Aşk Ölüdeniz`de Yaşar

Fatma Karahisarlı Köyde pansiyonculuğu başlatan da onlar zaten diyerek Arızaya yönlendirmişti. Bu yerinde duramayan, ağzı iyi laf yapan, şakacı, uzun boylu, yakışıklı delikanlı ona rehberlik edecek; Fethiyeyi, Ölüdenizi tanıtacaktı. Gazeteci Kenan, yumruğunu elini vurarak; Ankara bekle beni.Bomba gibi bir yazıyla geliyorum dedi... Lakabının niye Arıza olduğunu anlatmakla başlayabilirsin. Arıza lakabım değil öz be öz adım benim... Rüzgar, denizin üstünde şöyle bir gezinip, dalgaları coşturduktan sonra kelebekleri incitmeden, usulca okşuyor ve vadinin iyice daralan ucuna kadar sokulup, çağıl çağıl akan şelalenin sularının altından geçerek kendini yamaçların sert, keskin yüzeylerine vuruyordu... Yüzlerce, binlerce Melek, bütün vadiyi doldurdu. Hepsinin yüzünde ona aşık olmasına neden olan o güzel gülüş vardı. Kırmızı sardunyaları sularken yüzünde olan gülüştü bu. Rüzgar nereden bulmuşsa bulmuş, kırmızı sardunyaların kekremsi kokusunu da getirmişti. Gül; ne olur eskisi gibi bir kerecik olsun gül! diye inledi. Vadinin yamacında küçücük bir kaya parçasının üstünde kalakalmışlardı. Buraya nasıl geldiklerini, bu kaya parçasının üstünde nasıl durabildiklerini anlamış değildi. Birden yerdeki kanların kırmızı sardunyalara dönüştüğünü gördüm... Bir bir çiçek açıyorlardı. I ler taraf çiçeklerle dolmuştu. Sonra sen belirdin. Aşk, kırmızı sardunyalar ve onların kekremsi kokusudur. Pes etmek yok. Sonuna kadar dayanacağım... dedin. Bu güzel mavinin içinde özgürlüğün, sonsuzluğun, mutluluğun yanında aşk da var. I ler şeyi anlattın ama aşkın Ölüdenizde yaşadığını söylemedin bana... Aşkı Ölüdenizde gördüm; dokundum ve yaşadım... Bunun için bütün kalbinizle inanın ki Aşk, Ölüdeniz de yaşar...

Fatma Karahisarlı Köyde pansiyonculuğu başlatan da onlar zaten diyerek Arızaya yönlendirmişti. Bu yerinde duramayan, ağzı iyi laf yapan, şakacı, uzun boylu, yakışıklı delikanlı ona rehberlik edecek; Fethiyeyi, Ölüdenizi tanıtacaktı. Gazeteci Kenan, yumruğunu elini vurarak; Ankara bekle beni.Bomba gibi bir yazıyla geliyorum dedi... Lakabının niye Arıza olduğunu anlatmakla başlayabilirsin. Arıza lakabım değil öz be öz adım benim... Rüzgar, denizin üstünde şöyle bir gezinip, dalgaları coşturduktan sonra kelebekleri incitmeden, usulca okşuyor ve vadinin iyice daralan ucuna kadar sokulup, çağıl çağıl akan şelalenin sularının altından geçerek kendini yamaçların sert, keskin yüzeylerine vuruyordu... Yüzlerce, binlerce Melek, bütün vadiyi doldurdu. Hepsinin yüzünde ona aşık olmasına neden olan o güzel gülüş vardı. Kırmızı sardunyaları sularken yüzünde olan gülüştü bu. Rüzgar nereden bulmuşsa bulmuş, kırmızı sardunyaların kekremsi kokusunu da getirmişti. Gül; ne olur eskisi gibi bir kerecik olsun gül! diye inledi. Vadinin yamacında küçücük bir kaya parçasının üstünde kalakalmışlardı. Buraya nasıl geldiklerini, bu kaya parçasının üstünde nasıl durabildiklerini anlamış değildi. Birden yerdeki kanların kırmızı sardunyalara dönüştüğünü gördüm... Bir bir çiçek açıyorlardı. I ler taraf çiçeklerle dolmuştu. Sonra sen belirdin. Aşk, kırmızı sardunyalar ve onların kekremsi kokusudur. Pes etmek yok. Sonuna kadar dayanacağım... dedin. Bu güzel mavinin içinde özgürlüğün, sonsuzluğun, mutluluğun y... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9789759818616

Etiketler: roman

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski