Çeviriyi oldukça beğendim. Çevirmen "... muhallebiye yapışan fıstık ezmesi.." , "... haziranböceğinin peşinden koşan ördek ..." gibi tabirleriyle beni çok güldürdü. Bunların haricindeyse, üçyüz sayfası merak uyandırıcı ve akıcıyken geriye kalan son yüz sayfası da bir o kadar sıkıcı ve bunaltıcıydı...
Kapağına aldanarak okuduğum, ağır ilerleyen, olayın anlatılması devamlı ertelenen bir kitap. Yazarın yazma biçimini beğendim, konu işleyiş tarzıysa yorumsuz...Tuhaf olduğuna garanti verebilirim ama beğene bileceğinize garanti veremem. Herkesin sevebileceği türden değil çünkü. Konu şöyle özetlenebilir; Imp, şizofrenik bir delidir. Deliliği genetiktir. Kendi hatıralarına güvenemez. Ve kitabın başından bizi uyarır. Bir gün, Eva Canning adında bir kızla tanışır. Bu kızı küçükken etkilendiği ve takıntı haline getirip lanetli olduğuna inandığı tabloya benzetir. Ama bir sorun vardır! O bir Temmuz Evası bir de Kasım Evası ismini verdiği Eva'yla, aynı şekilde, aynı yerde fakat farklı zamanlarda tanışmıştır. Arkadaşıysa yalnızca bir Eva olduğunu söyler. İki Eva olduğuna inanan Imp'in kafası karışır. Eva Canning gerçekten de tablo gibi onun laneti olabilir mi?
Açıkçası daha önce hiç Virginia Woolf okumadım. Ama ününü çok duydum. Bu kitapta bahsedilen bir çok eseri de merak ettim. Doğrusu en kısa zamanda okumak dileğim... Kitabın sahibi yazarlık derslerini değilde birkaç öğüdü Woolf'un ağzından anlatıyor kurmaca bir kurguyla. Lakin her bir bölümden sonra yazarlıkla ilgili anlamlı,güzel ve kısa ama öz anektodları Woolf'un kitaplarından ve anılarından örnekler vererek sıralıyor. Bu sade, akıcı ve oldukça işe yarar bilgileri bir bir yaparsak iyi bir yazar olunabileceğine inancım tam. Yazarlık hayalleri olanlara ama bunu nasıl yapacağını bilemeyenlere şiddetle tavsiyemdir. Not: İlk başlar biraz sıkıcı gelebilir ama sabredin! Sabrın sonu selamettir.