Kitap o kadar ayrıntılı ki, neredeyse kaldırımdan geçen adamın bile hayatından bir kesit anlatılmış. Her bölüm başlangıcında esas konuya gelmek için bir kaç sayfa okumak gerekiyor. Bir olayı başka bir olaya bağlamak için bir kitaplık hikâye kullanmış yazar. Düşünün bir de bu kitap 758 sayfa. Bu tür detaylar normalde kitaba renk katar fakat bu kitapta sürekli kullanılmış. O da bir yerden sonra kafa karıştırıcı ve sıkıcı olmaya başladı benim için ki, ben bu tip kitapları okumayı severim üstelik. Kapakta vaad edilenler hakkında yorum yapamayacağım. Çünkü daha oraları işlemedik. Yüz küsür sayfa okudum esas kızla, esas oğlan yeni karşılaştı. Kitabın fantastik kısmına gelemedim, nasıl bir kurgusu var bilmiyorum, ben biraz aksiyon ve az romantizm okudum. Genellikle durağan ilerliyor diyebilirim. Eğer ki; çok detaylı, bol insanlı kitapları okumayı seviyorsanız, bu kitaptan hoşlanabilirsiniz. Aksi takdirde ne yazık ki, zaman ve para kaybı olarak değerlendiriyorum.
İngiliz casusu olan iki yakın kız arkadaştan; pilot olan Maddie,Fransız topraklarında arkadaşını kurtarmak için yanan uçaktan atlamasını ister. Uçaktan atlayan arkadaşı, talihsizlik sonucu Nazilerin eline düşer. İşkence görmeye başlarak, sırları ve şifreleri ifşa etmeye zorlanır. Aynı zamanda arkadaşını da merak etmektedir. Okurken, savaşın anlamsızlığına ve insanların acımasızlığına bir kez daha içim sızladı. Kitap hakkında düşüncelerime gelince; yazım dili başlarda bayağı kafa karıştırıcıydı. Esir kızın ağzından aktarılanlar ve kendinden üçüncü şahıs olarak bahsetmesinin, ilginç olmasının yanı sıra pek çekici gelmediğini söyleyebilirim. Yorucu geldiği için araya başka kitaplar alarak okudum. Yarıyı geçince daha kolay gitti. Tavsiye konusunda tarafsız kalarak ve de kendisi de pilot olan yazarın ilk kitabı olması sebebiyle fazla eleştirmeden, bundan sonraki kitapları için başarılar dileyerek, kitap incelememi sonlandırıyorum.