Tek Boyutlu İnsan İleri İşleyim Toplumunun İdeolojisi Üzerine İncelemeler

Tek-Boyutlu İnsan tarihin ödünç değerleri üzerine kurulu ‘Protestan ya da ‘Batı uygarlığının özdeksel gönenci ile bağdaşmayan törel yoksulluğunu, uygarlaşmayan uygarlığını sergileyen bir duyunç başyapıtıdır. Tek-boyutlu insan bir soyutlama değil ama düşüncesiz-değersiz imgesi ile hergün karşılaştığımız Protestan Amerikalıdır: Zencileri, Katolikleri ve Azınlıkları arı ekininden dışlayan özgür yurttaş: Sorumluluğunu kaldıramadığı bir özdeksel güç ve gönenç üretmiş, yalnızca kendi dünyasını değil ama bütün dünyayı nükleer cehenneme dönüştürmeyi göze almış pragmatik Amerikalı.—Onda yaşayan Reformasyonun ve Aydınlanmanın tinidir: Yetkecilik ve boşinanç boyutu yalnızca yasanın ‘demir kafesi ve pozitif bilimin duyunçsuzluğu ile yer değiştirmiş, kendinde değil ama salt yararlığının terimlerinde yorumlanan demokrasi bu tek-boyutlu tinde salt bir iki-yüzlülük kurumu olmuştur.    Marcuse bu tinin utanç verici politik bilincini dünyanın tümü için model görüyor, çünkü saf özdekçiliğiyle bunun anamalcılığın ürünü olduğunu düşünüyordu. Ama en çoğundan ironik bir anlamda haklıdır, çünkü erdeminde köhnemiş dünya tarihi gerçekten de çoktandır uygarlığın paranın terimlerine indirgeyen Protestan ekinin ölçünlerinde yaşanır olmuş, bir örgütlenme ve etkililik başyapıtı olan bu ekinsel model tarihin çürümüş tinlerinin önüne ‘uygar olmanın kalıbını koymuştur. Özgürlük bu ekindedir—amaçsızca yapmak ve amaçsızca yoketmek için. Dünyanın arta kalanı ise sanki modern tarihten çekilmiş, sanki bu yeryüzü onun kendisinin de değilmiş gibi usdışı bir sorumsuzluk ve umursamazlık içine girmiş, dünyayı doğası ve insanıyla yoketmeyi göze alan bu modern kabadayılığı derin bir budalalık ve kayıtsızlık içinde yalnızca seyretmektedir—eğer kendisi aynı çılgınlığa doğru hazırlanmıyorsa.    Hıristiyan Batı ussallığı daha başından derin bir usdışının sezgisiyle doğmuş, insan mutluluğunu dışlayan yabancı bir tarihte olmanın bilincinden doğan ütopik tasarların eşliğinde gelişmiştir. Marxizm bu eksikliği giderme beklentisinin ürünü olmasına karşın, kendini aynı özdekçiliğin insanı tüm ekininden fiziksel varoluşuna dek soyutlayan daha da acımasız bir biçimi olarak tanıtlamış, bu yüzden yalnızca modern çağa sarkan ortaçağ despotizminde, yurttaş özgürlüğünü hiçbir zaman tanımamış yetkeci tinlerde köhne bir yaşam alanı bulmuştur.    Şimdi bu ölü sondan bir çıkış umudunun kalmadığı bilinci yaygınlaşmaktadır—‘Us Tutulması, ‘Tek-Boyutlu İnsan, ‘Amerikan Tininin Kapanışı—ve tam bu ölü noktada Tarihin Sonu. Ama bu boyuneğme tutumu usdışına karşıtçılığının kendisinde Usu yadsımakta, Us ve Erdeme birer mit olarak bakan kuşkuculuğunda kendisi tek-boyutlu olmaktan öteye geçememektedir. Bu gecikmiş uygarlık biçimini daha doğuşunda yakalamış derin bir yabancılık ve korku tini şimdi kendinin bilincine varmaktadır. Ama tam bu umutsuzluğun bilincidir ki bu tek-boyutlu ekinin gerçekten uygarlaşması ve ussallaşması zamanının gelip çattığının bilincinde dönüşmek zorundadır.   (1990

Tek-Boyutlu İnsan tarihin ödünç değerleri üzerine kurulu ‘Protestan ya da ‘Batı uygarlığının özdeksel gönenci ile bağdaşmayan törel yoksulluğunu, uygarlaşmayan uygarlığını sergileyen bir duyunç başyapıtıdır. Tek-boyutlu insan bir soyutlama değil ama düşüncesiz-değersiz imgesi ile hergün karşılaştığımız Protestan Amerikalıdır: Zencileri, Katolikleri ve Azınlıkları arı ekininden dışlayan özgür yurttaş: Sorumluluğunu kaldıramadığı bir özdeksel güç ve gönenç üretmiş, yalnızca kendi dünyasını değil ama bütün dünyayı nükleer cehenneme dönüştürmeyi göze almış pragmatik Amerikalı.—Onda yaşayan Reformasyonun ve Aydınlanmanın tinidir: Yetkecilik ve boşinanç boyutu yalnızca yasanın ‘demir kafesi ve pozitif bilimin duyunçsuzluğu ile yer değiştirmiş, kendinde değil ama salt yararlığının terimlerinde yorumlanan demokrasi bu tek-boyutlu tinde salt bir iki-yüzlülük kurumu olmuştur.    Marcuse bu tinin utanç verici politik bilincini dünyanın tümü için model görüyor, çünkü saf özdekçiliğiyle bunun anamalcılığın ürünü olduğunu düşünüyordu. Ama en çoğundan ironik bir anlamda haklıdır, çünkü erdeminde köhnemiş dünya tarihi gerçekten de çoktandır uygarlığın paranın terimlerine indirgeyen Protestan ekinin ölçünlerinde yaşanır olmuş, bir örgütlenme ve etkililik başyapıtı olan bu ekinsel model tarihin çürümüş tinlerinin önüne ‘uygar olmanın kalıbını koymuştur. Özgürlük bu ekindedir—amaçsızca yapmak ve amaçsızca yoketmek için. Dünyanın arta kalanı ise sanki modern tarihten çekilmiş, sanki bu yeryüzü o... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
975 397 013 7

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

teodise
1 kişi

Okumak İsteyenler

Atalante cansu_yildiz inci16 misterred Be
6 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski