Abis

Sonu yalanci bir cennete, cinnete ve siklikla cinayete varan hezeyan metinleri...Yazar, kanli bir yazinin kenarindan, uçurumun ferahligina bakiyor. Asli Tohumcu, 1972 dogumlu ve çeviri yapiyor. Yeni Yazi dizisi, edebiyata yeni bir bakis açisi getiriyor. Bunu yaparken de türler arasi geçisleri özendirerek kaliplarin disina çikmaya çalisan deneyimli/deneyimsiz yazarlarin yapitlarina yer veriyor. TADIMLIK- turnikeKararimi verdim. Nihayet buldum. Nasil yapacagimi yani. Sabah TRTde bir ilkyardim programi seyrederken aklima geldi. Turnike usulüyle. Mektup yazip birakmak gibi bir seyi düsünmüyorum. Adetten midir acaba arkada açiklayici bir not birakmak diye düsünmedim degil. Amaan, düsündügün seye bak kizim ya, adetten öldürüyoruz sanki kendimizi. Kediyi basta düsündügüm gibi bosveremeyecegim. Zaten babamin odasinin kapisi önünde viziklayip duruyor iki gündür. Bunlar çig et de yer mi ki? Bilmiyorum. Riske atmak gereksiz. Hos, yarin öbür gün kokmaya baslayinca babam, daha dogrusu kokmaya basladigimizda, mahallenin cümle kedisi köpegi viziklar herhalde ya, neyse. Kediyi yarin sabah bahçeye salmak en iyisi. Babamin bahçeye salincak kurmak için aldigi kalin sicim var allahtan. Yoksa bu sicakta bir de çarsiya gitmek zorunda kalacaktim. Hem babami tek basina birakmak da istemiyorum. Hayir, daha fazla olmaz. Sicak dedim de, rahmetli dedem, karda çamurda ölüp de milletten bir de küfür isitmeyelim diye diye, ayaz mi ayaz, üstelik acayip yagmurlu bir günde gitmisti. Gülmüstük. Gülümsemistik yani. Giderken bile gülümsetmisti ihtiyar. Bana aglama diye tembih ederdi hastaliginda. Babamin hiç böyle tembihleri olmamistir mesela. Güçlü olmak disinda, bakalim, ne kadar güçlü oldugumu görecegiz. Kendi babam ölürse gülümseyemeyecegimi tahmin edemeyecek kadar aptal degilim. Söyleyemedigim her söz için karnimin sikisacagini, tek bir damla gözyasi bile dökemeyecegimi tahmin etmezdim ama. Tuhaf. Yok, komik aslinda. Acikomik diyelim suna. Babam arka odada yatiyor ve ben hâlâ ona dokunamiyorum. Ne beceriksiz insanim. Ne beceriksiz evlattim. Ama eminim, benim yerime, o benim elime dogmus olsaydi bile, bugünkü kadar içim titreyemezdi babama. Güzel babam. Babam. Rüzgarda islak kalmis gibiyim. Babam. Benim babam. Kimseye benzemez. Kokusu bile. Teri bile. Ben öyle miyim ya? Ancak herkes kadar cesur, ancak herkes kadar çaliskan, herkes kadar korkak ama illa da herkeslerden çelimsiz. Iste babam yatiyor arka odada yataginda. Yillardir içini disini her yerini yiyen üzüntüden gitti sonunda. Ne yapabildim? Kendimi hep, ona benim mutlu oldugumu görmek bile yeter diye avuttum. Yuh. Bu kadar mi kör olur insan? O da bir insan degil mi? O da korkmaz mi, onu ezen bir sey olmaz mi? Hani nerde babami ezen! Hani ona dokunanin kafasini koparirim diye gerim gerim gerinen güzel kizi babasinin? Yuh. Yuh bana. Tipki küçükken onun bana yaptigi gibi, ben de sirtima parlak sari bir koltuk takip tasisaydim onu sirtimda. Karalardan sulardan ve dahi okyanuslardan asirtip ferahlatsaydim onun bitanecik yüregini. Bütün belalarin tepesinden asirtsaydim onu. Bu duygusallik için de geç kaldim. Okul çikisi eve geç kalmisim gibi korkuyorum. Ya kizip da kapiyi açmazsa? Açar açmasina da sonunda... Gittigi yerde onu bulabilecek miyim? Yoksa gene, ikimiz kapinin iki ayri yaninda üzüntü ve endiseyle bekleyecek miyiz? Ayni duygularla, ama ayri. Kiyamet gününde, hani derler ya, kimsenin kimseye faydasi dokunmayacak, çünkü kimse kimseyi tanimayacak. Insanin anasi babasi bile. Ama benim onu bulmam lazim, ona çok seyler demem lazim. Kediyi bahçeye salayim. Ne gerek var yarini beklemeye. Heh, en azindan bu sefer geç kalma bari be yavrum. Turnike yapilacak bölgeyi kalinca bir iple sarip dügümledikten sonra, iple arasina sopa benzeri bir sey sikistirmak gerekiyormus. Biz sikistirmakla yetinmeyip çevirecegiz o sopayi elbette. Kaç dakika sürer acaba? Önden mi arkadan mi yapmali? Ama ya bilincimi yitirince? Boynum o kadar ince ki pit diye kopmasini dilemekten baska çare yok galiba. Ama var ya, kiyamet günü diye bir sey varsa, bana en çok, beni babamin tanimamasi dokunacak. Ben onu o gün bile tanirim.

Sonu yalanci bir cennete, cinnete ve siklikla cinayete varan hezeyan metinleri...Yazar, kanli bir yazinin kenarindan, uçurumun ferahligina bakiyor. Asli Tohumcu, 1972 dogumlu ve çeviri yapiyor. Yeni Yazi dizisi, edebiyata yeni bir bakis açisi getiriyor. Bunu yaparken de türler arasi geçisleri özendirerek kaliplarin disina çikmaya çalisan deneyimli/deneyimsiz yazarlarin yapitlarina yer veriyor. TADIMLIK- turnikeKararimi verdim. Nihayet buldum. Nasil yapacagimi yani. Sabah TRTde bir ilkyardim programi seyrederken aklima geldi. Turnike usulüyle. Mektup yazip birakmak gibi bir seyi düsünmüyorum. Adetten midir acaba arkada açiklayici bir not birakmak diye düsünmedim degil. Amaan, düsündügün seye bak kizim ya, adetten öldürüyoruz sanki kendimizi. Kediyi basta düsündügüm gibi bosveremeyecegim. Zaten babamin odasinin kapisi önünde viziklayip duruyor iki gündür. Bunlar çig et de yer mi ki? Bilmiyorum. Riske atmak gereksiz. Hos, yarin öbür gün kokmaya baslayinca babam, daha dogrusu kokmaya basladigimizda, mahallenin cümle kedisi köpegi viziklar herhalde ya, neyse. Kediyi yarin sabah bahçeye salmak en iyisi. Babamin bahçeye salincak kurmak için aldigi kalin sicim var allahtan. Yoksa bu sicakta bir de çarsiya gitmek zorunda kalacaktim. Hem babami tek basina birakmak da istemiyorum. Hayir, daha fazla olmaz. Sicak dedim de, rahmetli dedem, karda çamurda ölüp de milletten bir de küfür isitmeyelim diye diye, ayaz mi ayaz, üstelik acayip yagmurlu bir günde gitmisti. Gülmüstük. Gülümsemist... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

108 sayfa


ISBN
9750806751

Etiketler: öykü

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

fischermaux serveha merlot skyozlem afelka
13 kişi

Okumak İsteyenler

Asude Dalgakıran Tankut yaprak
3 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski