Beton Ada

Garip bir talihsizlik sonucu, yeryüzünün unutulmuş bir köşesine, molozlar ve yabani otlarla kaplı çorak bir bölgeye düşerek dünyadan soyutlansak... Issız adamızda kendimize Robinson Crusovari yeni bir düzen kurup bütün gereksinimlerimizi karşılayarak hayatımızı idame ettirebilir miyiz?Genç bir mimar, Londranın merkezindeki ofisinden evine giderken, yolda lastiği patlayan arabası üç otoyolun çakıştığı bir kavşaktaki trafik adasına yuvarlanır. Mimar yardım istemek için yoldan geçen araçlardan birini durdurmaya çalışsa da, çabaları boşa çıkar. Adada sıkışıp kaldığını ve kimsenin kendisiyle ilgilenmeyeceğini anlamakta gecikmeyecektir. Ballardın gerçekte olmayacak bir olay örgüsüne bizi düpedüz inandırdığı Beton Adada anlatmak istediği çok net: Beton ormanlarımızdaki çatlaklar kayıtsız kalınmış insanlarla doludur ve günün birinde biz de onlardan biri olabiliriz.Yazar hiç beklemediği bir anda konforlu hayatından mahrum kalan bireyin acizliğini gözlerimizin önüne sererken, bir yandan da toplumdan tecrit edilmenin insanı iç dünyasıyla yüzleşmeye zorlayacağını vurguluyor. Nitekim mimar, mahsur kaldığı bu berbat yerin kendi zihninin aynası olduğunu fark edecektir giderek...Ballarda göre, toplumsal yaşamın dayattığı davranış kalıpları, gerçek benliğimizi bastırıp bizleri genelgeçer değer yargılarıyla uzlaşmaya zorluyor. Oysa, kenardaki değil asıl merkezde yaşanan hayat, örneğin kendimizi işyerlerine hapsettiğimiz bir hayat benliğimize aykırı belki de. Beton Adanın sakinleri, kalabalıkların arasında dolaşan bireyin ta kendisi olmasın?Kendi kaynaklarıyla baş başa kalan bir insanın meydan okuması her zaman sağlam bir temadır. Ballard da Beton Adada bu konuyu zekiceişliyor. Modern yaşamın bir alegorisi. Hem zorlayıcı hem de derinlikli.Daily Telegraph.

Garip bir talihsizlik sonucu, yeryüzünün unutulmuş bir köşesine, molozlar ve yabani otlarla kaplı çorak bir bölgeye düşerek dünyadan soyutlansak... Issız adamızda kendimize Robinson Crusovari yeni bir düzen kurup bütün gereksinimlerimizi karşılayarak hayatımızı idame ettirebilir miyiz?Genç bir mimar, Londranın merkezindeki ofisinden evine giderken, yolda lastiği patlayan arabası üç otoyolun çakıştığı bir kavşaktaki trafik adasına yuvarlanır. Mimar yardım istemek için yoldan geçen araçlardan birini durdurmaya çalışsa da, çabaları boşa çıkar. Adada sıkışıp kaldığını ve kimsenin kendisiyle ilgilenmeyeceğini anlamakta gecikmeyecektir. Ballardın gerçekte olmayacak bir olay örgüsüne bizi düpedüz inandırdığı Beton Adada anlatmak istediği çok net: Beton ormanlarımızdaki çatlaklar kayıtsız kalınmış insanlarla doludur ve günün birinde biz de onlardan biri olabiliriz.Yazar hiç beklemediği bir anda konforlu hayatından mahrum kalan bireyin acizliğini gözlerimizin önüne sererken, bir yandan da toplumdan tecrit edilmenin insanı iç dünyasıyla yüzleşmeye zorlayacağını vurguluyor. Nitekim mimar, mahsur kaldığı bu berbat yerin kendi zihninin aynası olduğunu fark edecektir giderek...Ballarda göre, toplumsal yaşamın dayattığı davranış kalıpları, gerçek benliğimizi bastırıp bizleri genelgeçer değer yargılarıyla uzlaşmaya zorluyor. Oysa, kenardaki değil asıl merkezde yaşanan hayat, örneğin kendimizi işyerlerine hapsettiğimiz bir hayat benliğimize aykırı belki de. Beton Adanın sakinleri, kalabalıkla... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
7 puan

Robert Maitland, iş dönüşü kaza yapar ve 3 otobanın kesişim noktasındaki bir trafik adasına hapsolur. Onun geçmiş başarıları veya modern kimliği bu vahşi kara parçasında hayatta kalma mücadelesinde işe yarayacak şeyler değildir. Eğer hayatına geri dönmek istiyorsa, bu hurda cehenneminden kurtulacaksa daha derinlerdeki bir şeyi uyandırmak zorundadır: İçindeki vahşiyi...

Yazar, gene gerçek dışı görülebilecek kurgusunun gerçek olabilirliğine okurunu ciddi biçimde inandırırken muhteşem benzetme ve tasvirlere başvurmuş. Maitland'ın kazasının kasıtlı, özyıkım edimleri çerçevesinde gerçekleşmiş olabileceği iması tüm metne hakim. Karakter üzerinden yazar, sorumluluklardan ari olmak için mahsur kalmaya ihtiyaç olduğu argümanını öne sürmüş. "Ada", fazlasıyla canlı imgelerle tasvir edilmiş, çok katmanlı imaları kendisinde toplayan bir motif: hem izole insan imasını hem çağın ruhunu temsil ediyor. Adadan kaçabilecek olmasına rağmen umudunu yitiren karakter, yaralarının da etkisiyle sosyal bağlamda geriliyor ve ilk ihtiyaçlara yönelirken içindeki vahşiyle tanışıyor.



Karısının adını kurtarılmaya muhtaç bir çocuğun duası gibi tekrarlayan karakter, içindeki suçluluk ve öfke gibi enerji rezervlerine temas ederek adayla mücadele etmeye yöneliyor. kadınlara karşı gömülü kalmış bir nefretin psişik yaralarını taşıyan Maitland, Freudyen göndermelerin merkezinde karakter olarak sunulmuş. Animist çıkarımlara başvuran yazar, Adayla bir olmak arzusunu belli pasajlarda çok güçlü işlemiş. Vücudundaki enfeksiyonun ateşi , modern dünyaya ait bu adamı yakıyor, geriye yeni varoluşa aç bir vahşinin bedenini bırakıyor; yazar bu pasajları bir geçiş ritüeli tadında kurgulamış. karakterin Öz yıkımını paylaşan adanın diğer sakini Jane, karşılıklı bağımlılık zincirinin diğer parçasını oluşturuyor.Adamın sürekli istemeye ve talep etmeye, kadının ise nefret edecek birilerine olan ihtiyacı bu derbeder modern çağ kazazedelerini ham yakınlaştırıyor hem uzaklaştırıyor. Jane için 2 farklı adam olan Maitland karşıt temsilleri bünyesinde barındırmakta. Sado - mazo bir ilişkinin temellerini atan karakter, hakimiyet kurma yolunda Makyavellist edimler sergiliyor.

Onanma ve yalnız kalma arzusunun çatışmaları, adanın diğer sakini Proctor'da vücut buluyor. Ada'nın diğer şahsiyetleri Maitland'ın psyche'sinin içindeki temaların açılımları olarak da yorumlanabilir. Ada, sadece var olarak, doğanın çağrısını, ilkelliğe dönüş çağrısını tekrarlıyor. Modern vahşinin zorunlu tatilini benimsemesi yoğun nevroz imalarında bulunurken, akan trafiğin kaza yapmış olan biri için bile durmaması yükselen kayıtsızlığın altında kalan Modern Batı'ya güçlü bir yergi olarak okurun karşısına çıkmakta. Katman katman yükselen imgeleri ve çarpık "soylu vahşi" motifiyle dolu başarılı bir roman.

6 puan

J.G. Ballard'ın diğer kitapları nasıldır bilmiyorum, ama Beton Ada beklentimi karşılamadı. Daily Telegraph "Modern yaşamın bir alegorisi. Hem zorlayıcı hem derinlikli." demiş. Bence biraz fazla iddialı bir yorum olmuş.


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 141 sayfa
2004 tarihinde, Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
975539411-7
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

eliferen
1 kişi

Okumuşlar

kareler aklar soztekin carbonara ledddd kurgusuzlabirent
17 kişi

Okumak İsteyenler

kahlan amnell demian selinssmz thekaramamba Ayka
7 kişi

Takas Verenler

ararat
1 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski