Nedret Gürcan taşralı, Dinarlı bir şair. Ama yalnızca bir şair değil, işadamı, politikacı, gazeteci, yazar... Bir insan; taşralı olmaktan gurur duyan, birçok entelektüeli özü veya sözüyle Dinara çekmeyi başarmış bir aydın. Şairler Yaprağı adlı dergisini, yıllarca, büyük metropollere uzak, küçük bir taşra kentinden tüm Türkiyeye ulaştıran ve Türk edebiyatını Şairler Yaprağına sığdırmaya çalışan edebiyat sevdalısı. Eğer bir kentin yaşamındaki önemli olay ve kişileri yazıp, geleceğe bırakacak bir kalem yoksa o kentin kalbi de yok demektir, diyor Gürcan. Elinizdeki kitapta, sevgiyle çarpan bu kalbin anılarını okuyacaksınız.Biz Habeşistan Savaşlarına kadar Adisababa denilen yerin nerede olduğunu bilmiyorduk. Şairler Yaprağından sonra seni ve Dinarı öğrendik... Aziz Nesin, 23.8.1957 günlü mektubundanNedret için sözü öbür türlü de söyleyebilirim: Taşrada değil İstanbulda olacaktı. Türkiye, Türkçeyi görülmemiş güzellikte işleyen bir şair görecekti... Fakir Baykurt, Evrensel gazetesi, 9 Temmuz 1996Birilerinin taşrayı yazması gerekiyordu; Külebinin taşrası büyük kente taşınmıştı çoktan. Niyazi Akıncıoğlunun ve Hasan Hüseyinin taşraları da. Şimdi sıra Nedretindi... Tarık Dursun K., Tutkun ve Kırgındaki önsözden, Nisan 1996
Nedret Gürcan taşralı, Dinarlı bir şair. Ama yalnızca bir şair değil, işadamı, politikacı, gazeteci, yazar... Bir insan; taşralı olmaktan gurur duyan, birçok entelektüeli özü veya sözüyle Dinara çekmeyi başarmış bir aydın. Şairler Yaprağı adlı dergisini, yıllarca, büyük metropollere uzak, küçük bir taşra kentinden tüm Türkiyeye ulaştıran ve Türk edebiyatını Şairler Yaprağına sığdırmaya çalışan edebiyat sevdalısı. Eğer bir kentin yaşamındaki önemli olay ve kişileri yazıp, geleceğe bırakacak bir kalem yoksa o kentin kalbi de yok demektir, diyor Gürcan. Elinizdeki kitapta, sevgiyle çarpan bu kalbin anılarını okuyacaksınız.Biz Habeşistan Savaşlarına kadar Adisababa denilen yerin nerede olduğunu bilmiyorduk. Şairler Yaprağından sonra seni ve Dinarı öğrendik... Aziz Nesin, 23.8.1957 günlü mektubundanNedret için sözü öbür türlü de söyleyebilirim: Taşrada değil İstanbulda olacaktı. Türkiye, Türkçeyi görülmemiş güzellikte işleyen bir şair görecekti... Fakir Baykurt, Evrensel gazetesi, 9 Temmuz 1996Birilerinin taşrayı yazması gerekiyordu; Külebinin taşrası büyük kente taşınmıştı çoktan. Niyazi Akıncıoğlunun ve Hasan Hüseyinin taşraları da. Şimdi sıra Nedretindi... Tarık Dursun K., Tutkun ve Kırgındaki önsözden, Nisan 1996