Yeraltı Edebiyatı

Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.


Tür: Yazarlar | Açılış, 07 Temmuz 2013
<< tüm tartışmalar

Tanrı ?

Tartışma Cevapları
« geri ileri »

1 ile 1 arası cevap gösteriliyor, toplam 1 cevap.
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Hayal mahsulu ve işe yaramaz varlık, adın bile yeryüzünde hiçbir politik savaşın döktüremeyeceği kadar kan akıttı. İnsanlar çılgınca umutları ve gülünç korkularıyla ne yazık ki seni hiçlikten çıkartmaya cüret ettiler; keşke geri girsen o hiçliğe! Sen insan soyuna eziyet etmek için çıktın ortaya yalnızca. Senden söz etmeyi aklından geçirmiş ilk sersem boğazlansaydı, yeryüzünde ne çok cinayet engellenirdi! Varsan göster kendini! Benim gibi zavallı bir yaratık sana hakaret etmeye cüret etti, sana meydan okudu, seni hiçe saydı diye, senin mucizelerini inkâra kalkıştı ve varlığını alaya aldı diye acı çekmeye kalkma sakın, sözde mucizelerin beş para etmez uydurukçusu! Var olduğunu bize kanıtlamak için bir mucize göster! Göster kendini;ama iyi kalpli Musa’ya göründüğün söylendiği gibi, alev alev yanan çalılık halinde değil; senin oğlun olduğunu söyleyen beş para etmez cüzzamlıya göründüğün dağın tepesinden de değil, insanları aydınlatsın diye yararlandığın yıldızın yakınından görün, madem ki onlar senin elinin bu yıldıza rehberlik ettiğine inanmak istiyorlar, o halde bu evrensel, belirleyici eylem sana her gün gerçekleştirdiğin söylenen bütün o kült büyüleyiciliklerden daha fazlaya mal olmaz.

Şanın, şöhretin buna bağlı; ya bunu yapmaya cüret et ya da bütün zeki insanların senin iktidarını reddetmesine ve senin sözde etkilerinden, senin tatsız tutsuz varlığını bize vaaz ederek domuz yavruları gibi yağlananların ve sunaklarda öldürülen kurbanlarla beslenen o pagan rahipler gibi, Holocaust’ları çoğaltmak için kendi idollerini yüceltenlerin senin hakkında yaydıkları, tek kelimeyle masallardan kurtulmasına artık şaşma! İşte siz, Fenelon’un övdüğü sahte tanrının rahipleri; sizler; o dönemde, isyan eden yurttaşları karanlık bir köşeden tahrik etmekten hoşnuttunuz: kilise kan görmekten dehşete kapıldığını söylese de, sizler, kendi yurttaşlarınızın kanını döken çılgınların başında, darbelerinizi daha az tehlikeyle yöneltebilmek için ağaç tepelerine çıkıyordunuz. Barış tanrısı Isa’nın doktrinini ancak böyle vaaz etmeyi biliyordunuz siz. Ama ona hizmet etmeniz için sizi altınla kapladıklarından bu yana, onun davası için ömrünüzü riske atmıyor olmaktan gayet memnun bir halde, şimdi onun kuruntularını alçaklık ve safsatalarla savunuyorsunuz. Ah, o da sizinle birlikte sonsuza kadar yok olsun ve bir daha asla Tanrı ya da din sözü işitil-mesin! Ve nihayet huzura kavuşacak insanlar; kendi mutluluklarıyla uğraşmak zorunda kalmadıklarında, bu mutluluğu oluşturan ahlâkın destek olarak masallara ihtiyacı olmadığını hissedeceklerdir; aklın en hafif sınavıyla bile tuzla buz olan gülünç ve nafile bir Tanrı’nın sunaklarında erdemleri üst üste koyup kurban etmek, bütün bu erdemleri kirletmek ve lekelemek olur:

Defol git, tiksindirici kâbus! Doğduğun karanlıklara geri dön; bir daha gelip de insanların belleğini kirletme; senin lanetli adın artık küfürle anılmasın, gelecekte seni yeryüzüne yeniden yerleştirmek isteyen kalleş düzenbaz sonsuza dek azap çeksin! Özellikle yüz bin lira gelirli besili rahiplerin yüreklerinin keyiften oynamasına ya da sevinç çığlıkları atmalarına yol açma! Bu mucize benim sana önerdiğime denk değil ve eğer bize bir mucize sunmak istiyorsan, en azından senin şanına layık olsun. Seni arzulayanlardan niçin gizleniyorsun ki? Onları ürkütmekten mi çekiniyorsun, yoksa intikamlarından mı korkuyorsun? Ah canavar, nasıl da layıksın bu intikama! Senin yaptığın gibi, mutsuzluklar uçurumuna onları yuvarlamak için mi yaratmanın bunca zahmeti? Kudretini acımasızlıkla ve insanları ezen elinle mi göstermek zorundasın? Elin onların lanetini hak etmiyor mu, iğrenç hayalet? Saklanmakta gayet haklısın! Gudubet suratın insanlara hiç görünmemiş olsa da sana lanetler yağıyor; bahtsızlar, yaratılan esere isyan edenler, yakında işçiyi de un ufak edecekler!

Yanlışın ve fanatizmin kör ettiği zayıf ve saçma faniler, tepesi tıraşlı rahiplerin batıl inancının sizi gömdüğü tehlikeli yanılsamalardan vazgeçin! Onların size bir Tanrı sunmalarındaki müthiş çıkarı, bu tür yalanların sizin mallarınız ve ruhlarınız üzerinde onlara sağladığı itibarı düşünün! Göreceksiniz ki bu tür hergeleler ancak bir hayalin habercisi olabilirler ve karşılığında, bu kadar alçaltıcı bir hortlağın ardından ancak eşkıyalar gelebilir. Yüreğinizde bir ibadet ihtiyacı duyuyorsanız. tutkularınızın somut nesnelerine yönelin: gerçek bir şey sizi en azından bu doğal saygı içinde tatmin edecektir. Ama tanrıya yönelik iki, üç saatlik sofuluğun ardından ne hissediyorsunuz? Sizin duyularınıza hiçbir şey sağlamayan soğuk bir hiçlik, tiksinti verici bir boşluk. Düşlere ve gölgelere tapınış olsaydınız da duyularınız aynı durumda olurdu!… Gerçekten de, maddi duyularımız, kendilerini oluşturan özlerden başka bir şeye nasıl bağlanabilir ki? Sizin Tanrı tapıcılarınızın hepsi de, asla gerçek olmayan, ayakları havada maneviyatlarıyla, değirmenleri dev sanan Don Kişot’lara benzemiyor mu?

İğrenç gudubet, artık seni kendinle baş başa bırakmalıyım, tek başına bile esinlemeye yettiğin küçümsemeye seni teslim etmeliyim ve Fenelon’un hayallerinde yeniden seninle mücadele etmeye son vermeliyim. Ama görevimi tamamlamaya söz verdim; sözümü tutacağım, eğer çabalarım seni sersem müritlerinin kalbinden söküp almayı ve senin yalanlarının yerine biraz akıl koymayı, senin sunaklarını sarsarak onları sonsuza dek hiçliğin uçurumlarına gömmeyi başarırsa ne mutlu bana.

Marquis de Sade-Tanrıya Karşı Söylev

10 yıl, 8 ay     
« geri ileri »
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar