skyozlem

40 takip ettiği ve 95 takip edeni var. 357 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

skyozlem, gergin adlı üyeyi takibe aldı.
gergin

Fûnny bir kulu, Mevlâ'nın...

Fûnny bir kulu, Mevlâ'nın...

9 yıl, 9 ay
skyozlem, korayklnc tarafından yapılmış bir değerlendirmeyi beğendi.
Aramızdaki Şey

8

Kitap henüz bitti. İlk Tomris Uyar okuyuşumdu. Pişmanda olmadım. Kısa, öz, nükteli…

“Ne de olsa ikimizde iki üç paragrafla geçiştirilemeyecek kadar zorlu bir çaba gösterdik aramızdaki ‘şeyi’ anlamak için. Bildik hiçbir şeye benzemiyor ki.”

“Sevilmemeyi rahatça kaldırabiliyorsun da sevilmek zor geliyor sana, sen de bunu anlamıyorsun.”

“İnsan önce renklerden başlamalı değişmeye.”

Kitap henüz bitti. İlk Tomris Uyar okuyuşumdu. Pişmanda olmadım. Kısa, öz, nükteli…

“Ne de olsa ikimizde iki üç paragrafla geçiştirilemeyecek kadar zorlu bir çaba gösterdik aramızdaki ‘şeyi’ anlamak için. Bildik hiçbir şeye benzemiyor ki.”

“Sev... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 10 ay
skyozlem şu an okuyor.
Yaz

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…

Yaz… bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…

İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz’la okurlarıyla buluşuyor.

Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul’u yerleştirerek anlatıyor.

Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak...

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 10 ay
skyozlem kütüphanesine ekledi.
Yaz

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…

Yaz… bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…

İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz’la okurlarıyla buluşuyor.

Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul’u yerleştirerek anlatıyor.

Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak...

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 10 ay
skyozlem okumak istiyor.
Yaz

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

Dağ yollarında kaybolduktan sonra birdenbire, bir dönemeçte denizle karşılaşmak gibi…

Yaz… bitmesini hiç istemediğim eşsiz anlar ve hiçbir şeyin, hiç kimsenin sonsuza dek benimle kalmayacağını anladığım ayrılıklar mevsimi…

İlk kitabıyla edebiyatımıza benzersiz bir giriş yapan ve yıllar yılı insan yüreğinin, özlemin, aşkın, geçmişi geleceğe bağlayan o narin bağların izini süren Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra kaleme aldığı yeni romanı Yaz’la okurlarıyla buluşuyor.

Yakın tarihimizin kritik bir döneminde dünyaya gelen, birbiri ardına yaşadığı kayıplara rağmen hayata tutunan bir gencin büyüme serüvenini, yüzleşmelerini ve bir yaz mevsimi yaşadığı sarsıcı aşkı, arka plana hızla yitip giden İstanbul’u yerleştirerek anlatıyor.

Bir karşılaşmayla değişen hayatın, küçük bir rastlantıyla uyanan arzuların, birdenbire gittiğiniz yolu değiştiriveren olayların ve her şartta, her yerde insana devam etme, hatta yeniden, yeniden başlama gücü veren o ele gelmez sırrın peşine takılarak...

Onu gördüm ve yaz geldi.

Sanki kapı çalınıp çocukluk arkadaşınız yıllar sonra tekrar çıkagelmiş gibi…
Unuttuğunuz bir anıyı bulmak gibi…

Çok eskide kalmış, yıllar sonra yeniden duyduğunuz anda geçmiş bir zamanı size taşıyan bir şarkı gibi…

... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 10 ay
skyozlem kütüphanesine ekledi.
Dizboyu Papatyalar

İlk kez 1973 yılında yayımlanan Diz Boyu Papatyalar edebiyatımızın kalıcı yapıtları arasında sayılabilir. Tomris Uyarın yalın ve süssüz anlatım biçiminin kendini hissettirdiği bu etkileyici kitapta; hangi sınıftan gelirlerse gelsinler yaşadıkları baskılara boyun eğmeyen bireylerle onların uyumlu sınıfdaşlıklarının kişilik ve değer çatışmalarını bulabilirsiniz. TADIMLIKHakların En GüzeliHüseyineO kadar yalnızdık ki canım ablam, bir gök parçası vardı baktığında, bir küçük tarla birde ablamla ben. Allahı boşver. O gözetse serçeleri gözetir kış günleri yem bulduraraktan ki bize yaramaz. Hiçbir zaman serçe olmadım ki canım ablam, gözetilmedim ki. Kopardım aldım evelallah. Her şey karşılıklı olmalı.Canım bırak oynasın çocuk, ırgalama. Güzel oğlan doğurmuşsun eline sağlık. Bırak vursun topa gönlünce. Koşuştursun. Yıkarız yüzünü demli çayın suyuylan, bol soğuk su içiririz. Bir şey olmaz, kulak asma sen. Ferah tut içini. Çök şöyle bir köşeye. Yok yok, çimenlere değil. Bekçiyle belaya girer başımız. Diyorsun ki sen, şimdi bekçi gelirse falan, diklenirim diyorsun. Derim ki, diyorsun, çimenler bakımsız, su bile verilmemiş bunlara, sahip çıkılmamış; yani kimse bunlara, çimen diyemez ki oturamayayım, diyorsun. Bilirim çökersin sen toprağa canım ablam. Yaraşırsın da. Ama anlamaz bu dürzüler. Ne diye konuştuğuna şaşmaktalar benlen. Çünkü biz evelallah bilirsin. Taksimden başlamacasına bütün Beyoğlunda, meyhanelerde, (sözüm meclisten dışarı) kerhanelerde, sazlarda, pasajlarda, diskoteklerde, sonra uzun saçlı oğlanların dadandığı yerlerde hepten biliniriz. Gelgör, yaş kırkı buldu. Kocadık. Çay işi ondan. Yani yaşlandım diyerekten. Yoksa şu yangelen heriflere, nursuz kocakarılara çay koşuşturmalar, azara alışmalar, susmalar, bekçiyle hır çıkarmamalar, gidip belediyeye köylülük oynamalar... Sırf şu işi bana bıraksınlar, şu büfeyi. Dilekçe mi dedin? Kimin iyi hal kâğıdı? Kimin yeri yurdu?Çocuksun be ablam. Köylülük oynamak daha kolaydır. Neden dersen: Deviriyorum kasketi memurların önünde, ellerimi kavuşturuyorum. Çok yoksulum, diyorum, bakın çoraplar da delik.Bunlar köylüyü öyle başka sanırlar ki kendilerinden, öyle ayrı sanırlar ki ablam, şaşırıverirler karşılarıda görünce. Hoşlanırlar bir çeşit diyeyim de anla. Oyalanırlar yani. Bilmezler ki bir elime geçseler. Şu iş bir bitse...Elbet çayla olmuyor bu üstbaş, şu takım elbiseler. Boşuna geçinmiyoruz şu dünyada. Yaşayıp da... O yüzden diyorum ya, ömrümüz kısa olsun daha iyi. Trafik daha az aksar biz olmazsak, arabalılar da daha az çekinir. Yırtına bozula düzelecek bu dünya ama biz yetişemeyeceğiz nasılsa.

İlk kez 1973 yılında yayımlanan Diz Boyu Papatyalar edebiyatımızın kalıcı yapıtları arasında sayılabilir. Tomris Uyarın yalın ve süssüz anlatım biçiminin kendini hissettirdiği bu etkileyici kitapta; hangi sınıftan gelirlerse gelsinler yaşadıkları bas... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl
Daha Fazla Göster

skyozlem şu an ne okuyor?

Tutunamayanlar

%0

Favori Yazarları (13 yazar)

Favori yazarı yok.