Aslında tam anlamıyla bir hikayesi konusu olan bir kitap değil. Bir anda sıradan insanların hayatına kamera dahil olmuşcasına günlük yaşamlarını okuyorsunuz bu kitapta. Ciddi ya da akıcı bir olay örgüsü yok. Fazlasıyla durağan. Zaten kitabın böyle bir amacı da yok. Daha çok şehir, çevre, orman, ağaç vs. gibi betimlemeleriyle öne çıkmış ve karakterlerin duygularını hissettirmekle alakadar olmuş bir yapıt. O yüzden hareketli ve aksiyonu seven okurlar için sıkıcı gelebilir.
Serinin başından bu yana bahsedilen kıyameti sonunda gorduk. Milyon tane tanrıyı ve turlu garip yaratığı bir arada okumak epey yorucu olsa Slomo ve Maymun Kral`ı bu kitapta okumak cok güzeldi. Ayrıca finalde epey şaşırtıcı şeyler oldu ve epey ilginçti diyebilirim. Kısacası yer yer sıkılsam da okumaktan keyif aldığım bir seri oldu.
7. Kitaptan itibaren hikaye sadece Atticus gözüyle degil diğer karakterlerin gözüyle de anlatılmaya başlamıstı. Bu kitapta ayrım daha fazla. Daha cok Owen ve Granuaile ile doluydu. Hikaye farklı alanlara dağıldıgından toplamakta epey zor olmuş. Seneler süren intikamlardan sayfalar dolusu bahsedilirken aksiyon kısmının cok yavan ve ustunkoru gecilmesi biraz can sıkıcı.
Owen`ın gelmesiyle hikayeye epey bir hareket geldi ama yine de bu kadar aksiyonun olması okurken insanı yormuyor degil.
Her milletten bu kadar mitolojik varlık cidden kitaba girmek zorunda mıydı diye düşünmeden edemedim nedense..Hindistan, Avrupa, Roma ,İrlanda ,Rus,Amerika vs vs. bitmiyor bir türlü..Arada boş boş bakınıp bu neydi kimdi diye epey düşündürse de anime serilerindeki filler bölümler gibi okuyucuyu aksiyona hazırlamak için yazılmış ara bölüm gibi hissettim bu kitabı.
Bu kitapta Atticus'ın kesinlikle gerizekalı olduğuna karar verdim. 2000 küsür yaşındayım diye ortalıkta dolanırken her şeyden bu kadar habersiz olması ,bu kadar çabuk tuzağa düşmesi cidden çok sinir bozucuydu.Umarım serinin devamı bu şekilde ilerlemez, bu kadar aptallığa dayanabileceğimi sanmıyorum çünkü.