kiraz'ın kitapları, 12 adet değerlendirme yapmış.  (2/2)
  ileri »
Uyumsuz (Uyumsuz, #1)
Uyumsuz (Uyumsuz, #1)

8

Beatrice Prior, onaltı yaşına basmıştır. Hem kendisinin hem de erkek kardeşi Caleb’in grubunu seçeceği gün gelmiştir. Ailesi Abnegation üyesidir. Onlarca yıl önce ataları, savaşan dünyanın sıkıntısının ne politik ideolojiler, ne dini görüşler ne de kişilik zaafları olduğundan karar kılar. O sırada farklı çözümlerle birlikte farklı fraksiyonlar ortaya çıkmıştır. Fraksiyonsuz kalanlar da sefil bir hayat yaşamıştır. Dünyanın gidişatında sertliği sorumlu bulanlar Amity cahilliği sorumlu bulanlar Erudite, ikiyüzlülüğü sorumlu bulanlar Candor, bencilliği sorumlu bulanlar Abnegation, korkaklığı sorumlu bulanlar da Dauntless fraksiyonunu oluştururlar. Hepsi farklı bir bölgede yaşar ve farklı kurallarla varlığını sürdürür. Abnegation kendini topluma adayan devlet memurları ve yöneticiler; Erudite okuyup yazan araştırmacı öğretmenler; Amity anlayışlı danışmanlar ve bakıcılar; Candor adaleti sağlayan dürüst liderler temin eder. Dauntless da herkesi dışardaki ve içerdeki tehditlere karşı korur. On altı yaşına gelen herkes önce hangi fraksiyona eğilimi olduğunu öğrenmek için bir sınavdan geçer. Ardından Seçim Günü, dahil olmak istediği grubu seçerek aileden ayrılır ve yetişkinliğe adım atar. Beatrice deneme sınavında üç gruba birden yakın olduğunu öğrenir. Ancak sonucu açıklayan kişi Beatrice’ten bunu kimseye söylememesini ister. Beatrice’in durumunda olanlara Divergent denmektedir.Seçim Günü geldiğinde Beatrice kardeşinin anne babasıyla aynı grupta olmayı seçeceğinden emindir. Çünkü kardeşi de anne babası gibi kendini unutmaya hazırdır. Ancak Caleb Erudite olmayı seçer. Beatrice ise vicdan azabı içinde Dauntless olmayı seçer. Dauntless olmayı seçenleri zor günler beklemektedir. İlk günden itibaren sıkı bir eğitimden geçerler. Sık sık güçlerini ve korkusuz olduklarını kanıtlamaları beklenir. Çünkü fraksiyonsuz kalma tehdidi ile karşı karşıyadırlar. Beatrice Christina, Will ve Al ile arkadaş olur. Al Beatrice’ten, yeni ismiyle Tris’ten hoşlanmaktadır. Tris ise kendine itiraf etmese de eğitim verenlerden biri olan Four’a karşı bir şeyler hisseder. Görüş gününde Tris’in annesi ziyaretine gelir. Kendisine gizli gizli birtakım önerilerde bulunur. Annesinin Caleb’i ziyaret etmesi yasaktır. O yüzden Beatrice’ten kardeşini ziyaret etmesini ve ‘simulasyon serumu” hakkında bilgi edinmesini ister. Beatrice annesiyle görüştükten sonra onun da eskiden bir Dauntless olduğunu anlar. Son derece sürükleyici, yarattığı dünyaya okuru kolaylıkla çeken ve merak uyandıran bir kitap. Metin daha çok diyaloglarla ilerliyor. Farklı okumalara izin veren zengin bir metin sunan kitap, kurduğu distopya ile fantezi türünden hoşlanmayanlar için bile ilgi çekici olabilir. Insurgent da serinin devam kitabıdır. www.kirazinkitaplari.com

Tehlikeli Tuhaf Bir Macera-1: Ahşap Köprü
Tehlikeli Tuhaf Bir Macera-1: Ahşap Köprü

9

Stanley Buggles, annesi ve üvey babasıyla sakin bir hayat yaşayan on bir yaşında bir çocuktur.Tek başına ormanda dolaşmaktan, ağaçlara çıkmaktan, hayvanları gözlemekten kitaplarda okuduğu yerlerin hayallerini kurmaktan hoşlanmaktadır. Bir gün bir mektup alır. İçinde kocamadan bir anahtar vardır. Mektupta Crampton Rock’ta oturan amcasının öldüğü yazılıdır. Amcası Amiral Bartholomew Swift’in yaşamış olduğu Candlestick Hall, Stanley’ye kalmıştır ve işlemler için Crampton Rock’a gitmesi gerekmektedir. Stanley bu yolculuğun yaz tatili için güzel bir başlangıç olabileceğini düşünüp heyecanlanır.Uzun bir tren yolculuğundan sonra Crampton Rock’a varır. Onu, Candlestick Hall mülkünün kahyası bayan Carelli karşılar. Burası, bir ada üzerinde bulunan ve sadece deniz alçaldığında ulaşılabilen, çarpık ahşap evleri ve güzel kumsalıyla sakin bir balıkçı kasabasıdır. Kitaplarda hep isminden sözedilen “deniz”i ilk kez gören Stanley büyülenmiştir. Candlestick Hall, ise Stanley’nin daha önce hiç görmediği eşyalarla, ölü deniz hayvanlarıyla, böcek ve kelebek koleksiyonlarıyla dolu çok büyük bir malikanedir. Stanley için en büyük merak konusu, amcasının neden öldüğüdür. Ancak bayan Carelli bu cevabı vermekten kaçınır. Sadece onu, hava karardığında dışarı çıkmaması gerektiği konusunda ısrarla uyarır. Gündüz gezilerinden birinde Stanley, korsan Randall Flynn, Bill Timbers ve Sharbait Jones ile tanışır. Çok geçmeden buranın sıradan bir balıkçı kasabası olmadığını anlayacaktır ve gün geçtikçe kafasını kurcalayan pek çok soru ortaya çıkacaktır. Amcası neden ölmüştür? Candlestick Hall’de gezinirken gördüğü camekanın içindeki balık gerçekten de konuşmuş mudur? Neden akşam vakti herkes çil yavrusu gibi evlerine dağılmakta ve sokakta kimse kalmamaktadır? Şekerlemeler satan William Cake’in geceleri kurtadama dönüştüğü doğru mudur? Neden kasabadaki tüm köpekler üç bacaklıdır? Soruların cevabını bulmak için Stanley’nin bazı şeyleri göze alması gerekmektedir. Bunlardan biri de geceleri dışarı çıkmak olacaktır. Peşine düşen korsanlarla birlikte Stanley’yi pek çok macera beklemektedir. Yazar, sürükleyici bir metni temiz, fazlalıklardan arındırılmış bir anlatımla ortaya koymuş. Anlatımdaki humanist bakış açısı, hikayenin başkişinin çevresine, doğaya, hayvanlara olan ilgisi kitabı etkileyici kılan bir nokta olmuş. www.kirazinkitaplari.blogspot.com

Şehvet  / Yedi Ölümcül Günah - 1
Şehvet / Yedi Ölümcül Günah - 1

6

Olay 2100’lü yıllarda geçmektedir. Lia Kahn, mutlu ve rahat bir hayat sürmekte olan 17 yaşında güzel, alımlı bir o kadar da kibirli bir kızdır. Okulun en popüler isimlerindendir, peşinde onunla arkadaşlık yapmak isteyen pek çok kişi vardır. Geçirdiği ağır bir trafik kazası Lia’nın hayatını tamamen altüst eder. Lia, girdiği koma sonrasında hastane yatağında gözlerini açar. Ama üzerinde bir tuhaflık hisseder. Sanki ölmüş de dirillmiş gibidir. Bedenini görüyor ama hissetmiyordur. Sonradan öğrenir ki ailesinin isteği ile ölmesine izin verilmemiş, ona ait hatıralar ve tüm bilgiler, insana benzeyen bir robota yüklenmiştir. Lia, bu işlemin sonunda bir “skinner” olacaktır. Ne yaşlanacak ne hastalanacak ne de ölecektir. Yemek yemeyecek, soluk almayacak, tuvalete gitmeyecektir. Uyku yerine kendisini kapatacak, sabah olduğunda tekrar açacaktır. Lia’yı korkunç bir karmaşa beklemektedir. Eski hayatını özlemle anan Lia’nın yeni hayatında hiç bir şey yolunda gitmemektedir. İlk önce okuldaki “cross country” takımından atılır. Kazadan önce yanından ayrılmayan herkes ondan köşe bucak kaçmaya başlar. Ailesiyle önceki gibi yakın bir ilişki kuramaz. Lia, sürekli ihmal edildiğini hisseder. Erkek arkadaşı Walker, onunla eski gibi ilgilenmiyordur. Bir süre sonra Lia’yı bırakır ve çok geçmeden Lia’nın kızkardeşi Zo ile çıkmaya başlar. Onunla arkadaşlık yapan tek kişi derslerden başka gözü başka şey görmeyen Auden’dir. Hatta, eski Lia’nın dönmesi için birtakım deneyler yapar ancak başarılı olamaz. Lia artık bu yeni halini kabullenmek zorundadır. Çaresizlik içinde tamamen yalnız kaldığını düşündüğü sırada, Lia çevresinde kendisi gibi bir işlemden geçmiş olan diğer “mech-head”lerle tanışır. Başta Quinn olmak üzere her biri birbirinden tuhaf olan bu kişiler de Lia gibi çevrelerinden ve toplumdan dışlanmıştır. Toplum tarafından adeta hastalıklı kişilermiş gibi muamele görürler. Öte yandan kökten dinci bir grup bunlara düşman gözüyle bakmakta Tanrı’ya karşı gelmek olduğunu söyleyip bir robot gövdesiyle hayata döndürülme operasyonunu protesto etmektedir. Lia ilk başta diğer “mech-head” lerle ilişki kurmak istemez, onlar gibi olduğunu kabul etmez. Ancak bu durum fazla uzun sürmez. Lia için tek çıkar yol, onlarla birlikte kafasındaki sorulara yanıt aramaktır? Lia kimdir? İnsan nedir? Hatıralarımız ve duygularımız yaşamaya devam ediyorsa biz de yaşıyor sayılır mıyız? Eğer öyleyse Lia kimdir? Peki insan nedir, sadece bir beden midir? Hikaye özenli bir dille, esprili bir üslupla anlatılmış. Yazar, kısa cümleler ve yine uzun olmayan paragrafları tercih etmiş. Kitap bu açıdan rahat okunuyor. Fakat kitabın başlangıcı biraz sorunlu. Okuru hemen kendi dünyasına alamıyor. Bilim kurgu kitaplarındaki birtakım klişeler burada da karşımıza çıkıyor. Kitap, bu anlamda yeni bir şey söylemiyor. Ancak, okura sunduğu sorularla ve “insan nedir” tartışmasıyla diğerlerinden farklılaşıyor. Bu soruları sorarken okurlarından da bu konuda kafa yormalarını bekliyor. Zira kitap sorduğu soruların çoğunu karşılıksız bırakıyor.

Fısıltı (Fısıltı, #1)
Fısıltı (Fısıltı, #1)

7

Kitap okuru zorlamayan bir dille ve daha çok diyaloglarla yazılmış. O yüzden rahat okunuyor. Birtakım tvistlerle ve yarı kapalı ipuçlarıyla okurun merakı uyanık tutulmaya çalışılıyor. Yazar, Patch karakterine fazlasıyla bel bağlamış. Önüne gelen herkesi cazibesi ve umursamazlığıyla ezen, karşı konulmaz bir erkek karakter yaratılmış. Belli ki kitabın okurları genç yetişkin kızlar olarak hedeflenmiş, bu karakter de gözü kapalı aşık olacakları bir karakter olarak tasarlanmış. Nora, özellikle başlarda, biraz bu karakterin gölgesinde bırakılmış. Kitap, son zamanların ilgi çeken temalarını işlemiş. Kitaptaki düğümlerin çözülmesi ve kitabın sonu aceleye getirilmiş bir hava taşıyor. Sonunda ortaya çıkan gerçekler okurun üzerine adeta boca ediliyor ve ne yazık ki sonunda her şey birbirine bağlanamıyor, bazı şeyler havada kalıyor. Buna rağmen kitap bir çırpıda okunuyor.

14 Yaşında Bir Genç Kızım Ben
14 Yaşında Bir Genç Kızım Ben

6

Metinde ondört yaşında bir genç kız olan Gülse’nin yaşamından bir kesit sunuluyor. Gülse, karşımıza esprili, zaman zaman kendi güvensizlikleri ve kaygılarıyla dalga geçebilen, bunun dışında çok da öyle ergenliğin karanlık sularında dolaşmayan biri olarak çıkıyor. Gündelik olaylarla örülü metinde Gülse’nin ailesi, okuldan arkadaşları, öğretmenleri, çok sevdiği anneannesi, dedesi, halası yer alıyor. Bu kişiler, ‘kül yutmayan’ ve ‘sıfırcı’ öğretmenler, ‘gazetesinden başını kaldırmayan’ baba, ‘meraklı ve ısrarcı’ anne, ‘yaramaz ve ayak bağı’ küçük kardeş gibi pek çok kez tekrarlanmış klişeler le karşımıza çıkıyor. Metin Gülse’nin iç konuşmalarını diyalogların bir parçası gibi sunması gibi kendine özgü buluşları ve onun getirdiği samimiyeti barındırsa da gereksiz detaylardan ve tekrarlardan kendini koparamıyor. Yazar adeta okuyucunun her şeyi doğru anladığından emin olmak istiyor, okuyucunun elinden tutuyor ve açıklamalar yapıyor. Kimi zaman metnin oldukça sıradan birtakım olayların detaylarında boğulduğunu görülüyor. Metinde daha çok bir günlük havası hissediliyor; Gülse’nin hayatından kesitler sunuluyor, gerçek bir ergenlik karmaşasından çok, çabuk çözülen gündelik problemlerin, Gülse’nin başına gelen küçük talihsizliklerin ve bunların yarattığı komik durumların işlendiği görülüyor. Başlarda metinde yakalanmış dinamizm sonlara doğru biraz dağılsa da metin baştan sona rahat okunuyor. Okuyucuya, on dört yaşındaki bir genç kızla ilgili daha çok ‘görünen’ ve ‘yüzeydeki’ ve belki de biraz basitleştirilmiş ve komik hale getirilmiş bir dünya yansıyor. Bunu dışında ebeveynlerle, öğretmenlerle, ‘yetişkin dünyası’ ile ergenliğin hemen hemen hiçbir çelişkisine rastlanmıyor. Hatta daha çok bu yetişkin dünyasının kabul gördüğünü düşündürten ayrıntılar bulunuıyor: “Zaten soruyu nasıl çözdüğüne bakmıyordum.. Benim ilgilendiğim fönlü saçları, yüzünde basbayağı belli olan pudra izleri ve yeni çizmeleriydi. Saçlarının fönünü anladık. İnsanın moralini bozacak derecede güzel duruyordu zaten. Pudra sürmesi ise büyük hataydı. Yapay bir hava veriyordu ona. Ama ya o çizmeler? Tam bu yılın modası. Upuzun ve sivri burunlu. Taa dizine kadar çıkıyor. Dapdaracık ve fermuarlı. Üstelik resmen topuklu. Çok hoştu doğrusu ama okula giyilecek çizme değildi. Üzerinden özentilik akıyordu.” Genel olarak yazarın rahat bir dil kullandığı göze çarpıyor. Yazarın on dört yaştaki kişilerle özdeşleştirdiği ve sadık kalmaya çalıştığı bu ‘rahat’ anlatım, günlük konuşma dilinin metni boğmasına neden oluyor, kulak tırmalayabiliyor. Metin, daha önce bu yaş grubunun hedeflenmiş olduğu ve oldukça yaygınlaşmış birtakım metinlerden bir farklılık göstermeyip hatta o metinlerde kullanılan birtakım klişeler üzerine inşa ediliyor. Sonuç olarak, metin kolay okunan, fakat okuduktan sonra bir iz bırakmayan, on dört yaşın çetrefilli dünyasından uzakta kalmaya özen göstermiş, daha ‘tatlı’ bir dünyanın ‘gündelik uğraşları ve olaylarını içeren, ‘yetişkin’ bakış açısıyla bir gençlik metni...

  ileri »