Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)


Tür: Genel | Açılış, 27 Mayıs 2012
<< tüm tartışmalar

Sözün Doğrusu-2

Tartışma Cevapları
« geri ileri »

1 ile 1 arası cevap gösteriliyor, toplam 1 cevap.
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

’’Bana göre, dilimizin, ırkımızın en büyük düşmanlarından biri olan Stalin sağ olsaydı da bizim Milli Eğitim Bakanlığımızın başına geçip otursaydı, işte ancak böyle kararlar alırdı.’’

’’-Bizim bayrağımızı Kabil’de dalgalandıran kadınefendi sen misin?
-Benim baba! Dedim. Adam gülümsedi. Dedi ki:
-Ben çobanım ve Afganistan’da yaşayan bir Özbek’im. Geldim ki seni kaval çalarak uyandırayım ve sana koyunlarımdan sağıp getirdiğim sütten ikram edeyim.
Türk’ün bayrağı Anadolu’da dalgalandığı müddetçe, biz burada bitmeyeceğiz ve yitmeyeceğiz.’’

’’Garib-name isimli eserinde Türkçe’nin gücünü ispat eder. Türkçe’nin Arapça’dan ve Farsça’dan geri kalmadığını gösterir. ‘’

’’Mesela Atatürk, gençliğe hitabesinde o muhteşem Türkçesiyle diyor ki : ‘’Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!’’
Ne güzel, ne köklü, ne mükemmel bir Türkçe. Atatürk’ün bu Türkçe’sine hayran olmamak mümkün değil.’’

’’Atatürk 1938 yılında öldü. Bugün gençlik okuyup anlayamıyor. Otuz yıl önceki nesil de anlayamıyordu.’’

’’Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız’’

’’Atilla ilhan diyor ki : ‘’Öyle nesiller yetiştirmeliyiz ki, Atatürk’ün büyük ‘Nutuk’ isimli eserini, lügata bakmadan okuyup anlayabilecek bir dil zenginliğine sahip olsunlar.’’

’’Önce önemle belirtmeliyim ki, Atatürk’ün değil Yunan topluluğu önünde, hiçbir millet karşısında kıl kadar bir aşağılık duygusu yoktur. Onun, milletimize olan büyük hayranlığını, milletimizi bütün milletlerden üstün görme özelliğini anlatmak kelimelerimizin gücü dışında.’’

’’Her Türk aydını kendi dilini bilmekle, öğrenmekle, araştırmakla vazifelidir.’’

‘’Türkçe Türkülerimizde yaşıyor! Hüznümüz, sevincimiz, sevdamız, ümidimiz türkülerde saklı.’’

‘’Bin yıldan beri, mendilimize, çorabımıza, kilimimize, halımıza gül işliyor, bir gül bahçesi haline getirdiğimiz gül nakışlı yorganlar altında uyuyor ve uyanıyoruz. Gül’ün Türklüğü könkül’ün, köngil’in, könül’ün, gönül’ün Türklüğü değil mi?’’

‘’Sakarya’ya yeniden ‘’Sangaryos’’ diyenler var. Geçenlerde bir lokantada gördüm. Adı, ‘’İkonyum Lokantası’’ Bu tipik bir köksüzlük örneğidir.’’

‘’Milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de tarihi vardır. Bir milletin ataları asırlarca o kelimelerle duymuş, onlarla düşünmüş, birbirlerini ve evlatlarını o kelimelerle sevmiş ve bu kelimeleri tamamıyla milli bir sanatla işleyip Türk yapmışsa, evlatlar, artık o kelimelere düşman kesilemezler.’’

‘’Bu, dehşet verici bir köksüzlük! Lütfen düşünür müsünüz? Biz Mustafa Kemal Paşa başkanlığındaki Milli mücadele’den zaferle çıkmasaydık, yani Türkiye’de, Mondros Antlaşması’nın veya Sevr zulmünün baskısı altında esaret altında yaşasaydık İngilizlerin veya Fransızların Türkiye’de çıkaracakları dergi isimleri nasıl olurdu? Ben şahsen Türk’ün ve İslam’ın ruh kökünü kurutmak isteyen devletlerin, bizimkilerden daha dikkatli, daha insaflı davranacaklarına ihtimal vermiyorum.’’

‘’Türkiye bir sömürge toprağı değildir. Bu toprakları bize vatan yapan milyonlarca şehidimizin kanını 3-5 kuruşluk bir menfaat karşılığında satanlar, kendi gafletleri ve cehaletleri yüzünden milletimizi ve devletimizi büyük buhranlarla karşı karşıya koyacaklarını unutmamalıdırlar.’’

‘’Sayın İzleyiciler’’ hitabını duydukça ‘’Hadi oradan münasebetsiz adam!’’ diyorum. Sen tazılara mı hitap ediyorsun, insanlara mı? İzleyici senin babandır.’’

‘’Biz, dünya çapında kahramanlar yetiştiren bir milletiz. Kahraman, siz de kabul edersiniz ki sadece savaş meydanlarında boy gösteren, yurt uğruna can veren, kan döken bir kimse değildir. Milletimizin kültür değerlerini yapan, yayan, yaşatan herkes kendi çapında bir kahramandır. Bizim hem meydanlarımızın yani tarihimizin kahramanları vardır hem de dilimizin, dinimizin, edebiyatımızın, sanatımızın, ilmimizin kahramanları vardır.’’

‘’Türkiye 200 nüfuslu büyük bir milletin, Anadolu toprakları üzerindeki bir parçasıdır. Kimse Azerbaycan’ı 7 milyonluk bir ülke sanmasın. Azerbaycan 200 milyon nüfuslu büyük Türk milletinin bir parçasıdır. Kimse Türkmenistan’ı 4.5 milyon nüfuslu bir ülke sanmasın. Tükmenistan da, Özbekistan da, Kırım da, Kazan da, Ahıska Türkleri de, Kerkük Türkmenleri de, iran Azerbaycanı da, Gagavuzlar da, Saha Türkleri de, Tuva da, Kıbrıs da, Uygurlar da, Başkurtlar da hep o 200 milyon nüfuslu büyük Türk Dünyası’nın bölünmüş parçalarıdır.
Ben bu büyük Türk Dünyası’nı kucaklayan en son şiirime ‘’Turan’’ ismini koydum.’’
‘’

TURAN


-Sadık Kemal Tural kardeşimize-

Ben Altay dağlarından koparak geldim
Yüreğimde Türkistan'dan binbir nakış var
Çok şükür aslım da neslim de belli
Türküm müslümanım o dağlar kadar.

Dokuz tuğ taşıdım ben, dokuz davula vurdum
Dokuz evliya gücüyle yürüdüm geldim
Büyüdü benimle mübârek yurdum
Ebed-müddet bu devleti ben kurdum.

Nevruz toylarımızda ateşler tutuşturdum
Orhun'dan, Seyhun'dan, Ceyhun'dan geçtim
Yol gösterdi kükreyerek bana Bozkurt'um
Atımla hep yan yana gözelerden su içtim
Baykal'da da çimdim ben, Hazar Denizi'nde de
Toprağıma bağdaş kurup oturdum.

Ben ki Alper Tunga'ya gönül verenlerdenim
Yurt uğruna dolu dizgin göğüs gerenlerdenim
Sonra durgun sulara Bismillâhlarla
Kilim seccadesini serenlerdenim
Yani hem Alplerdenim, hem Alperenlerdenim.

Ben Türkmen'im, Özbek'im, Kazak'ım, Kırgız'ım ben
Azerbaycan Türkleriyle aynı kandanım
Kıpçakları, Uygurları aşkla duyanlardanım
Ben ki Tatarlardan, Gagavuzlardan
Çuvaşlardan, Bozkurtlardan, Oğuzlardanım.

Kalem de tuttum çok şükür, kılıç da, gül de
Güvercin bakışlı sıcak türküler de söyledim
Anlayan anladı kim olduğumu
Aman dileyeni sevdim, öfkemi yendim
Övdü büyük peygamber İstanbul Başbuğumu
Kur'an'la da müjdelendim.

Sevsem gözbebeğim olur ne varsa
Öfkelensem öfkem dağları ezer
Dilim bazan sularım çağlamasına
Bazan da bülbüllerin şakımasına benzer.

İşte bilge Tonyukuk, Kültikin, Bilge Kağan
Hepsi birbirinden daha mübârek
Süzme asaletimin nurdan kefili
İşte Dede Korkut, kaftanı ipek
Soyumun-sopumun bin yıllık dili.

Ve Yusuf Has Hacib, Mahdum Kulu, Fuzuli
Hepsi de peygamber soyunca asil
Sonra Kaşgarlı Mahmut; gönlüme düşen cemre
Ali Şir Nevaî, Gaspıralı İsmail
Şiiri bir bakraç süt gibi Yunus Emre.

Cengiz Aytmatov ki, Cengiz Dağcı ki
Ayın ondördünden sağılan huzur
Sabir Rüstemhanlı... ruh kadar eski
Ve daha binlerce nur üstüne nur.

Servetim Buhari'nin, Yusuf Hamedanî'nin
Ahmet Yesevî'nin nur servetinden
Güzelliğim, merhametim, şefkatim
Hep Şah-ı Nakşibent hazretlerinden.

Hunlardan, Göktürklerden alıp getirdim
İpek ipliğimi altın tığımı
Mintanıma minyatürler işledim durdum
Selçuklu çinisine gönül mührümü vurdum.
Osmanlı ebrusuyla süsledim yastığımı
Mustafa Kemâllerle yeni baştan doğruldum
Kim demiş 75 yaşıma bastığımı.''

‘’Tarih şuuru bir milletin hafızasıdır.’’

‘’Atatürk’ün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültür ise, kültürümüzün kökü Azerbaycan’da ve Türkistan’dadır.’’

‘’Nevruz Bayramımızın yaşıysa 5000 yıldan aşağı değil. Eski Çin kaynaklar, Hunların ve Göktürklerin, ateşi mukaddes bildiklerini ve her yıl 21 Mart’ta Nevruz şenlikleriyle kırlara, yaylalara çıktıklarını yazıyor.
(…)
1917 Sosyalist İhtilali’nden sonra Moskova, kendi hakimiyeti altında tuttuğu Türk topluluklarını tarihlerinde, geleneklerinden, göreneklerinden koparmak için Nevruz Şenliklerini yasakladı.’’

‘’Yıllardan beri devam eden o terör hareketleriyle birlikte Türkçe’de katlediliyor.’’

‘’Kazım Mirşan Beyefendi, Batılıların 220 yıldan beri okuyamadıkları Etrüsk yazıtlarını okudu. Etrüsklerin Türk soyundan geldiklerini ispatladı. Ayrıca hem Türkistan’daki hem de bazı Avrupa ülkelerindeki yazıtları çözerek okudu. Onun okunduğu yazıtlar arasında ‘’Talas Yazıtları, Ulu Kam Yazıtları, Baykal-Lena Yazıtları, Kuytak Yazıtları da’’ var.’’

‘’Çinliler keçe yapmasını bilmiyorlardı. Kağıt yapmasını Türkler’den öğrendiler.’’

‘’Atatürk sanki:
Türk,
Öğün,Çalış,Güven!’’ dememiş de;
‘’Türk! Yerin! Dövün! Sövün!’’ diye kulağımıza yapışmış Avrupa karşısında el-pençe divan duruyoruz.’’

‘’Kişinin düşünme ufkunun boyutları, anlamını doğru bildiği kelimelerin sayısı ile orantılıdır.’’

‘’Çünkü Orta Asya, bir coğrafya kavramıdır: Türkistan ifadesi ise, Türk’e aidiyetlik manası taşır.’’

‘’Yeni Nazım Hikmetler ise bin yıllık kelimelerimize savaş açarak bizi hem Cumhuriyet Edebiyatı’ndan koparmak hem de kültürümüzün İslami değerlerini silmek istiyorlar.
(…)
Sokak külhanbeylerini bile utandıracak bayağılıklarla bana sövüp saymadılar mı?
Nazım Hikmet’in çırakları, ustalarını çoktan gerilerde bıraktılar.’’

‘’Türk kaşığıyla İngiliz zehri içmenin ne faydası var?’’

8 yıl, 8 ay     
« geri ileri »
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar