Ayet ve Hadislerle İslam İlmihali

İslâm, iman ve amel birliğidir. Gerçek bir imana sahip olmadan amel etmenin bir anlamı olmadığı gibi, amelsiz imanın da devamlı ve sıhhatli olması mümkün değildir. Allahu Teâlâ, Ankebût sûresinde/İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece iman ettik demekle bı rakı 11 vereceklerini mi sandılar? (29/2) buyurarak yalnız iman etmenin yeterli olmadığını bizlere bildirmektedir. Kurânda imandan söz edilen hemen her ayette, arkasından %liti amel ifadesi kullanılır. Bunun engüzel örneğini Asr sûresinde görürüz. Bu sûre, hüsrana uğramaktan kurtulmanın sadece iman etmekle değil, buna ilaveten sâlih amellerde bulunup hakkı ve sabrı tavsiye etmekle mümkün olacağını belirtmektedir. Demek ki sâlih ameller olmadan. İslâmi ilkelere uygun bir hayat yaşamadan, yalnızca imanla bu dünya imtihanı kazanılamaz. İslâmın amel cephesi, yani muamelât; fert ve toplum hayatının tâbi olması gerektiği kurallarla helâl ve haram hudutlarının belirlenmesini zorunlu kılar. Müslüman, yapması ve yapmaması gerekenleri, yani ilm-i hâli bilmek zorundadır, ilmihâli bilmeden İslâmı yaşamak mümkün olamaz. Kaldı ki, islâm Fıkhı; teorik kalıplardan, faraziyelerden ve birtakım soyut terimlerden ibaret olamaz. Fıkıh ve ilmihâl; pratik, canlı ve delillere dayalı olmak zorundadır. Kısaca müminler, neleri yapmaları gerektiğini, neleri de yapmamaları gerektiğini delilleriyle birlikte öğrenmek zorundadırlar; kendilerini delillere ulaşmaktan alıkoyan taklitçi, kolaycı, bidatçı, şekilci anlayışlardan da kurtulmak zorundadırlar. İşte elinizdeki İslâm İlmihâli, bir Müslümanın günlük hayatında yapması ve yapmaması gerekenleri en ince ayrıntılarıyla, Kurân, sünnet ve selef-i sâlihînden deliller sunarak ortaya koyan mufassal bir eser. Müslüman, namaz, oruç, hac, zekât konuları başta olmak üzere ihtiyaç duyduğu temel fıkhî konuları bu eserde delilleriyle birlikte bulacaktır. Üstad Seyyid Sabık konuları ele alırken; sahabe, tabiîn ve müctehid imamların (Ebû Hanife, Mâlik, Şafiî, Hanbel, Evzâî, Sevrîvb.) konuyla ilgili görüşlerine de yer vererek delillerinin kuvvetliliği veya zayıflığını da tartışmıştır.

İslâm, iman ve amel birliğidir. Gerçek bir imana sahip olmadan amel etmenin bir anlamı olmadığı gibi, amelsiz imanın da devamlı ve sıhhatli olması mümkün değildir. Allahu Teâlâ, Ankebût sûresinde/İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece iman ettik demekle bı rakı 11 vereceklerini mi sandılar? (29/2) buyurarak yalnız iman etmenin yeterli olmadığını bizlere bildirmektedir. Kurânda imandan söz edilen hemen her ayette, arkasından %liti amel ifadesi kullanılır. Bunun engüzel örneğini Asr sûresinde görürüz. Bu sûre, hüsrana uğramaktan kurtulmanın sadece iman etmekle değil, buna ilaveten sâlih amellerde bulunup hakkı ve sabrı tavsiye etmekle mümkün olacağını belirtmektedir. Demek ki sâlih ameller olmadan. İslâmi ilkelere uygun bir hayat yaşamadan, yalnızca imanla bu dünya imtihanı kazanılamaz. İslâmın amel cephesi, yani muamelât; fert ve toplum hayatının tâbi olması gerektiği kurallarla helâl ve haram hudutlarının belirlenmesini zorunlu kılar. Müslüman, yapması ve yapmaması gerekenleri, yani ilm-i hâli bilmek zorundadır, ilmihâli bilmeden İslâmı yaşamak mümkün olamaz. Kaldı ki, islâm Fıkhı; teorik kalıplardan, faraziyelerden ve birtakım soyut terimlerden ibaret olamaz. Fıkıh ve ilmihâl; pratik, canlı ve delillere dayalı olmak zorundadır. Kısaca müminler, neleri yapmaları gerektiğini, neleri de yapmamaları gerektiğini delilleriyle birlikte öğrenmek zorundadırlar; kendilerini delillere ulaşmaktan alıkoyan taklitçi, kolaycı, bidatçı, şekilci anlayışlardan da kurtulmak zorundadır... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9789753521758

Etiketler: din

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

habersiz
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski