Benimle Tanışmadan Önce

Julian Barnes, Benimle Tanışmadan Önce adlı romanında saplantılı bir kıskançlık öyküsünü konu edinerek insan beyninin arkaik alt katmanlarını büyüteç altına alıyor. Acaba, böyle bir arkeolojik usyürütmenin sonunda en kültürlü insanın bile eninde sonunda sürüngensi denebilecek bir bireyin taşıdığı sonucuna varılabilir mi? Acaba Kültür ve Uygarlık kavramlarının yaratıcısı olmakla övünen insanoğlu, cinsellik denilen o gizemli alan söz konusu olduğunda kültürü tümüyle bir yana bırakıp her seferinde içgüdülerinin karanlık mağarasına mı dönmektedir? Kültür ve içgüdüler uzlaştırılabilecek olgular mıdır ya da böyle bir uzlaşım mümkün olabilirse bu, insanoğlu tarafından ne dereceye kadar gerçekleştirilebilir?.. İşte Julian Barnes elinizdeki romanında bu tür zorlu soruların yanıtlarını arıyor. Bir tarihçi olan Graham Hendrick, anlaşmakta güçlük çektiği eski karısı Barbara'dan ayrılarak, sevimli Ann'le evlenir. Ann'i çok seven Hendrick karısının üzerine fazla düşmekte, ayrıca kendini çok talihli bir erkek olarak görmektedir. Ne var ki, eskiden vasat filmlerde oynamış ikinci sınıf bir sinema oyuncusu olan karısının filmlerdeki sevişme sahnelerini zina olarak algılayan Graham'ın mutluluğu büyük bir darbe alır; kıskançlığı tam bir saplantıya dönüşür, en küçük ihanetkuşkuları birer karabasan olur çıkar. Karısının eski âşıklarının ona hediye etmiş olduğu kitapları inceler, eski filmlerini tekrar tekrar seyreder, hayalinde olmadık şeyler canlandırır. Belki de karısının kendisiyle tanışmazdan önceki hayatı aslında o denli önemli değildir, geçmiş boyutu insan hayatının varolan tek boyutu değildir, ama olup bitenlere bir de, tarihçi gözüyle baktığında her şey bambaşka bir görünüm almaktadır... Julian Barnes her zamanki ironisiyle çok özel yazınsal tadlar içeren bir kıskançlık öyküsünü anlatıyor.

Julian Barnes, Benimle Tanışmadan Önce adlı romanında saplantılı bir kıskançlık öyküsünü konu edinerek insan beyninin arkaik alt katmanlarını büyüteç altına alıyor. Acaba, böyle bir arkeolojik usyürütmenin sonunda en kültürlü insanın bile eninde sonunda sürüngensi denebilecek bir bireyin taşıdığı sonucuna varılabilir mi? Acaba Kültür ve Uygarlık kavramlarının yaratıcısı olmakla övünen insanoğlu, cinsellik denilen o gizemli alan söz konusu olduğunda kültürü tümüyle bir yana bırakıp her seferinde içgüdülerinin karanlık mağarasına mı dönmektedir? Kültür ve içgüdüler uzlaştırılabilecek olgular mıdır ya da böyle bir uzlaşım mümkün olabilirse bu, insanoğlu tarafından ne dereceye kadar gerçekleştirilebilir?.. İşte Julian Barnes elinizdeki romanında bu tür zorlu soruların yanıtlarını arıyor. Bir tarihçi olan Graham Hendrick, anlaşmakta güçlük çektiği eski karısı Barbara'dan ayrılarak, sevimli Ann'le evlenir. Ann'i çok seven Hendrick karısının üzerine fazla düşmekte, ayrıca kendini çok talihli bir erkek olarak görmektedir. Ne var ki, eskiden vasat filmlerde oynamış ikinci sınıf bir sinema oyuncusu olan karısının filmlerdeki sevişme sahnelerini zina olarak algılayan Graham'ın mutluluğu büyük bir darbe alır; kıskançlığı tam bir saplantıya dönüşür, en küçük ihanetkuşkuları birer karabasan olur çıkar. Karısının eski âşıklarının ona hediye etmiş olduğu kitapları inceler, eski filmlerini tekrar tekrar seyreder, hayalinde olmadık şeyler canlandırır. Belki de karısının ken... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 1. Baskı, 192 sayfa
Eylül2002 tarihinde, Ayrıntı Yayınevi tarafından yayınlandı


ISBN
975539237-8
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

bilalante Metafor skyozlem anı Ali Can
8 kişi

Okumak İsteyenler

bilge çetin helenra marcelproust demian ekruya
10 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski