Derviş ve Ölüm

5 puan

Meşa (Mehmet) Selimoviç 1942 yılında faşist Hırvat güçler tarafından kurşuna dizilen ağabeyinin ölümü, kendisi üzerinde büyük bir etki bırakmış ve bu romanı yazmış. Kitabın adına bakarak daha baştan yanlış bir algılama içine girebiliriz. Çünkü bu kitaptaki derviş bildiğimiz dervişlerden çok farklı. Adı derviş olan fakat güncel hayat içinde tümüyle ihtiras, kin ve intikam duygusu hala üzerinde etkili olan bir derviş. Ayrıca yazarın mevlevilik konusunda nekadar bilgili olduğundan şüpheliyim. Romanın baş karekteri mevlevi şeyhi Ahmed Nuruddin'in ölümü yaklaşanları teselli etmek için çağrıldığında yaptığı teselli konuşmalarındaki ölüm anlayışı, ölüme Şeb-i Aruz, kavuşma gecesi diyen Hz. Mevlana'nınkinden çok farklı.

Eğer dervişlik, tasavvuf, mevlevilik konusunda bir roman okumak istiyorsanız beklentinizi karşılayacak bir eser değil.


Kitaptan hoşuma giden bir kesit:
Öldüğüm gün taşınırken tabutum acı duyacağını sanma bu dünyanın ardından...
Ağlayarak yazık oldu diye konuşma.
Yok oluyorlar mı batınca güneş ve ay?
Ölüm sandığın şey, aslında doğuştur.
Zindan gibi görünür mezar, oysa ruh özgürlüğe kavuşur
Hangi tohum büyümez ekilince toprağa?
İnsan tohumundan şüphen mi var yoksa?

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »