Phaedra Blair'i annesi babası ile evlenmeden doğurmuştur. Böyle bir hayatın yanlış olmadığını savunmuş bir kadındır. Phaedra'da annesine benzer idealist, dönemin kurallarını umursamayan, inatçı, özgür bir kadındır. Kadınların özgür olması gerektiğini savunur. Babası öldükten sonra Pompeli'deki kazıları gezme hayali ile Napoli'ye gider. Fakat orada kralıb sanat koleksiyonunun kadınlara yasak olan odasına birini ikna edip girince ve bir düelloya sebep olunca tutuklanmıştır. Tutsaklıktan kendisini kurtaran Elliot'ın hayatına girmesi ile büyük ve yeni bir mücadele başlar.
Elliot Rothwell bir markinin en küçük oğlu ünlü bir tarihçi ve yazardır. Phaedra'nın babası uç görüşlerine rağmen parlamento üyesi ve saygın bir düşünürdü.Ölmüştür ve anıları yayınlanacaktır. Kitap hem dünün hem de bugünün ünlü ve güçlü simaları hakkında kötü düşünmeye neden olacak dedikodu ve sırlar içerir. Anıları arasında babalarına ait suçlamalar vardır ve yayınlanmasını istemezler.Taslağı önce abisinin isteği ile aramaya gider ve bulamayınca Phaedra'ı bulmak için Napoli'ye gider. Phaedra'ı tutsaklıktan kurtarır . Phaedra'nın ailesi için önemli olan basılmaması gereken kitaba ulaşmak için hayatına girer ama daha ilk andan özgürlüğüne düşkün bu kadından etkilenince işler tamamen değişir.
Kitap yavaş ilerliyor bu yüzden sıkıldığım çok yer oldu. Phaedra özgür ruhlu baya tecrübeli biriydi. Saf kızları sevdiğimden bu kızı sevemedim buda kitaptan soğuttu biraz.İlişkiler konusunda Kadın erkek eşitliğini sürekli savunması bu kadar özgürlük meraklısı olması bıktırdı. Erkek karakter daha geri planda kaldı. Elliot'a yazık oldu.