Basit ve yalın bir dille anlatılan bu roman genelde beni sıktı. Çünkü baş kahramanın anlatacak bir hikayesi vardı ve sürekli erteleniyordu asıl hikayeyi anlatması. Gazeteci kız gibi ben de daralmadım değil. Fakat romanın sonu gayet ilginç. Sonu için okunmaya değer.
Bir günde ve günün belli saatlerinde geçiyor bu roman. O saat dilimindeki olaylardan yola çıkarak romandaki her karakterin duygu ve düşünce dünyasına dalıveriyoruz ve yazar öyle itinalı analiz ediyor ki duyguları, davranış sebeplerini, hayattaki olguları hayran kalmamak elde değil.Bazı romanlarda olay akışı önemini yitirir ya çünkü anlatım şekli süperdir, işte bu da o romanlardan. Bir olay olmasını beklemeseniz de bu yönden de tatmin ediyor okurlarını. Kadın erkek ilişkileri, evlilik... çok yerinde tespitlerle sıkmadan karakterlerin dilinde gerçeklik kazanıyor. Bu gerçeklik sizi yer yer kaygılandırabilir. Kaba tabirle ağzıma sıçan kısımları da oldu o yüzden bu romanı unutmayacağım.
Entel ukalalığı diz boyu olsa da ben bu ukala yazarın kullandığı dili pek sevdim ve sanat adına öğrendiğim şeyler de oldu. Yazarımız Oktay Rıfat hayranı olduğundan kitabına şiir satırlarının adını veriyor.
Nasılll güzel bir anlatım, evet müptelası olunur. Geç keşfettim seni erken kaybetmeyeceğim Hasan Ali Toptaş:)
Erken Kaybedenleri okuduysanız, oradaki pek sevdiğimiz hayta çocuklardan birinin bir Fransız roman kahramanı olduğunu düşünün. İsminin şahaneliğinden dolayı aldığım bu kitabı ben baya beğendim. Bunca acıklı bir hikayede yer yer gülümsetiyor sizi bu çocuk işte en güzel kısmı da bu.