, itirafı. Belki de ölmeden önce sırtımdaki yükleri atmanın bir yolu...

Adım Yücel. Bu romanı Bitanem yazmış. Gerçekten de o benim bitanemdi; onu ilk kez gördüğüm günden, gözlerimi bu dünyaya yumuncaya kadar. Ben yaşamaya onun gözlerinde başladım ve hayata veda etmeden gördüğüm son şey, yine onun gözleriydi.

Okulun ilk haftasında tanıdım onu; o da benim gibi çelimsiz bir kızdı. Konuşmaya başlayınca onun da Türkçesinin benden daha iyi olmadığını anladım. Aylül, Mardinli bir Süryani kızıydı. Elimi ilk tutan kişiydi bu tanımadığım yeni dünyada, ilk arkadaşımdı, yıllarca hayatımdaki en değerli yeri tutan ve hasretinden öldüğüm dostumdu.

...Hayır, annemle babamın öldüklerini öğrendiğimde ağlamadım. Onlara öyle öfkeliydim ki; kucaklarının tadını bile bilmediğim, kokularını hatırlamadığım ve çocukluğumu onlarsızlığa mahkûm ettikleri ve beni bırakıp gittikleri için...

...Sonra burnumun ucunu öpüp, bir de teşekkür ederek arkasını döndü. Bir dakika bile geçmeden uyumuştu. Kocamın temasıyla kutsadığı kadınlığım, kendine destek yaptığı omuzlarım ve burnumun ucuyla üşüdüm.

Adım Leyla. Bu benim romanım. İstanbullu diplomat bir çiftin, arkadaşsız, kurallarla biçimlendirilmiş, aynı yerde yaşıyor olmasına rağmen annesinin yüzüne hasret, babasını sadece resmi bayramlarda görebilen, babaannesiyle Ankarada büyümüş bir kızıyım. Amacım; kendimi, eksikliklerim ve yanlışlıklarımla çırılçıplak soymaktı. Bu bir anlamda çirkinliklerimin, acılarımın, özlemlerimin, pişmanlık duyup utandığım, hatta neden yaptığımı bile anlayamadığım davranışlarımın bir dışa taşması, itirafı. Belki de ölmeden önce sırtımdaki yükleri atmanın bir yolu...

Adım Yücel. Bu romanı Bitanem yazmış. Gerçekten de o benim bitanemdi; onu ilk kez gördüğüm günden, gözlerimi bu dünyaya yumuncaya kadar. Ben yaşamaya onun gözlerinde başladım ve hayata veda etmeden gördüğüm son şey, yine onun gözleriydi.

Okulun ilk haftasında tanıdım onu; o da benim gibi çelimsiz bir kızdı. Konuşmaya başlayınca onun da Türkçesinin benden daha iyi olmadığını anladım. Aylül, Mardinli bir Süryani kızıydı. Elimi ilk tutan kişiydi bu tanımadığım yeni dünyada, ilk arkadaşımdı, yıllarca hayatımdaki en değerli yeri tutan ve hasretinden öldüğüm dostumdu.

...Hayır, annemle babamın öldüklerini öğrendiğimde ağlamadım. Onlara öyle öfkeliydim ki; kucaklarının tadını bile bilmediğim, kokularını hatırlamadığım ve çocukluğumu onlarsızlığa mahkûm ettikleri ve beni bırakıp gittikleri için...

...Sonra burnumun ucunu öpüp, bir de teşekkür ederek arkasını döndü. Bir dakika bile geçmeden uyumuştu. Kocamın temasıyla kutsadığı... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
8 puan

Çok güzel bir aşkı konu alan bir romandı. Ancak anlatımı biraz sıkıcı ve tekrar bakımından okuyucuyu yoruyor. Kitabın bölümleri farklı zamanları anlattığından zaman zaman hikayeden kopmalara neden oluyor. Genel olarak yürek burkan hazin bir sonla biten aşk romanı..


Baskı Bilgileri

479 sayfa
Haziran2012 tarihinde, Panama tarafından yayınlandı


ISBN
978-605-4401-83-3

Etiketler: roman (yerli)

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Tuğba Miray KUŞ aysema dmt_ nil esot elvangülek
10 kişi

Okumak İsteyenler

Mehtap8053
1 kişi

Takas Verenler

tugcaa
1 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski