Alfa Ayının Kabileleri

"Geliştirdiğim teoriye göre," dedi Mary, "varolan birkaç ruh hastalığı alt kategorisi, bu dünyada antik Hindistan'dakine benzer sınıflar olarak işlev görüyor olmalı. Hebefenikler, dokunulmazlara denk olmalı. Manikler savaşçı sınıf olsa gerek, korkusuzlar, en yüksek sınıflardan biri... Paranoyaklar, daha doğru bir tabirle paranoid şizofrenikler, devlet adamları sınıfını oluşturuyor olmalıdır. Siyasi ideolojiyi ve sosyal planlamayı onlar üstlenmiştir. Genel dünya görüşünün bekçisi paranoyaklar. Basit şizofrenlere gelince... Onlar da şair sınıfına denk düşüyordur, bir kısmı dini kahin işlevi görse de... Polimorfik şizofreni hastaları ise toplumun yaratıcı üyeleri olarak, yeni fikirlerin üretilmesini sağlıyor olmalıdır. Aşırı önemsedikleri fikirlere sahip olan birileri de vardır; obsesif-kompulsif nevrozun gelişmiş biçimlerini taşıyan psikotikler... Bu insanlar da toplumun memurları ve bürokratları olarak, hiç yeni fikir üretmeden tören niteliğindeki işlevleri yerine getiriyorlardır. Bunların muhafazakarlığı polimorf şizofrenlerin radikalizmini dengeleyerek topluma bir istikrar kazandırıyordur."

"Yani insan bu işin pekala da yürüyeceğini düşünebilir," dedi Mageboom, anlamı belirsiz bir jest eşliğinde, "Bizim Arz'daki toplumumuzdan ne farkı olabilir?"

Doğrusu iyi bir soruydu bu.


Metis Bilimkurgu dizisinde daha önce Gökteki Göz, Vulcan'ın Çekici ve Yüksek Şatodaki Adam adlı kitaplarını yayımladığımız Philip K. Dick'in bir romanı daha Tuna Erdem'in güzel çevirisiyle Türkçede...

Dick'in 1964 yılında yazdığı Alfa Ayının Kabileleri delilerle akıllıları ayırt etmenin çok zor olduğu bir roman. Zamanında akıl hastalarının kapatılıp unutulduğu bir büyük tımarhane olan Alfa ayında yıllar sonra kendine has bir toplumsal örgütlenmenin kurulduğu ve işlediği anlaşılır. İşin asıl ilginç yanı ise birkaç ruh hastalığı kategorisinin hiyerarşinin farklı basamaklarında konumlandığı bu sıradışı toplumun yönetim aygıtının, normal saydığımız sistemlerden pek o kadar da farklı olmayışı...

"Geliştirdiğim teoriye göre," dedi Mary, "varolan birkaç ruh hastalığı alt kategorisi, bu dünyada antik Hindistan'dakine benzer sınıflar olarak işlev görüyor olmalı. Hebefenikler, dokunulmazlara denk olmalı. Manikler savaşçı sınıf olsa gerek, korkusuzlar, en yüksek sınıflardan biri... Paranoyaklar, daha doğru bir tabirle paranoid şizofrenikler, devlet adamları sınıfını oluşturuyor olmalıdır. Siyasi ideolojiyi ve sosyal planlamayı onlar üstlenmiştir. Genel dünya görüşünün bekçisi paranoyaklar. Basit şizofrenlere gelince... Onlar da şair sınıfına denk düşüyordur, bir kısmı dini kahin işlevi görse de... Polimorfik şizofreni hastaları ise toplumun yaratıcı üyeleri olarak, yeni fikirlerin üretilmesini sağlıyor olmalıdır. Aşırı önemsedikleri fikirlere sahip olan birileri de vardır; obsesif-kompulsif nevrozun gelişmiş biçimlerini taşıyan psikotikler... Bu insanlar da toplumun memurları ve bürokratları olarak, hiç yeni fikir üretmeden tören niteliğindeki işlevleri yerine getiriyorlardır. Bunların muhafazakarlığı polimorf şizofrenlerin radikalizmini dengeleyerek topluma bir istikrar kazandırıyordur."

"Yani insan bu işin pekala da yürüyeceğini düşünebilir," dedi Mageboom, anlamı belirsiz bir jest eşliğinde, "Bizim Arz'daki toplumumuzdan ne farkı olabilir?"

Doğrusu iyi bir soruydu bu.


Metis Bilimkurgu dizisinde daha önce Gökteki Göz, Vulcan'ın Çekici ve Yüksek Şatodaki Adam adlı kitaplarını yayımladığımız Philip K. Dick&#... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Profil Resmi
6 puan

PKD ruh hastalarından oluşan bir toplum gibi manyak bir fikirden yola çıkıp üzerine de mükemmel bir hikaye yazmıştır. Man'ların ağzından da biraz anlatsa daha güzel olabilirdi tabi ki .)

8 puan

Yine nasıl bir hikayeye denk geldim bilemedim.Bilimkurguya adapte olmaya çalışmam komiklik derecesine ilerliyor.2.bilimkurgu kitabım.Kitabın ilk başlarından hiç birşey anlamadım.Sayfalar ilerledikçe ve açıklamalar geldikçe bu nasıl bir düşünce nasıl yani oldum ama hayalgücünün dibine vurmak bu olsa gerek.Nerelerden nereye geldi.Kitabı bir kez daha okuyup anlamam lazım ki özünü kavrayabileyim.Ama şöyle bir durum var ki bu yazarı sevdim kafa yapısını sevdim:)Spoiler....Hastalık isimlerinin kısaltılma düşüncesi...Çok parlak bir fikir.Dahiyane idi.Sevdim yani:))Ama hala bilimkurguya zor yaklaşırım:))Ben epik devam edeyim en güzeli:)

7 puan

Yazarın Gökteki Göz'den sonra okuduğum 2. kitabı. Hikaye yer yer absürdlükler içermesine rağmen okurken keyif alıyorsunuz. Lakin, kitap gezegenler arasında değil de bir apartman dairesinde geçiyormuş gibi herkesin her şeyden haberdar olduğu ve ara olayların atlanıp direk sonuçlarının belirtildiği şekilde olması en büyük eksisi. Kim neyi bilmek istiyorsa içine zaman geçmeden doğuyormuş gibi tüm olaylara hakimler. Yine de bu yazarı seviyorum. Dili akıcı ve kısa sürede bitirebilirsiniz.


Baskı Bilgileri

211 sayfa


ISBN
975-342-362-4

Diğer baskılar


Etiketler: bilim kurgu

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

duskdiyebiri
1 kişi

Okumuşlar

OZ MeSu leif erikson AliOnurSayar Tolga Sağsöz
22 kişi

Okumak İsteyenler

giizemss kahlan amnell setenayk monikaderlerbana Hüznü Şenlendiririm
20 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski