Bir kere her şeyden önce 600 küsür sayfa olduguna bakmayin. Okudukça okuyasi geliyor insanin. Icine çekiyor okuyucuyu..Haruki Murakami'nin okuduğum ilk kitabi. Ve kesinlikle devaminin gelmesi için, istim üstü bir kitap , harika bir başlangıç.. Gelelim kitabin içeriğine.. Sen tut, 3 4 ayri olayla kitaba basla, 15 yasinda babasinin kehanetinden kurtulmak icin alip sirt cantasini giden gencle başla, sıradışı bir adam , hayvanlarla konusabilen , okuyamayan, yazamayan bir adamla kitabi sürdür, sonrasinda kitap seni götürsün köşede bir seylerin cereyan etmesini bekleyen bit kutuphane ve yine iki farkli , gizemli kisi. Kedi kesen bir manyak. Ürkütücü bir orman , ve o ormanda ikinci dunya savaşında kaybolan ve birilerinin gelmesini bekleyen askerler.. Bir kamyon şoförü.. Sen bunca kisiyi, bu kadar olayi al , işle ve hepsini tek noktada kesiştir. Ustalik diye buna denir. Murakami giriş yapmis, dağıtmış ortalığı, bile isteye ve en sonunda da tum malzemeyi ortaya koymuş, bir şaheser sunmuş. Çok beğendim. Hic sıkmadı okurken. Bu kadar absürd kisilik, bu kadar siradisi olay. Değişik, ilgi cekici. Ha hic mi beğenmediğin bir sey olmadi. Tabiki oldu. Bazi fantastik unsurlar hosuma gitmedi, detay vermeyecegim. Ve kitabin sonu da nokta atışı yapmamış. Bu kadar saglam bir eser cılız bitirilmiş.
Cortazar 'in sanirim ilk romani. Hani bu acidan da bakarsak bence yeterlilik açısından çok iyi bir kalite beklemeyin. Daha çok öyküleriyle taninan bir yazar. Değişik cumle yapilari yazarla ilgili bu kitabinda dikkatimi çeken bit unsur oldu. Kitap konu olarak bitirme sinavlari arefesindeki ogrencilerin macerasini anlatiyor. Genel olarak Arjantin toplumuna da elestirel bir sekilde bakmis kitapta. Beni pek sarmadi. Acikcasi benimseyemedim bir turlu, icine cekmedi bir türlü.
Paul Auster'ın okuduğum ilk kitabi. Küçükken yaşadığı bir travmanın etkisiyle ailesinden uzaklaşan Miles'ın kaçak olarak bir evde arkadaşlarıyla yaşadıklarını konu edinmiş kitap. Paul Auster modern yazarcilardan. Kullandığı dil yalin, olay örgüsü ise kitapta yer alan bütün karakterler üzerinden aktarılmış. Bütün karakterler ayrı ayrı bölümler halinde geniş olarak okuyucuya sunulmuş. Modern yaşamdan kesitler sunulmuş, aynı evde farkli kisilikleri ortak paydada buluşturmuş yazar. Beklentilerimden uzak kaldi kitap. Hani okurken beni benden alacak yetkinlikte değil bence. Belki de kendimden bir seyler bulamadigim icindir.
Türk Rum mübadelesi sonrasinda gecmiste sikintili surecler yasamis basta askerlerin ve insanlarin bos kalan bir adaya yerlestirilmesini konu ediniyor roman. Yasar Kemal yine eserinde kullandığı dil ile kitabi elinizden dusurmemenizi , o samimiyeti doruklarinda hissetmenizi sağlıyor. Mubadele ile birlikte bozulan duzenin etkileri ,Turk Rum sosyal yasantisini , değişen cehresiyle bir ada okuyucuya resmedilmis. Kisilerin tasviri noktasinda yine Yasar Kemal mahareti su götürmez bir gercek. Boyle tarihsel bir konuyu işlemesi açıkçası hoşuma gitti. Tarihi bir olay etrafında yer yer Robinson Cruose mu okuyorum da dedirtmis bir kitap. Yaşar Kemal'in Çukurova yi işlediği romanlarin dışında ayri bir çehresi olan bu kitabi okumakta fayda var.
Tarzi degisik ve hos. Ogretmen olduğunu ogrendim. Dile oldukca hakim ve alisilagelmisin disinda cümleleri kullanmis siirlerinde. Bu senenin 90.kitabini okumus oldum.
Orhan Kemal tipki Yasar Kemal gibi eserlerinde Çukurova 'yi , Çukurova insanini merkeze alan büyük bir yazar. Bu kitabı da Iç Anadolu 'dan Çukurova'ya Adana 'ya gelen 3 köylünün Çukurova 'da çeşitli işlerde yaşadıkları sıkıntıları, iş yaşamlarını anlatiyor. Kitap irgatlarin muthis zorlu iş kosullarini, gecim sıkıntısını, isveren işçi iliskisini , yasama dair dramatik unsurlari icinde barındırıyor. Okurken ben de o isciler gibi Cukurova insani olarak gunesin kizginligini basimda hissettim , yoklugu görmüş biri olarak iscilerin dertlerine ortak oldum. Kitaptaki diyaloglar cok hos , zaten yoresel agizla konusuyor karakterler. Bu da eseri daha samimi ve etkileyici kılıyor. Dili son derece yalin ve akici. Kitap belli ki konu olarak iscilerin yaşamı uzerine mukemmel bir arastirmanin sonucu olarak kaleme alinmis. Genel itibariyle kitabi çok beğendim.
Kitabin başları acikcasi hatta yarisina kadar nerdeyse ciddi şekilde sıktı hatta bırakayim mi diye düşünmedim degil. Ama kitabin yarisindan sonra mukemmel sekilde gelisen olaylar , heyecan beni kitaba bagladi. Aşk, 3 erkek ve 1 kadin.. 3 degisik karakter , 3 ayri dunya.. Bir cingene kizinin yureklerine dokunduğu 3 farkli kisilik.Donemin Fransasi, kralligiyla , kilisesi ile , sosyal unsurlari ile de yansitilmis. Yazar yine betiemeleriyle Paris in cadde cadde , sokak sokak portesini cizmis . Okuyucuya sadece gozunde canlandirmak kalmis geriye. Dediğim gibi baslarda bu yönünün bir hayli fazla olmasi insani biraz kitabın heyecanina kapilmaktan alikoymus. Neticede belirli bir olaya dayanınca hele ki aşkla harmanlaninca kitap baska bir hüviyete bürünmüş. Ben kamburun , canavar görünümüne ragmen aski ugruna gösterdiği cabayi takdirle ve huzunle okudum. Yine dini , inanci bir kenara birakip aski ugruna canavarlasan piskopusu hayretle okudum. Ve sevilen yuzbasinun gösterdiği umursamazliga sinir oldum. Velhasim kelam , 3 ayri karakterde her turlu duyguyu tattim. Okuyunca zaten net sekilde fotografi göreceksiniz.. Sonu harika bitti. Bu son icin , hele ki kitabin yarısından sonraki seyri icin dahi klasik olmasi kacinilmaz bu kitabi okumakta mutlak surette fayda var.