Okuyucularımdan birinin tavsiyesi üzerine aldığım kitabın bana bir hayli faydası olacağını düşündüm ve yanılmadım da. Malumunuz ağırlıkta tarihi/fantastik yazarım ve Türk mitlerinden beslenmek gibi bir huyum vardır. Bu yüzden bu kitap ayrıca önem arz etmekte. Genel olarak mit ve Türk mitleri hakkında güzel açıklamaları var. Daha sonra Türk mitlerinin özetlerini verip, onlar üzerinde yüzeysel de olsa bir çözümleme söz konusu. Bana göre çözümlemeleri yüzeysel zira daha önce Çağdaş Bilimler Işığında Oğuz Kağan Destanı kitabını okudum ve ikisi arasında mukayese yaptığımda böyle bir düşünce oluştu. Bu demek değil ki çözümlemeleri işe yaramaz vs. aksine faydalı bulduğumu söyleyebilirim. 600 sayfalık kitap oldukça doyurucu ve resimlerle de süslenmiş. Bana göre resimler, anlatılan konu ile ilgili olsa idi daha anlamlı olurdu. Ayrıca resimlerle süslenmiş kitapların renkli basım olmasını tercih ediyorum zira siyah beyaz olunca görüntü kalitesinde düşüş oluyor. Kamlar, destanlar ve mitlerin genel özellikleri hakkında vs. bir sürü bilgi edindim. Ayrıca destanlardan ilham alabileceğim bir çok noktayı çizdim ve defterime minik dipçeler aldım. Genel olarak memnun kaldığım ve fayda sağlayan, bilgilendirici bir kitap olduğunu düşünüyorum ama bana göre kitabın bir eksiği var. Kitapta Erlik kimdir, nasıl doğmuştur vs. yazmış ama Ülgen'den tutun bir çok Türk mitlerinde geçen ilah mı koruyucu ruh mu nedir, bunları tanıtan bir kısım yok. Bunları çok merak ediyordum oysa. Ağır bir eleştiri olarak imla ve dil bilgisine değinmem gerek. Cidden kabul edilemez bir seviye dil bilgisi hatası var, bir çok kelime yanlış yazılmış ya da harflerde kaymalar meydana gelmiş, böyle bir kitaba gayriciddi bir hava katıyor. Yayınevinin ilk kitabı olması dolayısıyla da daha bir önem vermeleri gerekirdi diye düşünüyorum, 5. baskıyı görmüş üstüne. İnşallah 6. baskıda bu hatalar düzeltilir.
Gündem Ötesi kitaplığının sıkı bir takipçisi olarak Beynin Sırları kitabını, keyifle okudum. Sinan Hocayı, zaman zaman programdan takip ediyorum zaten. Onun anlatım dili ve tarzı sayesinde beyin ve ona bağlı insan davranışları konusunda daha çok şey öğrenmişimdir, Allah razı olsun. Aynı tarzla Beynin Sırları kitabıyla bizlere beynin bilinen sırlarının bir kısmını anlatıyor. Gerçi onun da söylediği gibi beynin sırlarını çözmekten çok uzağız ama bize aktardığı kadarı bile beyne hayran kalmak için yeterli bir bilgi seviyesi diye düşünüyorum. Kitap sayesinde beyne olan ilgim birazcık daha arttı ve onu daha iyi anlayarak kendimi de biraz daha tanımış oldum. Bu açıdan çok memnun hatta mutlu oldum diyebilirim, zira kendimi keşfetmeye başlamış hissediyorum. Eh doğal olarak Allah'ın bize verdiği bu nimet karşısında da O'na şükür ediyorum. İnşallah verdiklerini hakkıyla kullanabiliriz. Aslında en ilgimi çeken kısımları küçük dipçeler halinde yazmayı düşündüm ama hangisini yazayım bilemedim, her biri ayrı bir ilginçlik ve cazibeye sahip noktalar. Fakat şu kısmı ekleyebilirim belki; beyin yıkama işinin sağda solda anlatılıp, yazıldığı gibi olmadığını bilimsel olarak açıklamasına sevindim. Hem biraz rahatladım hem de bilinçlendim diyebilirim. Bu kitabı kendisini tanımak isteyen herkese tavsiye ederim, Sinan hocama ve Pelin ablaya teşekkür ederim. Bir sonraki Gündem Ötesi kitabında buluşmak dileği ile. Dipçe: Editör az biraz dil bilgisi kurallarına dikkat ederse iyi olur, bağlaçların kullanımı hep yanlıştı.
Ned Stark'ın ve Kral Robert'ın ölümüyle beraber Westeros tam manasıyla bölünmüş ve savaşın eşiğine gelmişti. İkinci kitabımızda ise bu savaş artık tam manasıyla yaşanmakta; bilhassa Kuzeyin Kralı ilan edilen Robb Stark ve Tywin Lannister'ın güçleri savaşırken diğer yandan kendini Kral Robert'ın hak varisi ile eden Stannis ve Renly de kral olduğu iddiası ile birbirlerine karşı mücadele vermekte. Jon ise Sur'da amcası Benjen'i bulmak için gece bekçileri ve lord kumandan ile yola çıkar. Arya da eve dönmek için erkek kılığında kuzeye doğru ilerlemektedir. Sansa ise esir hayatına devam etmekte. Dany de kendi yolunu çizmeye çalışmakta. İlk kitap tek bir ciltten oluştuğu için hikaye, kopmadan ve tatmin edici bir şekilde bitmişti. Fakat bundan sonraki kitaplar iki kısma ayrılarak devam ettiği için hikayenin ortasında bitmiş havası vererek ilerliyor. Daha doğrusu tatmin etmiyor. Keşke ilki gibi diğerleri de tek bir ciltte toplansa ama sanırım daha fazla para kazanmalarına engel olacak bir şey. :) Kurgu her zamanki gibi güzel ve eğlenceliydi. Betimlemeler her şeyi kafanızda oluşturacak kadar güçlü ve yaşanan olaylar çok uzatılmadığı için sizi sıkmıyor. İlkinin seviyesinde devam ediyor yani. Yalnız ilk kitapta bahsettiğim baskı kayması dediğim bu kitapta da vardı ama bu sefer çok ama çok azdı. Ayrıca oldukça garip ve bu ünde bir kitaba yakıştıramadığım () içinde açıklama kısımları gördüm. Sanki senaryo okuyoruz ya da kompozisyon, makale yazıyoruz. Romanlarda olacak şey değil bu. Çeviriden kaynaklı olabileceğini düşünüyorum.
Yıllar evvel dizisine başladıktan sonra okumuş ve içerik hakkında da neredeyse anlatmadığım hiçbir şeyin kalmadığı bir yorum yapmış ve devamını uzun süre almayacağımı söylemiştim. Neden? Çünkü dizinin ilk yılı ile ilk kitabı %99 uyumluydu. Haliyle alma gereği duymamıştım ama dizi ilerledikçe ciddi bir kopma yaşandı ve doğal olarak kitaba geri dönüş yaşadım. :) İlk okuduğum andan daha zevk alarak okuduğumu ve bir çok ayrıntıyı unuttuğumu ve biraz üzerinde düşününce bazı şeylerin farklı şekilde olduğunu gördüm. %1'lik farklı kısım işte. 800 küsur sayfa olunca tatmin seviyesi de en üst seviyede bir kitap oluyor. Harita konusunda fikrimi biliyorsunuz; gerçeklik kattığı için bayılıyorum. Bu kitapta da haritalar mevcut. Seri, insana ilham veren ve kurgu yeteneğini geliştirmek isteyenler için güzel bir öğretmen olmaya aday aslında; okuma sebeplerimden biri de bu. LOTR sonrası GoT serisini okumamak yazar adayı olan ben için kayıp olurdu. Kitap, diziden daha edepli, bunu söylemem gerekli ama yine de bir +16/17 sınırlaması koyardım. Sonuçta tek mesele edep değil. DİPÇE: Kitap hakkında bir eleştirim var; basımdan kaynaklı harflerde kayma olmuş ve sonlara doğru birkaç kez tekrar etmiş, okurken gözleri rahatsız eden bir bulanıklık oluyor. Sonraki basımlarda dikkat edilmesi gereken bir şey. Neyse ki okunmayı imkansız kılan bir hata değil ama hoş da değil.
İnci ve Özlem isminde iki kız kardeşin bir araya gelerek tecrübelerini kitaplaştırdığı bu eserde, topluluk önünde konuşma sorunu çeken ve çok daha iyi bir konuşmacı olmayı hayal edenlere kılavuz olma güdüsüyle hareket ediyorlar. Oldukça ayrıntılı ve tatmin edici anlatımlarını tecrübe ve NLP gibi psikolojik yöntemlerle birleştiren AKTAŞ kardeşler, uygulamaya geçirmeniz halinde başarılı sahibi olacağını söylüyor. Anlatım dili akıcı ve anlaşılabilecek seviyede ama nedense kitabı bitirmem biraz zamanımı aldı, sanırsam tamamen kendimden kaynaklı bir durum. Kitabı beğendim ve faydalı buldum. Yöntemleri uygulamayı becerirsem topluluk önünde konuşma sorunumu çözeceğimi ümit ediyorum inşallah; mükemmel bir konuşmacı olma derdinde değilim sonuçta. Kendimi ifade edebilecek kadar olsa yeter. :D Bu arada ölümden sonra insanların en çok korktuğu şey topluluk önünde konuşmaymış. Tek değilmişim, sevindim. :D Gönül rahatlığı ile tavsiye edeceğim bir kitap.
Güzel ablam Kader GÜNEŞ, ilk kitap denemesini gerçekleştirdiği bu eserde; temiz mizah düsturuyla hareket ederek günümüz gençlerin, başta internet ortamı olmak üzere, eğlenceli ve zihin geliştiren esprilerin bir kısmını bu kitapta bizler için derledi. Gülmek, insanın ruh halini değiştiren; bulaşıcı bir mutluluk pınarıdır. Bu pınarın kaynakları arasında da şüphesiz şakalar, espriler gelmekte. Bu eser de bize bunu vaat ediyor. Belli bölümlere ayrılmış ve hemen hemen bir çok konuda esprili sözlerin yer aldığı bu kitap, hem eğlendirecek hem güldürecek hem de insana, şaka yapmak için bel altı ve argo kullanması gerekmediğini gösterecek. Atalarımız boşa dememiş; "Neye güldüğünüz zekanızı, nasıl güldüğünüz edebinizi gösterir." Bu kitabı değerli kılan şeylerden biri de bu kanımca; küfürden, argodan uzak bir mizah hedeflemesi. Bu yönüyle 7'den 70'şe herkese hitap eden ve arkadaşlarınızla birbirinize yapabileceğini veya sosyal medyada paylaşıp bol bol beğeni alacağınız ( :D ) şakalar sizi bekliyor. Kitabın oldukça ilgi gördüğünü ve ilk baskısının tükendiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Başarılarının devamını dilerim Kader ablacım. Bu güzel kitap için teşekkür ederiz. :) Beni güldüren şakalardan birkaçı: "Silgi, doğada 300 yıl, sınıfta 10 dk.'da kayboluyor." (Sadece silgi değil kalem de; tecrübe edilmiştir. :D ) "Boş kağıt verdim, kanka." havasında olan öğrencilerden biri de bendim. Elbet boş kağıt değil de kötü geçti be deyip en az 60- 70'i çakıyordum. Kısacası bu tarz şakalarda kendimi gördüm. :D Ayrıca İngilizce bölümünü ayriyeten sevdim; zaten iki dil arasındaki telaffuz benzerliği hep eğlenceli ve etkileyici gelmiştir. (HappyMiss Car TheShe's= tuttum bunu :D ) Yalnız sanırım ilk şakada bir hata var; yav he he'nin çevirisi olarak yavsheshe denmiş ama yavhehe olması gerekmez mi? Veyahut ben şakayı anlamadım, o da ihtimal. Biri beni aydınlatsın. :D
İlk kitabını okuduğum kitabın üstünden en az 1 ila 1,5 sene geçti sanırsam. 2. senesindeyim yani. Doğrusunu söylemek gerekirse 2. kitabını çıktığını duyunca o kadar ilgimi çekmedi. Ben daha çok tarihi farklı alanlarıyla ilgilendiğimden sanırım tarihsel hastalıkların tarihi ve gizemiyle çok ilgilenmedim. Lakin bir dostum yazar Meryem Seyda Parlak'ın istediği bir kitap olduğu için temin ettim ve hazır elime de geçmişken okumak istedim. İyi ki okumuşum. Oldukça ilginç bilgiler öğrendim ve elbette tarihsel bir çok bilgiyi de Talha hocam eksik etmemiş. Elbette yine o kendine has harika tarzıyla. :) Kitapta Sultan Abdülaziz'in ve Atatürk'ün öldürülüp öldürülmediğine ve Hitlerin tıbbi savaş hileleri ve kendi sağlık sorunları; son dönemlerindeki garip ve dengesiz davranışlarının sebebi gibi nice tarihsel hastalık ve olaya değinmiş. Sultan Abdülaziz konusunda konunun ilgilileri zaten belli bir kanaate sahipler ama burada bahsedilen tıbbi gerekçelere bakarak şüphesi olan varsa da şüphesi ortadan kalkacaktır. En çok konuşulan konulardan biri de Atatürk öldürüldü mü yoksa öldürülmedi mi? konusuydu. En muamma olay bu. Doğrusu seveni ve sevmeyenlerinin ağzından bile "Öldürüldü!" dediğini duyduktan sonra burada da böyle bir sonuç ve gerekçeler sıralanacağından baya emindim. Sizce sonuç ne olmuştur? Bunun için kitabı okumanız gerekir. :) Yalnız Atatürk'ün sağlık sorunlarıyla ilgili baya bilgi sahibi oldum, adam neler yaşamış demeden geçemedim. Sadece yaşlılığı için konuşmuyorum. Sol gözü de gerçekten körmüş, onu öğrendim. Anneannem zamanında anama demişti o da bana demişti ama pek ihtimal vermemiştim doğru hatırladığına (malum inciğine kadar bahsettikleri için okulda, bunu anlatmadan geçmezler dedim.) ama gayet keskin hafızalıymış anneannem bunu öğrendim. Özür dilerim anneneciğim! Hitlerin tıbbi savaş hileleri deyince baya ayrıntılı ve bolcana noktaya değineleceğini falan sanmıştım. Biliyorsunuz adamın tıp konusunu kullanması; deneyleri vs. baya bir ünlü. Kendisi hakkında da az buçuk bilgi sahibi oldum. Kitapta Şehzade Cihangir'in rahatsızlığı ve benim en sevdiğim bölüm olan Osmanlı'nın çılgın birlikleri DELİLER'in Osmanlı tokadına kadar bir çok noktaya daha değiniliyor. Bu güzel eser için Talha ve Muammer hocama teşekkür ederim.