Affedilmeyenler

Akşamın serinliğinde telaşlı telaşlı Church Caddesinden aşağı doğru gidiyorlardı. Chapin kayışla bağladığı kitaplarını bacaklarına çarptıra çarptıra yürüyordu. Tipton örnekleri yerleştirdiği kutuyu koltuğunun altına sıkıştırmıştı. Horace Crowell'in dükkânının karşısına düşen otlakta, Bay Hunnacutt'le gündelikle iş gördürdüğü adam, o yıl eylül ayında patlak veren büyük fırtınada devrilen elma ağacını kesmeye çalışıyorlardı. İki erkeğin kullandığı testerenin maviya çalan bıçağı kulakları tırmalayan ritmik bir sesle ileri geri gidip geliyordu. Testere o adamları kendi buyruğu altında çalıştırır gibiydi. (Kitabın Girişinden)

Akşamın serinliğinde telaşlı telaşlı Church Caddesinden aşağı doğru gidiyorlardı. Chapin kayışla bağladığı kitaplarını bacaklarına çarptıra çarptıra yürüyordu. Tipton örnekleri yerleştirdiği kutuyu koltuğunun altına sıkıştırmıştı. Horace Crowell'in dükkânının karşısına düşen otlakta, Bay Hunnacutt'le gündelikle iş gördürdüğü adam, o yıl eylül ayında patlak veren büyük fırtınada devrilen elma ağacını kesmeye çalışıyorlardı. İki erkeğin kullandığı testerenin maviya çalan bıçağı kulakları tırmalayan ritmik bir sesle ileri geri gidip geliyordu. Testere o adamları kendi buyruğu altında çalıştırır gibiydi. (Kitabın Girişinden)