kitabı parça parça okuyabildim ve açıkçası bu çeviri okumayı da zorlaştırıyordu ama yine de okunması gerek bence.ben okurken gerçekten önemli ama üzerinde nadir düşündüğümüz konulara eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmış. keşke daha net anlaşılabilir biçimde çevrilebilseydi ve fazla zamana yaymadan okuyabilseydim daha doygun bir okuma hissi verirdi bana diye düşünüyorum.vee kitabı mümkün olduğunca bölünmeden okursanız belki daha anlaşılabilir olur.

açıkçası bu tür hikayelerden oluşan kitaplar bende bölünmüşlük hissi yaratıyor ama söz konusu gogol olunca değişir:) kitap 3 hikayeden oluşuyor bir delinin hatıra defteri, palto ve burun. beni en çok etkileyen palto hikayesi oldu.burun hikayesini pek sevmedim.delini hatıra defteri de çok güzeldi okunmaya değer bir klasik. kitabı satın alacak arkadaşlara önerim antik kitap yayınlarının çevirisi çok kötü imla hatatlarıyla dolu bilginiz olsun

kitabı okumam çok uzun sürdü. Ilheus adlı kasabada yaşayan insanların günlük yaşamından kesitler sunarak her karaktere az biraz değinen ancak büyük çoğunlukla Gabriela karakteri üzerinden toplumsal anlayışları, değerleri, inançları, toplumsal değişimleri inceleyerek aktarması açısından çok beğendim. Cinsellik dozunda içeriyor rahatsız etmiyor, bazı noktalarda kendi inançlarıma ait olduğum kültüre topluma dönüp baktığım sorguladığım noktalar oldu elbetteki genel itibariyle halk romanı tadında, üzerinde düşünerek okunabilecek bir eser gözüyle bakılabilir kitaba, şahsen ben okurken keyif aldığım da oldu kızdığım da oldu üzüldüğüm de oldu tabii bu yazarın karakterleri olayları aktarmadaki betimlemelerdeki başarısından kaynaklanıyor herşey gözümde canlandı okurken sanki ben de kitabın içinde oradaymışım onlardan biriymişim gibi hissettim. Bu arada evlilik aşkı öldürür mü öldürmez mi sorusuna da bir örnekle cevap vermiş yazar:)

Bir arkadaşın çok güldüm diyerek tavsiye etmesi üzerine alıp okudum, komikti çıtır çerez tatlış, zaman geçirmelik, kadın-erkek ilişkileri üzerine yazılmış bir kitaptı. Boş zamanınz varsa okunabilir, küfürlü ifadeleerin fazlaca kullanılması bu tarz kitaplarda beni rahatsız eden tek nokta oldu, bunun haricinde takılmam okurum diyorsanız eğlenceli zaman geçireceğiniz bir kitap olur:)

Yusuf Atılgan'ın ilk okuduğum kitabıydı ve başlarken usluba adapte olmakta zorlandım, ama ilerledikçe çok bağlandım, zaman zaman geri dönüşler yaparak okudum kopukluklar yaşadım. Karakter başta bana da Yabancı'yı hatırlattı ama sonra bunun içindeki yalnızlığa tutamak arayışına sorgulamalarına yol aldıkça farklılaştığını hissettim çok etkileyiciydi inanamadım bu zamana kadar nasıl okumamışım. C'nin içinde dipsiz kuyuya inmişim, çıkmaya çalışıyorum gibi hissettim, kitap bittiğinde ise ben karanlıkta kaldım, bugün C ne yapacak diye düşünmüyorum eksiklik hissediyorum.

Bu kitabı kısa sürede okudum ama beklentilerimi karşılamadı açıkçası. Kitap bir şekilde ilerliyor ve siz kıyıda durup izliyorsunuz gibi hissettim hikaye travma geçirmiş bir çocuğun profesyonel hırsız olması sürecinde karşılaştığı olayları anlatıyor. yine de kitap okutturuyor sımkıyor,okumasını da olur.

Söze nasıl başlayacağım tereddüt ediyorum ama bu kitabın beni çok etkilediğini söylemem gerek. Yazarın ilk kitabı olup bu kadar detaylı harika kurgulanmış olması açısından çok önemli bence bu büyük bir başarı ve bunda yazarın bu alandaki eğitiminin katkısı çok ollsa gerek. Kitabın adı özellikle ilk dikkatimi çekti elime aldıktan sonra sayfalar arasında uçtum sanki, elimden bıraktığımda ise sürekli aklımda dönüp duruyordu, akıcı merak aksiyon temposuyla başarılı kurgusyla tahminlerimde yanıldığımı fark ettiren şok eden o finaliyle övgüye değer olduğunu düşünüyorum. Eğer polisiye romanla içiçe geçmiş psikolojik gerilimle oluşturulmuş olay örgüsü ilginizi çekiyorsa düşünmeden başlayın.