Yılcan

Detayları:  Yılcan Kıbrıs, Kadın
1 takip ettiği ve 1 takip edeni var. 233 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Yılcan okumuş bitirmiş.
Kara Cadı (The Cousins O'Dwyer Trilogy - 1)

İlgisiz anne babası yüzünden Iona Sheehan, adanma ve kabul edilme özlemi duyarak büyür. Büyükannesinden her ikisini de nerede bulacağını öğrenir: yemyeşil ormanlar, göz kamaştıran göller ve efsanelerle dolu bir ülkede.
İrlanda.

Iona bir at çiftliğinde iş bulduğunda, işletmenin sahibi olan Boyle McGrath ile tanışır. Bir kovboy, bir korsan ve vahşi bir kabile savaşçısı gibi görünen Boyle, Iona'nın en büyük üç fantezisinin birleşimidir.

Iona burada kendisi için bir yuva kurabileceğini -ve bu Boyle'a sırılsıklam âşık olmak anlamına gelse de- hayatını dilediği gibi yaşayabileceğini fark eder.

Ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Iona'nın ailesine yüzyıllardır musallat olan ve mağlup edilmesi gereken kadim bir kötülük vardır. Umut ve sevgi için aile ve arkadaşlar hem birbirleriyle hem de birbirleri için savaşacaklardır…
(Tanıtım Bülteninden)

İlgisiz anne babası yüzünden Iona Sheehan, adanma ve kabul edilme özlemi duyarak büyür. Büyükannesinden her ikisini de nerede bulacağını öğrenir: yemyeşil ormanlar, göz kamaştıran göller ve efsanelerle dolu bir ülkede.
İrlanda.

Iona bir at çiftli... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 2 yıl, 4 ay
Yılcan okumuş bitirmiş.
Kara Düşen Ay Işığı

Umut nedir, neye benzer? En dipte olduğunuz anda hayata tutunmanızı sağlayacak bir ip midir yoksa en karanlık gecelerde bile kara aksini düşüren bir ay ışığı mı?

Eva ile senfoni orkestrasında kemancı olan eşi Michal’in öyküsü masallardaki gibi başlamıştır. Ancak 1942 yılında Prag şehrini işgal eden Naziler, Michal’i ünlü toplama kampı Auschwitz’e sürgün ettiklerinde masal bir anda dehşet verici bir kâbusa dönüşür. Eşine bir an önce kavuşmaktan başka bir şey düşünemeyen Eva, sonunda çareyi kocasının peşinden gönüllü olarak Auschwitz’e gitmekte bulur.

Öte yandan orada hiçbir şey hayal ettiği gibi olmayacaktır. Michal’den tek bir iz bile bulamaması bir yana, kampın insanlık dışı şartları altında yaşama tutunmak neredeyse imkânsızdır. Dondurucu soğukla ve umutsuzlukla savaşan bedeni ranzasında tir tir titrerken, ona yardım elini uzatan ranza arkadaşı Sofie olur.

Sofie de Auschwitz’e oğlunu bulabilmek umuduyla gelmiştir. Artık bu iki kadın, bu cehennemde umutlarına ve hayallerine birlikte tutunacak, düşmanla dost olmak anlamına gelse bile birbirlerini kollayacaktır. Fakat Eva’nın bir mucize eseri hamile kalmasıyla ikisinin de hayatları tehlikeye girer. Bundan böyle tek bir amaçları vardır: Kendilerini olmasa bile çocuklarını koruyabilmek ve onlar göçüp gitse bile hikâyelerini tüm dünyaya anlatmalarını sağlamak.

Gerçek hayatlardan uyarlanan hikâyesiyle Kara Düşen Ay Işığı, ölümle yaşam arasındaki o ince çizgi üzerinde dans edenlerin yürek burkan öyküsü.

Umut nedir, neye benzer? En dipte olduğunuz anda hayata tutunmanızı sağlayacak bir ip midir yoksa en karanlık gecelerde bile kara aksini düşüren bir ay ışığı mı?

Eva ile senfoni orkestrasında kemancı olan eşi Michal’in öyküsü masallardaki gibi baş... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 2 yıl, 4 ay
Yılcan okumuş bitirmiş.
Diriliş (Rizzoli & Isles, #11)

"Bir daha yaşayabilmek için iki kere ölen benim."

Her şey, usta bir avcı olan Leon Gott'un, evinin garajında ölü bulunmasıyla başlar. Dedektif Rizzoli ve Doktor Isles bu esrarengiz ölümün detaylarını araştırdıkça aralarında benzerlikler bulunan diğer vakalara ulaşırlar. Nihayetinde, yaptıkları araştırma onları altı yıl önce bir safari sırasında Afrika'da işlenen turist cinayetlerine kadar götürür.

Gözü pek ikilinin, katliamların ardındaki sır perdesini kaldırmak için o lanetli safariden kurtulabilen tek kişiye, Millie Jacobson'a ulaşmaları gerekir. Ancak genç kadın hâlâ tehlikede olduğunu düşünmektedir ve hayatta kalma mücadelesi vererek geçirdiği günleri hatırlamak istemiyordur. Bu yüzden Rizzoli ve Isles için, Millie'yi ikna etmek ve bu sıra dışı cinayetleri aydınlatmak düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.

"Tess Gerritsen'in sırlarla dolu cinayetleri konu alan romanına Afrika'nın yırtıcı hayvanları ve vahşi doğası şahitlik yapıyor. Nefes kesici bir Gerritsen romanı daha okumaya hazırlanın."
Amazon

"Dedektif Rizzoli ve Doktor Isles sıra dışı ve aklın sınırlarını zorlayan cinayet vakalarını aydınlatmak için yine iş başında." Washington Post

"Olay kurgusuyla okuyucularını her seferinde ters köşe yapmayı başarabilen Tess Gerritsen'den yine elinizden bırakamayacağınız, adrenalin dozu yüksek bir gerilim fırtınası daha."
Los Angeles Times

"Bir daha yaşayabilmek için iki kere ölen benim."

Her şey, usta bir avcı olan Leon Gott'un, evinin garajında ölü bulunmasıyla başlar. Dedektif Rizzoli ve Doktor Isles bu esrarengiz ölümün detaylarını araştırdıkça aralarında benzerli... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 2 yıl, 5 ay
Yılcan bir kitabın baskı bilgilerini düzenledi.
Açlık

“Açlıktan ölecek gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Büyük bir acıdır. İçini bomboş yapar. Düşünebildiğim tek şey bu. Kanım bile aç.”

Tamsen Donner bir cadı olmalıydı. Donner Grubu adıyla bilinen göçmen konvoyunun başına art arda gelen kötü olaylar ancak bu şekilde açıklanabilirdi. Tükenen erzaklar, insanlar arasında çıkan kavgalar ve küçük bir çocuğun gizemli ölümü göçmenleri deliliğin kıyısına kadar sürükledi. Birinin ‒ya da bir şeyin‒ kendilerini takip ettiği hissinden bir türlü kurtulamıyorlardı.

Sebebi, güzel Tamsen’ın peşinde dolanan bir lanet mi yoksa sadece grubun kötü şansı mı bilinmiyordu ama Batı’ya gitme hayaliyle evlerinden ayrılan Donner Grubu’ndaki doksan erkek, kadın ve çocuk, Amerikan tarihindeki en büyük felaketlerden biriyle yüzleşmek üzereydi.

Talihsiz grup, düştükleri yollarda güvenilmez dağları, sıcaktan kaynayan çölleri ve besi hayvanlarını donduran soğuk karları aşmak için uğraşırken kötülük etraflarında dolanıyor, içlerinde büyüyordu. Grup üyeleri tek tek kaybolmaya başladığında insanlar kendilerine tek bir soru sormaya başladı: “Ya dağlarda bizi bekleyen bir şey varsa? Huzur bozucu, hastalıklı ve de aç bir şey?”

Tarihteki en karanlık ve ürkütücü trajedilerden biri, Alma Katsu’nun doğaüstü unsurlar ve sarsıcı detaylarla zenginleştirdiği özgün ve dehşet verici bir başyapıta dönüşüyor.

“Açlıktan ölecek gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Büyük bir acıdır. İçini bomboş yapar. Düşünebildiğim tek şey bu. Kanım bile aç.”

Tamsen Donner bir cadı olmalıydı. Donner Grubu adıyla bilinen göçmen konvoyunun başına art arda gele... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 3 yıl
Yılcan bir kitabın açıklamasını düzenledi.
Açlık

“Açlıktan ölecek gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Büyük bir acıdır. İçini bomboş yapar. Düşünebildiğim tek şey bu. Kanım bile aç.”

Tamsen Donner bir cadı olmalıydı. Donner Grubu adıyla bilinen göçmen konvoyunun başına art arda gelen kötü olaylar ancak bu şekilde açıklanabilirdi. Tükenen erzaklar, insanlar arasında çıkan kavgalar ve küçük bir çocuğun gizemli ölümü göçmenleri deliliğin kıyısına kadar sürükledi. Birinin ‒ya da bir şeyin‒ kendilerini takip ettiği hissinden bir türlü kurtulamıyorlardı.

Sebebi, güzel Tamsen’ın peşinde dolanan bir lanet mi yoksa sadece grubun kötü şansı mı bilinmiyordu ama Batı’ya gitme hayaliyle evlerinden ayrılan Donner Grubu’ndaki doksan erkek, kadın ve çocuk, Amerikan tarihindeki en büyük felaketlerden biriyle yüzleşmek üzereydi.

Talihsiz grup, düştükleri yollarda güvenilmez dağları, sıcaktan kaynayan çölleri ve besi hayvanlarını donduran soğuk karları aşmak için uğraşırken kötülük etraflarında dolanıyor, içlerinde büyüyordu. Grup üyeleri tek tek kaybolmaya başladığında insanlar kendilerine tek bir soru sormaya başladı: “Ya dağlarda bizi bekleyen bir şey varsa? Huzur bozucu, hastalıklı ve de aç bir şey?”

Tarihteki en karanlık ve ürkütücü trajedilerden biri, Alma Katsu’nun doğaüstü unsurlar ve sarsıcı detaylarla zenginleştirdiği özgün ve dehşet verici bir başyapıta dönüşüyor.

“Açlıktan ölecek gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Büyük bir acıdır. İçini bomboş yapar. Düşünebildiğim tek şey bu. Kanım bile aç.”

Tamsen Donner bir cadı olmalıydı. Donner Grubu adıyla bilinen göçmen konvoyunun başına art arda gele... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 3 yıl
Yılcan bir kitabın yazarlarını düzenledi.
Açlık

“Açlıktan ölecek gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Büyük bir acıdır. İçini bomboş yapar. Düşünebildiğim tek şey bu. Kanım bile aç.”

Tamsen Donner bir cadı olmalıydı. Donner Grubu adıyla bilinen göçmen konvoyunun başına art arda gelen kötü olaylar ancak bu şekilde açıklanabilirdi. Tükenen erzaklar, insanlar arasında çıkan kavgalar ve küçük bir çocuğun gizemli ölümü göçmenleri deliliğin kıyısına kadar sürükledi. Birinin ‒ya da bir şeyin‒ kendilerini takip ettiği hissinden bir türlü kurtulamıyorlardı.

Sebebi, güzel Tamsen’ın peşinde dolanan bir lanet mi yoksa sadece grubun kötü şansı mı bilinmiyordu ama Batı’ya gitme hayaliyle evlerinden ayrılan Donner Grubu’ndaki doksan erkek, kadın ve çocuk, Amerikan tarihindeki en büyük felaketlerden biriyle yüzleşmek üzereydi.

Talihsiz grup, düştükleri yollarda güvenilmez dağları, sıcaktan kaynayan çölleri ve besi hayvanlarını donduran soğuk karları aşmak için uğraşırken kötülük etraflarında dolanıyor, içlerinde büyüyordu. Grup üyeleri tek tek kaybolmaya başladığında insanlar kendilerine tek bir soru sormaya başladı: “Ya dağlarda bizi bekleyen bir şey varsa? Huzur bozucu, hastalıklı ve de aç bir şey?”

Tarihteki en karanlık ve ürkütücü trajedilerden biri, Alma Katsu’nun doğaüstü unsurlar ve sarsıcı detaylarla zenginleştirdiği özgün ve dehşet verici bir başyapıta dönüşüyor.

“Açlıktan ölecek gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Büyük bir acıdır. İçini bomboş yapar. Düşünebildiğim tek şey bu. Kanım bile aç.”

Tamsen Donner bir cadı olmalıydı. Donner Grubu adıyla bilinen göçmen konvoyunun başına art arda gele... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 3 yıl
Daha Fazla Göster

Yılcan şu an ne okuyor?

Müsait Bir Yerde Gidecek Var

%0

Kendime Gelmeye Gittim

%0

Salıncak

%0

Aşk ve Acı (Çift Taraflı Kitap)

%0

Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak

%0

Ölüyordum Geçerken Uğradım

%0

Kök

%0

Yeşilin Kızı Anne - 1

%0

Aforizmalar

%0

Madalyonun İçi

%0

Rüzgarlar Hep Gençtir

%0

Safir Mavi (Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer, #2)

%0

Gün Işığı Kızın Hayaleti

%0

Piraye'ye Mektuplar

%0

Anna Karenina

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.