Anita Blake serisi fantastik bir seri orası kesin. Canavarlar olacak, vampirler olacak, kurt adamlar olacak, büyü olacak tamam da Anita'da her şeyden önce aksiyon olması gerekirdi. Ama olmamış. Bu kitapta beklediğimi bulamadım o yüzden. Aksiyon yeterli olmadığında canavarlar da büyüler de sıkıcı olmaya başlıyor haliyle. Üstelik kitap 1060 sayfa. Kalın olması biraz daha aksiyon daha az büyüsel saçmalık olsa avantaj olurdu ama bu haliyle sıkıcı olmuş. Tabi bir Anita Blake kitabı ne kadar sıkıcı olabilirse. Seri ilerledikçe karakterler büyük değişim gösteriyor. İyi yönde olanlar da var kötü yönde olanlar da. Anita'nın bu kadar kasıntı olması sinir ederdi beni, şimdi ise bütün kurallarını bu kadar kolay çiğnemesi. Yazar yine çok canlı bir anlatımla anlatmış olayları. Beklediğimi bulamamış olsam da devamını heyecanla beklemeden de duramıyorum.
Aslında Anita Blake kitapları hakkında yorum yapmak istemiyordum pek. Çünkü yorumun kitap için değil seri için olacağını biliyordum. Böyle serilerde kitabı seriden bağımsız değerlendirmekte zorlanıyorum. Yine de bu kitaba yazmak istedim. Son iki kitaptan sonra onuncu kitabı çok daha iyi buldum çünkü. Her ne kadar cinselliğin çok ön planda olması nedeniyle eleştirilse de kurgusu çok daha sağlam, çok daha akıcı bir hikaye olmuş. Seri ilerledikçe tekrar da artmış haliyle. Okurken bırak şunların kara kaşını kara gözünü anlatmayı da olaya gel dediğim çok yer oldu. Ama benim gibi kitapları üst üste okumayan insanlar için faydalı olacaktır. Kitabın hızlı bir temposu ardı. Hatta ben yoruldum artık karakterler adına. Seriye ve bu tarza alışık olmayan okurlar için de daha da yorucu olduğunu gördüm çevremden. Ama bence romanın en çekici yanı da bu zaten. Bu seriyi insanlara sevdiren şeyin edebi özelliklerinden çok karakterleri olduğunu düşünüyorum. En azından benim için öyle. Ve çok az yazar olayları böylesine canlı bir şekilde anlatabilir diye düşünüyorum. Diğer kitaplardan farklı olarak bir çok karakterin büyük değişimler geçirdiğini gördüm. Ben sevdim gerçi. Çok yerde Anita kaçmayı bırak bahane arama sen böyle biri değilsin demek istememe rağmen. Richard da beni tam anlamıyla çıldırttı. Gerçi ilk ortaya çıktığı andan beri mızmız halleri beni sinir ederdi ama artık iyice gıcık oldum. Seriyi de bu onuncu kitabı da bu türü sevenlere tavsiye ederim. Ben Zincirlenmiş Narkisos'u diğerlerine göre daha bir sevdim. Özellikle sekiz ve dokuza göre. Çok daha akıcı, çok daha sert, kurgusu çok daha sağlamdı.
Kitabın ismi içeriğini gayet açık bir şekilde ifade ediyor. O yüzden kitabın özetini yazmaya gerek yok. Kitapta müthiş bir bilgi birikimi olduğu da kesin. Binlerce yıllık bir tarihi sadece 408 sayfada bu kadar güzel ifade edebilmek de yine müthiş bir başarı. Kitabın dili akıcıydı. Bu kadar çok bilgi içeriyor olmasına rağmen edebi olarak da dikkate değerdi. Kitabın ilginç olmasının yanı sıra dili de sıkılmadan okunmasını sağlıyor. İnsan kendini, türünü, yaşadığı dönemi, geçmişini ve geleceğini sorgulamadan edemiyor. Yazar farklı teorileri gerçek olma olasılıklarını tek tek değerlendirmiş bir çok konuda. Yine de bazı düşünce biçimlerini öne çıkardığını ve savunduğunu da düşündüm okurken. Bunun kötü bir şey olduğunu düşünmedim. Kitapta herkesin bildiği şeyler de vardı pek bilinmeyen ilginç bilgilerde. Çoğu yerde beni araştırma yapmaya da sevk etti. Kısaca herkese gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim bir kitaptı. Keyifli okumalar.