Yayınevi düzenlenmiş, eski hali Kavram Yayınları, yeni hali De Yayınevi

Yayın yılı düzenlenmiş, eski hali 1999, yeni hali 1985

Yayın ayı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Ekim

Yayın günü düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 1

Sayfa Sayısı düzenlenmiş, eski hali 195, yeni hali 235

Format düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali boş

Edisyon düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 1.Baskı

Dil düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Türkiye Türkçesi

John İlk önemli romanı Manhattan Transfer'in ardından U.S.A.'in birinci kitabı 42.Enlem'le, Dos Passos üçlemenin artık kişilerin ruhbilimsel çözümlemelerini bir bırakır ve bir topluluğun toplumbilimsel çözümlemesine geçer.

U.S.A'in ikinci kitabı 1919'da olan 1919'da Birinci Dünya Savaşı yılları anlatılır, yazar yine birinci kitapta başvurduğu yöntemlerden yararlanır ve aynı kişileri sergiler. Ancak birinci kitabın önde gelen kişisi, sanayi çevrelerinin hırsını ve açgözlülüğünü simgeleyen J.Ward Moorehouse'ken, ikinci kitabın ağırlığı Joe Williams'ın üzerine yüklenir. Yaşam kurbanı, yazgısı karşısında direnemeyen, çalıştığı şileplerle bir kıtadan öbürüne sürüklenen "zavallı"dır Joe Williams. Ve savaşın anlamsızlığını anlatmaya devam eder. Toplumun farklı kesimlerinden insanların kimi zaman birbirleriyle kesişen öyküleri çevresinde savaşa yüklenen anlamları, ardındaki kirli oyunları ve dünya siyasetinin nasıl şekillendiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne yıkıntılarıyla acıları üzerinde, zafer kazanmış, daha doyumsuz, daha maddeci, bir öncekine oranla her türlü manevi değerden yoksun, dolayısıyla da körü körüne ölüme yazgılı bir kuşak yükselir. Yazar, didik didik ettiği bu toplumu yere serer. Savaş ironik Ayakta kalan tek bir biçimde, milyonlarca kişinin hayatları üzerinden yaşamı yeniden şekillendirirken şey bırakmaz. Okur bir yandan da insanlığa ilişkin pek çok şeyi yerle çölün ortasında, ne inancın, ne kardeşliğin, ne de aşkın yaşadığı bir eder. Savaş koşullarının yarattığı boşluk içerisinde erozyona uğrayan değer yargıları, aynı zamanda savaşı sürdüren duygusal ortamı da körüklemektedir. Üçlemenin son kitabı Büyük Para'yı da yine Oya Dalgıç'ın eşsiz çevirisiyle yakında sizlerle buluşturacağız.
dünyada buluverir kendini.

John Dos Passos üçlemenin ikinci kitabı 1919'da savaşın anlamsızlığını anlatmaya devam eder. Toplumun farklı kesimlerinden insanların kimi zaman birbirleriyle kesişen öyküleri çevresinde savaşa yüklenen anlamları, ardındaki kirli oyunları ve dünya siyasetinin nasıl şekillendiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serer. Savaş ironik bir biçimde, milyonlarca kişinin hayatları üzerinden yaşamı yeniden şekillendirirken bir yandan da insanlığa ilişkin pek çok şeyi yerle bir eder. Savaş koşullarının yarattığı boşluk içerisinde erozyona uğrayan değer yargıları, aynı zamanda savaşı sürdüren duygusal ortamı da körüklemektedir. Üçlemenin son kitabı Büyük Para'yı da yine Oya Dalgıç'ın eşsiz çevirisiyle yakında sizlerle buluşturacağız.

İlk önemli romanı Manhattan Transfer'in ardından U.S.A.'in birinci kitabı 42.Enlem'le, Dos Passos artık kişilerin ruhbilimsel çözümlemelerini bir bırakır ve bir topluluğun toplumbilimsel çözümlemesine geçer.

U.S.A'in ikinci kitabı olan 1919'da Birinci Dünya Savaşı yılları anlatılır, yazar yine birinci kitapta başvurduğu yöntemlerden yararlanır ve aynı kişileri sergiler. Ancak birinci kitabın önde gelen kişisi, sanayi çevrelerinin hırsını ve açgözlülüğünü simgeleyen J.Ward Moorehouse'ken, ikinci kitabın ağırlığı Joe Williams'ın üzerine yüklenir. Yaşam kurbanı, yazgısı karşısında direnemeyen, çalıştığı şileplerle bir kıtadan öbürüne sürüklenen "zavallı"dır Joe Williams. Ve savaşın yıkıntılarıyla acıları üzerinde, zafer kazanmış, daha doyumsuz, daha maddeci, bir öncekine oranla her türlü manevi değerden yoksun, dolayısıyla da körü körüne ölüme yazgılı bir kuşak yükselir. Yazar, didik didik ettiği bu toplumu yere serer. Ayakta kalan tek bir şey bırakmaz. Okur bir çölün ortasında, ne inancın, ne kardeşliğin, ne de aşkın yaşadığı bir dünyada buluverir kendini.

İlk önemli romanı Manhattan Transfer'in Transfer'in ardından U.S.A.'in U.S.A.'in birinci kitabı 42.Enlem'le, 42.Enlem'le, Dos Passos artık kişilerin ruhbilimsel çözümlemelerini bir yana bırakır ve bir topluluğun toplumbilimsel çözümlemesine geçer.

U.S.A'in geçer.

U.S.A'in ikinci kitabı olan 1919'da 1919'da Birinci Dünya Savaşı yılları anlatılır, yazar yine birinci kitapta başvurduğu yöntemlerden yararlanır ve aynı kişileri sergiler. Ancak birinci kitabın önde gelen kişisi, sanayi çevrelerinin hırsını ve açgözlülüğünü simgeleyen J.Ward Moorehouse'ken, Moorehouse'ken, ikinci kitabın ağırlığı Joe Williams'ın Williams'ın üzerine yüklenir. Yaşam kurbanı, yazgısı karşısında direnemeyen, çalıştığı şileplerle bir kıtadan öbürüne sürüklenen "zavallı"dır "zavallı"dır Joe Williams. Ve savaşın yıkıntılarıyla acıları üzerinde, zafer kazanmış, daha doyumsuz, daha maddeci, bir öncekine oranla her türlü manevi değerden yoksun, dolayısıyla da körü körüne ölüme yazgılı bir kuşak yükselir. Yazar, didik didik ettiği bu toplumu yere serer. Ayakta kalan tek bir şey bırakmaz. Okur bir çölün ortasında, ne inancın, ne kardeşliğin, ne de aşkın yaşadığı bir dünyada buluverir kendini.

İlk önemli romanı Manhattan Transfer'in ardından U.S.A.'in birinci kitabı 42.Enlem'le, Dos Passos artık kişilerin ruhbilimsel çözümlemelerini bir bırakır ve bir topluluğun toplumbilimsel çözümlemesine geçer.

U.S.A'in ikinci kitabı olan 1919'da Birinci Dünya Savaşı yılları anlatılır, yazar yine birinci kitapta başvurduğu yöntemlerden yararlanır ve aynı kişileri sergiler. Ancak birinci kitabın önde gelen kişisi, sanayi çevrelerinin hırsını ve açgözlülüğünü simgeleyen J.Ward Moorehouse'ken, ikinci kitabın ağırlığı Joe Williams'ın üzerine yüklenir. Yaşam kurbanı, yazgısı karşısında direnemeyen, çalıştığı şileplerle bir kıtadan öbürüne sürüklenen "zavallı"dır Joe Williams. Ve savaşın yıkıntılarıyla acıları üzerinde, zafer kazanmış, daha doyumsuz, daha maddeci, bir öncekine oranla her türlü manevi değerden yoksun, dolayısıyla da körü körüne ölüme yazgılı bir kuşak yükselir. Yazar, didik didik ettiği bu toplumu yere serer. Ayakta kalan tek bir şey bırakmaz. Okur bir çölün ortasında, ne inancın, ne kardeşliğin, ne de aşkın yaşadığı bir dünyada buluverir kendini.

İlk önemli romanı Manhattan Transfer'in ardından U.S.A.'in birinci kitabı 42.Enlem'le, Dos Passos artık kişilerin ruhbilimsel çözümlemelerini bir yana bırakır ve bir topluluğun toplumbilimsel çözümlemesine geçer.

U.S.A'in ikinci kitabı olan 1919'da Birinci Dünya Savaşı yılları anlatılır, yazar yine birinci kitapta başvurduğu yöntemlerden yararlanır ve aynı kişileri sergiler. Ancak birinci kitabın önde gelen kişisi, sanayi çevrelerinin hırsını ve açgözlülüğünü simgeleyen J.Ward Moorehouse'ken, ikinci kitabın ağırlığı Joe Williams'ın üzerine yüklenir. Yaşam kurbanı, yazgısı karşısında direnemeyen, çalıştığı şileplerle bir kıtadan öbürüne sürüklenen "zavallı"dır Joe Williams. Ve savaşın yıkıntılarıyla acıları üzerinde, zafer kazanmış, daha doyumsuz, daha maddeci, bir öncekine oranla her türlü manevi değerden yoksun, dolayısıyla da körü körüne ölüme yazgılı bir kuşak yükselir. Yazar, didik didik ettiği bu toplumu yere serer. Ayakta kalan tek bir şey bırakmaz. Okur bir çölün ortasında, ne inancın, ne kardeşliğin, ne de aşkın yaşadığı bir dünyada buluverir kendini.

David, ailesiyle fakir ama mutlu bir yaşam sürmektedir. Öğretmen olan babası oğlunu iyi kalpli, akıllı ve cesur biri olarak yetiştirmiştir. Ancak anne ve babasının genç yaşta ölümünün ardından delikanlı tek başına kalır. Babasının vasiyeti üzerine başka bir kentte yaşayan akrabalarının yanına gider.
David'in amcası hayattadır ve çok zengin bir adamdır. Delikanlı amcasıyla karşılaştıktan kısa süre sonra aslında bu büyük servetin kendisine ait olduğunu öğrenir. Ancak amcasının da ondan kurtulmak için planları vardır ve bir kaptana para vererek, çocuğu kaçırmasını sağlar. Kendini Amerika kıtasına doğru giden bir gemide bulan David'i bekleyen kader köle olarak satılmaktır. Ancak olaylar beklenmedik şekilde gelişir ve David kendini inanılmaz bir maceranın içinde bulur.

David, ailesiyle fakir ama mutlu bir yaşam sürmektedir. Öğretmen olan babası oğlunu iyi kalpli, akıllı ve cesur biri olarak yetiştirmiştir. Ancak anne ve babasının genç yaşta ölümünün ardından delikanlı tek başına kalır. Babasının vasiyeti üzerine başka bir kentte yaşayan akrabalarının yanına gider.
David'in amcası hayattadır ve çok zengin bir adamdır. Delikanlı amcasıyla karşılaştıktan kısa süre sonra aslında bu büyük servetin kendisine ait olduğunu öğrenir. Ancak amcasının da ondan kurtulmak için planları vardır ve bir kaptana para vererek, çocuğu kaçırmasını sağlar. Kendini Amerika kıtasına doğru giden bir gemide bulan David'i bekleyen kader köle olarak satılmaktır. Ancak olaylar beklenmedik şekilde gelişir ve David kendini inanılmaz bir maceranın içinde bulur.