Bana Kanatlarını Verir misin?

Hayal meyal meşakkatli bir gidişat, sonu Sırat…

Varamam ifşa edemem, sırlısın ilelebet ihramımdasın. ‘'

Kelli, felli eli sustalı bir cengâverdi sessizliğim, in cin top oynayan vakitlerde besmele çekip, süzülürdü kadim müdavimleriyle semada…

Cihanı hiçe saydığımı ve devrana karşı geldiğimi söylerlerdi. Oldum olası, kendime fısıldadığım ve herkes den sakındığım, inceden inceye ıslık çalan pervasız bir özgürlük isteğiydi benimkisi.

Yalnızlığa evvelinden meyyal olan ruhuma; rüzgârın füsunkâr soluğundaki histerik, doyumsuz dokunuşların değmesi, kanat çırpışlarımı diriltmeye yeterdi.

Yükseklerde çok yükseklerde göğün rengine sığınamadığım ve yüreğimi didik didik didiklediğim vakitlerde kendimden ürperirdim.

Dört yanımda koşuşan bulutlar, bu dur durak bilmeyen ve hüngür hüngür ağlayan virane harabatımın sebebini kendi aralarında ilkin hiddetle konuşurlar, akabinde ise yedi düvel cümle bütün ahaliyi, sessizce beni uzaktan gözetmeleri için seferber ederdi.

Bilirdim de bilmesine, bilmezden gelirdim.

Bazen; özellikle gün kendini geceye aheste aheste bıraktığında, el ayak çekilince kanatlarımda bir ağırlık peydahlanırdı. Çok uzaklardan geldiğini tasavvur ettiğim sessiz bir çığlığın müstesna hıçkırığını duyumsardım.

Yüreğim, daralırken oluşan gölgelerde, coğrafyama karışan bu haykırışı arardım.

Yanı başımda gibiydi, ama bir o kadar da uçsuz bucaksız illet bir vakte karışmıştı.

Son zamanlarda bu haykırışı pek çok duymaya başlamıştım. İşin en ilginç olanı ise, benden başka zinhar kimse hissetmezken, kanatlarıma sanki kancalar atardı ve ben kanardım.

Hayal meyal meşakkatli bir gidişat, sonu Sırat…

Varamam ifşa edemem, sırlısın ilelebet ihramımdasın. ‘'

Kelli, felli eli sustalı bir cengâverdi sessizliğim, in cin top oynayan vakitlerde besmele çekip, süzülürdü kadim müdavimleriyle semada…

Cihanı hiçe saydığımı ve devrana karşı geldiğimi söylerlerdi. Oldum olası, kendime fısıldadığım ve herkes den sakındığım, inceden inceye ıslık çalan pervasız bir özgürlük isteğiydi benimkisi.

Yalnızlığa evvelinden meyyal olan ruhuma; rüzgârın füsunkâr soluğundaki histerik, doyumsuz dokunuşların değmesi, kanat çırpışlarımı diriltmeye yeterdi.

Yükseklerde çok yükseklerde göğün rengine sığınamadığım ve yüreğimi didik didik didiklediğim vakitlerde kendimden ürperirdim.

Dört yanımda koşuşan bulutlar, bu dur durak bilmeyen ve hüngür hüngür ağlayan virane harabatımın sebebini kendi aralarında ilkin hiddetle konuşurlar, akabinde ise yedi düvel cümle bütün ahaliyi, sessizce beni uzaktan gözetmeleri için seferber ederdi.

Bilirdim de bilmesine, bilmezden gelirdim.

Bazen; özellikle gün kendini geceye aheste aheste bıraktığında, el ayak çekilince kanatlarımda bir ağırlık peydahlanırdı. Çok uzaklardan geldiğini tasavvur ettiğim sessiz bir çığlığın müstesna hıçkırığını duyumsardım.

Yüreğim, daralırken oluşan gölgelerde, coğrafyama karışan bu haykırışı arardım.

Yanı başımda gibiydi, ama bir o kadar da uçsuz bucaksız illet bir vakte karışmıştı.

Son zamanlarda bu haykırışı pek çok duymaya başlamıştım. İşin en ilginç ola... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri




Etiketler: öykü

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Simurg
1 kişi

Okumuşlar

Hümeyra
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski