Hıfzı Topuz'un daha önce Devrim Yılları ve Meyyale kitaplarını okudum, tarzını üslubunu severim. Konu aşk da olunca son kitabı Gizli Aşklar'a kayıtsız kalamadım. Kitap, yazarın ve yakınlarının başından geçen aşk hikayelerini içeriyor. Hikaye demek doğru olmaz aslında, anlatı ya da anı demek daha yerinde olur. Gerçi anlatılanlar bana biraz fantezi gibi geldi ama.. Biraz da yazarın hafıza tazeleme ve günah çıkarma kitabı gibi olmuş. Hıfzı Topuz'un kaleminden daha güçlü bir kitap beklerdim. Bu nedenle pek sevemedim.
Bir kitabı okumak zaman kaybı olabilir mi? Olabiliyormuş! Yılın En İyi Kitapları seçkisinde olmasına hayret ettim. Sırf meraktan bitirdim ama fikrimi değiştirecek hiçbir şey olmadı. Ne anlatımda ne hikayede ne karakterlerde bağlayıcı bir şey yoktu.
Küçükken çok kitap okuyanlardan değildim ben. Elime nasıl geçti de okudum bilmem, ama Bir Şeftali Bin Şeftali diye bir kitap okuyup çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Meğer Samed Behrengi ile yıllar önce tanışmışım! Bir kitabı ne zaman okuduğunuz önemlidir. Küçük Kara Balık da yine o yaşlarda okumam gereken bir kitaptı. Ama yıllar sonra kısmet oldu... Fom Kitap'tan çıkan basımın çizimlerine bayıldım da aldım. Hikayeyi de çok sevdim. Basit gibi gözükse de küçük bir çocuğun kafasına güzel tohumlar ekecek bir kitap. Bir yetişkine de unuttuğu çocuk kalbini hatırlatabilecek kitaplardan.
Sevgi Soysal'a merhaba demek için fena bir seçim değildi sanırım. Yazarın başka kitaplarını da okumak istemem bunun kanıtı. Kitaptaki "Tante Rosa bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır." sözü aslında nasıl hikayelerin sizi beklediğini özetliyor.
J.G. Ballard'ın diğer kitapları nasıldır bilmiyorum, ama Beton Ada beklentimi karşılamadı. Daily Telegraph "Modern yaşamın bir alegorisi. Hem zorlayıcı hem derinlikli." demiş. Bence biraz fazla iddialı bir yorum olmuş.