Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1984)

En Son Değerlendirmeler

10 puan

Öyle bir gelecek hayal edin ki,

Tek parti olsun ve bu partinin başında da "Büyük Birader" adında, her tarafta yer alan posterleri dışında cismine rastlanılmamış, esasında yaşadığı bile şüpheli olan bir lider olsun,

İnsanların evlerinde hiç kapanmayan ve sürekli partinin öğretilerini, tasvip ettiği yaşam biçimini dayatan yayınların yer aldığı ve yaşamınızı 24 saat gözetleyebilme imkanına sahip olan tele ekranlar olsun,

Bir erkekle bir kadının birbirinden hoşlanma ihtimali bile büyük bir tehdit oluştursun ve iğrenç bir şey gibi kınansın,

Yaşamınız kaçınılmaz olarak diken üstünde hissetmenize yol açacak şekilde mercek altında olsun,

Hal ve hareketlerinizin standart ölçülere uymamasının aleyhinize delil olarak kullanılmasının yanı sıra olmadık bir anda gözünüzün seğirmesi, hoşnutsuz bir ifadenin yüzünüze yerleşmesi, sebepsiz yere yanaklarınızın kızarması gibi şeyler bile şüpheleri üzerinize çeksin ve artık beyninizin, düşüncelerinizin de parti tarafından izlendiği, denetlendiği ve olmaması gereken düşüncelerin aklınızdan geçmesi halinde bile mutlaka cezalandırılacağınız hissi sürekli içinizde olsun,

Cezalandırma da günümüzde bildiğimiz anlamda hapis cezası, para cezası, uyarı, kınama gibi şeyler değil; buharlaştırma olsun yani ölmekle kalmayın bir zamanlar yaşamış olduğunuza dair hiç bir kanıt da kalmasın sizden geriye, ne bir fotoğraf, ne bir yazı...

Partiyi her zaman doğru ve haklı göstermek adına gazeteler, kitaplar sürekli olarak güncellensin (!) kısacası tarih sil baştan yeniden yazılsın,

Yenisöylem adı altında yeni bir dil yaratılmaya çalışılsın, bir çok sözcük sözlükten atılarak dilin gücü zayıflatılsın ki insanlar çok düşünmesin, duygularını zengin bir dil aracılığıyla detaylı bir şekilde ifade edip de düşünce suçu işlemesinler...

Lütfen ama lütfen ertelemeyin bu kitabı!

http://kitapsevinci.blogspot.com.tr/2015/12/1984-george-orwell.html

10 puan

Değişmez bazı şeyler vardır!
*
Savaşmanın amacı her zaman, verilecek başka bir savaşta daha iyi bir konumda olmaktan başka bir şey değildir!!
*
Kitabı yorumlamaya yetmiyor cümlelerim. Okurken her cümlesinde durup durup düşündüğüm toplumsal gerçekliği bu denli iyi bir şekilde yansıtabilen cümlelere hayran kaldım!


9 puan

George Orwell'ın acayip bir kafa yapısı varmış, onu anladım kitabı okuduktan sonra. İlk fırsatta da Hayvan Çiftliği'ni okumak istiyorum. 9/10

10 puan

Matrix'i izledim ilk çıktığında sinemada. Bir yıl sonra bu romanı bir arkadaşım hediye etti okudum. Hmm, demek ki buymuş dedim. 1984 size neler olabileceğini söyleyen bir kitap. Eğer birey olmayı beceremezseniz, bireyciliği engelleyen her türlü sistemi bir şekilde desteklerseniz başınıza gelecekleri çok abartmadan söylemiş. Distopya olarak görünebilir ama hissettikleriniz çok farklı olmayacaktır.

9 puan

1984, 1948 yılında yazılmış bir kitaptır ki adı da buradan gelir. Bilinen en meşhur distopyalardan biridir. Pek çok kişi kendine göre yorumlamıştır bu kitabı. Kimileri diktatörlüğün, içinde bulunduğumuz mevcut düzenlerin bir eleştirisi olarak yorumlarken, kimileri de (ben bu gruba dahilim) sağlam bir komünizm eleştirisi olduğunu iddia ederler.
Anti-komünist bir yazardır Orwell. Hayvan Çiftliği ile muhteşem bir dönem eleştirisi (Stalin) yapmıştır. O kitaptan 2-3 yıl sonra da bu kitabı yazmıştır. Dolayısıyla sosyalist çevrelerce pek de sevilmez kendisi. Bu iddiamın ne kadar doğru olduğunu internet üzerinden yapacağınız ufak bir araştırmayla görebilirsiniz. Komünizmi savunan pek çok kişiye göre kalitesiz(!) bir yazardır Orwell. At gözlüğüyle yapılan böyle bir yorumu benim kabul etmem mümkün değil elbette. 1948 yılından bakıp da 2000' leri görmek üstelik bu kadar net görmek bile başlı başına bir takdir unsuruyken bir de bunun üzerine müthiş göndermelerle dolu bir roman yazmak, söz konusu yorumların ne kadar yanlı ve objektiflikten uzak olduğunu kanıtlamaya yeter sanırım.
Özetle Orwell kitap boyunca bir toplumun nasıl yönetildiğini ve dahası nasıl bunun farkında olmayacak bir hale getirildiğini anlatıyor. Yani tam olarak günümüzü anlatıyor. Bireyler tamamen toplumun ve düzenin devamı için varlar kitapta. Aslında günümüzde de öyleler bir bakıma. Dolayısıyla kitabı salt bir komünizm eleştirisi olarak görmek de kitaba büyük bir haksızlık olur. Yönetim şekli ne olursa olsun bireyin asli görevi, mevcut düzenin devamını sağlamaktır ve birey bu görevin kendisine yüklendiğinin farkında bile değildir günümüzde.
Hayvan Çiftliği' ni de göz önüne aldığımızda elbette ki Orwell' ın çıkış noktası komünizm ancak komünizmden yola çıkıp müthiş bir sistem eleştirisi yapıyor Orwell. Hangi sistemi mi eleştiriyor? Bireyler tarafından var edilmiş olan devletin, bireylere bunu unutturmak üzerine kurduğu her sistemi.

Dipnot: Orwell' ın Troçkizm görüşünü desteklediği bilinir. Bu görüşe göre sosyalizm tek bir ülkede değil tüm dünyada bir anda egemen olmalıdır. Dolayısıyla Orwell' ın komünizme değil de sadece Stalin dönemine, onun komünizm anlayışına karşı olduğu söylenebilir rahatlıkla. Yine de benim kitaptan anladığım yukarıda yazanlardır.

10 puan


“Herkes eşittir; ama bazıları daha eşittir” diye bir söze imza atmış yazarımız, 1914-1945 "30 yıl Savaşı”nın entelektüel kurbanlarındandır. "1984" romanını bir yandan veremle savaşırken yazmış. Kurgu ve geleceği görme yönünden sanırım Orwell başka bir adammış diyebilirm. Kitabı okurken bir taraftan içiniz kararıyor diğer taraftan buna ne kadar yakın olabileceğinizi düşünerek korkuyorsunuz. 1940’larda yazılmasına rağmen günümüzü çok güzel anlatmış. Bir iktidar düşünün, emirleri sorgulanamayan, rakipsiz, baskıcı, muhalefetsiz.. bir halk düşünün, sadece verici değil aynı zamanda alıcı olan tele-ekrandan sürekli izlenen, sahte düşmanlar yaratılarak zihni ele geçirilen, yaptıkları takip edilen ve komutlarla yönetilen, onlar gibi düşünmeye zorlanan öyle ki “iki kere iki dört diyebilmek özgürlük” tutarsız itaatlere uydurulan… İnsanların tüm değerlerinin yok edilip 'parti'nin her şeyden önde olması, 'birey' olmanın yasak olması. Büyük Biraderi kabul etmeyen sistem karşıtlarına karşıtlarının “düşünce suçu” işlediğini düşünüp 101 numaralı işkence odasında kişilerin en büyük korkularıyla yüzleştiği herkese ayrı değişik işkence çeşitleri vardır. Kahramanımız Winston’da yüzü aç fareler tarafından parçalanmak üzere bir düzeneğe yerleştirilmişti neyse ki doğru kelimeleri söyledi.. Onun düşün suçu Aşk! Gerçek aşk belki de en güzel bu kitapta anlatılmıştır. Hayata öylesine bakan güçlü ve vurdumduymaz bir kadın ve onun için düşün suçunu işlemeyi türlü işkenceleri göze almış bir adam.. Ve onlar o yasak ve tehlikenin içinde, her şeye rağmen, korkusuz özgür bir çift gibi davranabiliyorlardı. Eğer birey olmayı beceremezseniz, bireyciliği engelleyen sistemin bir şekilde parçası olursunuz!

Kitaptan altını çizdiklerim :

- Geçmişi belirleyip denetim altında tutan, geleceği de belirler.

- İnsanın en amansız düşmanı kendi sinir sistemidir.

- Bazen acı öyle boyutlara ulaşır ki, iki kere iki beş bile edebilir.

- Bilinçleninceye kadar baş kaldırmayanlar, bilinçlenince de başkaldıramazlar.

- "Her azalma bir kazanç sayılıyordu, çünkü seçim alanı daraldıkça, düşünme istemi de o hızla azalmaktaydı."

- Hiçbir fikir, hiçbir duygu yalnız değildir. Fakat sevgi satılıktır. En tiksindiğimiz şeylerle korkutulunca hepimiz, "Beni rahat bırakın! Julia'ya yapın!" diyebilecek kadar benciliz.

- İnsanın kafasının, kalbinin içine giremezler ki!

- İnsan, insan olarak kaldığı sürece ölüm dirim aynı şeylerdir.

Kitaptan aklıma kazınan terimler :

Distopya, Büyük Birader, Düşün suçu, Proller 101 numaralı oda,

1...3 | 4 | 5 | 6 | 7 ileri