Bir diğer yorumda belirtildiği gibi, kitap gerçekten nefis. Kendimi bir kitap okumuş değil, bir yazarla tanışmış varsayıyorum. Meltem Gürle’nin elinden bir de roman okumayı çok isterim. Umarım bir gün o da olur.
İnsan davranışları neden sonuç ilişkisi içinde ve çeşitli ihtimaller dahilinde anlatılmış. Oldukça yararlı buldum. İnsanın sadece kendisinin değil, çevresindeki insanların davranışlarını da anlamlandırabilmesine yardımcı oluyor. Anlatım dili de oldukça akıcı. Ben yalnızca, “şu şu şekilde büyütülmüş insanlar şöyle olabilir veya böyle olabilir.” şeklinde, seçenekler verilse de seçeneklere hapsedilmiş bir inceleme tarzına çok bağlanamıyorum. Konu insan olunca, bu anlatım tarzı çok yeterli gelmiyor.
Bu tarz kitaplarda, yeni bir şey öğrenmeyi arıyorum. Maalesef umduğumu bulamadım. Olumlu yanı, ifadelerin bilimsel deneylerle ortaya konmasıydı. Bu alanda bir kitap arıyorsanız Cal Newport- Pürdikkat, daha iyi bir seçenek olabilir.
Yazarın aksine Dolores Claiborne’un bir cadıdan ziyade çocukları için her şeyi yapabilecek milyonlarca anneden biri olduğunu düşünüyorum. Okuduğuma sevindim. Sadece, yazarın diğer kitaplarını düşündüğümde benim için biraz daha alt sıralarda kalıyor.
Bu kitaba klasik bir kişisel gelişim kitabı gözüyle bakmak yanlış olur. Yazar temel olarak kitabı ikiye ayırmış. Kendi ifadesiyle, ilk kısımda okuyucuyu pür dikkat çalışma konusunda ikna edeceğini, ikinci kısımda ise yöntemlerini anlatacağını belirtmiş. Konuyu örneklerle, bilimsel deneylerle anlatmasıyla beni ikna etti. Önerdiği yöntemlerin çoğu da aklıma yattı ve bir kısmını uygulamak için planlar yapmaya başladım. Eleştirim, yazarın zaman zaman despot gelmesi ve pür dikkat çalışmaya dair gerekli çerçeveyi çizse de tam olarak nasıl gerçekleştirileceği konusunda soru işaretlerini gidermemesi. Ama açıkçası bir kitabın, tüm "sırrı" vermesini de beklemiyordum. Elde ettiğim bilgiler oldukça doluydu. Eminim ki bu kitaba tekrar başvuracağım.
Bütün kitabı Feyyaz Yiğit'in sesiyle okudum ve genel olarak eğlendim. Ancak kitabın basım sürecini anlayamadım. Çok fazla yazım hatası vardı ve konuşma dili rahatlığından bahsetmiyorum maalesef. Örneğin aşk kelimesi akş, üniversite kelimesi üniverste şeklinde yazılmış ve bu tür hataları kitapta çokça bulmak mümkün. Dahası kitabı keyifle okurken gülümsememi yüzümde donduran bir kısım var. Hikaye gereği bir kadına tokat atılıyor ve başkarakter keşke adam daha sert vursaydı diye geçiriyor içinden. Tokat atılmasının ardından tüm erkekler birer sigara yakıyor. Bu duruma kadın anlam vermese de erkekler anlıyor? Kitap 2012'de yazılmış. Feyyaz Yiğit şimdi olsa bu kısmı yazmazdı diye düşünüyor ve umuyorum.
Yazarın okuduğum beşinci kitabı ve esasen Mine Söğüt okumayı hep çok sevmişimdir. Ama bu kitabı bir türlü yakalayamadım. Bir karmaşanın içinde boğulmuş gibiyim. Anlaşılmaz bir sanat filmini izlemek gibi. Yazar için belli ki anlaşılır bulunarak yazılmış bu cümleler, bana yalnızca havaya atılmış ve düştükleri yerde bırakılacak kitaplaştırılmış gibi geldi. Anlaşılmayı zorlaştıran kitabın dili değil. Kendimi bu anlamda yazara alışmış sayıyorum. Zor olan sabit bir olay örgüsünün olmayışı ve bu büyük karmaşa. Dün başladığım bu kitabı şimdi bitirdim ve ne anlatılıyor sorusunun cevabı bende yok.