noel de evinde oturan, somurtkan, memnuniyetsiz scrooge. bir gece ölmüş ortağının evini ziyaretiyle kendine gelmeyi öğrendi. kendinize gelmeniz için okumanız lazım. ben kitabı okurken şunu düşündüm sürekli '' insanlar hep yüzümüze gülüyor, sorsak herkes iyi ya biz yanlarında olmayınca hakkımızda ne düşünüyorlar? ya da biz aslında nasılız?'' scrooge zalim, açgözlü, acımasız ama hepimizden şanslı çünkü onu kendine getiren ölmüş bir dostu var.
en başta nasıl sıktı:((( sonra fark ettim ki agatha christie nin sıkıcılaştırılmış versyonu. yani bence öyleydi. katılmayan olabilir ama bana sıkıcı geldi. sonlara doğru bir kafa karıştırdı ama meraktan hemen okumak istedim. veee bitti.
sanırım benden kaynaklı; en başlarda hiç ısınamadım. sonra kitaba hayran kaldım. nadir içinde cıvık cıvık aşk olmayan kitaplardan. gerçek hayatın net aktarımı böyle oluyor sanırım. doğumgünü ve düğünde yaşananlar will'e hayran kalmama yetti. sıcacık bir kitap. önceki hayatına çok ters olan tekerlekli sandalyedeki yaşamı will'in yaşam sevincini elinden almıştı. ta ki lou onun hayatına girene kadar... - lou, kardeşine bakma sen harikasın:)))
çok beğendim favorilerimden biri oldu. böyle acıklı bir kitabı okuyabileceğimi düşünmüyordum ama iyi ki okudum. Hasan'a sinir oldum Cemal'in aşkına saygı duydum. zor hayatlar, çetin bir savaş ve bu savaşın şekillendirdiği bir ülke. ülke de yaşamak, hayatla savaşmak zorunda kalmış bir aile... yaşananlara bazen sinir oldum bazen de kaderin oyunlarına alkış tuttum. gelelim kitapta beni rahatsız eden şeylere; bir ulusun haklı savaşını anlatırken bir ulusun tüm fertlerini bu şekilde itham etmek bence biraz ağır olmuş. özellikle genellemeler gerçekten kırıcı. sadece o bölgede olan bir hainlik tüm etnik kökene bağlanmamlıydı bence. yine de kitap çok başarılıydı. bu yazarın diğer kitaplarını da alıp okuyacağım.
sanırım beklentim farklı olduğu için biraz hayal kırıklığı yaşadım. ben daha ayrıntılı olur İlber hoca bize daha ilginç kesitler sunar diye düşündüm. tabii İlber hocanın bilgi birikimi bu kadar sayfalık bir kitaba sığmaz. bunu unutmuşum. yine de bizlerle paylaştıkları da güzeldi. ülke ülke Osmanlı izlerinin olduğu yerleri ve çeşitli özelliklerini, gözlemlerini bizlerle paylaşmış.
çoğunluğu kadın kahramanların etrafında dönen olaylar ve farklı çevreler. öykülerdeki bazı kadınları boğasım geldi neyse ki yazar benim yerime yapmış. favorilerim 17 çocuklu aile ve sessiz kaynana. sessiz kaynananın gürültülü ölümü:))
köyde yaşamamanın ne kadar büyük bir kayıp olduğunun farkına vardım bu kitapla. çok sıcak insanların aynı mahallede bir dünya kurması ve bu dünyanın çarkını el birliğiyle döndürmesi... unutulan ya da yozlaşmış birçok değeri yaşattırdı tekrar. farklı isimlendirmenin aslında farklılıktan öte zenginlik oladuğunu bir kez daha gördüm. yokluğun bazen mutluluk olduğunu bazen çaba olduğunu anladım. kitapta katılmadığım bazı şeyler de oldu tabii ama bunun da tek taraflı bakıştan kaynaklandığı kanısındayım.