Struma

10 puan

Ne demeli, ne yorum yapmalı ki? Yaşanan o kadar acı, kaybedilen o kadar can… Yazık…
Okudukça, “Ne çok nefret barındırabiliyor insanoğlu içinde böyle,” dedim. Kendi çıkarları doğrultusunda her şeyi yapabileceğini, yapabileceğimizi okumak gerçekten de sarsıcı. İnsanları sınıflandırmak, bize doğru gelmeyen sınıfı dışlamak, acılarından mutlu olmak, hatta öldürmek ve ölümlerinden memnuniyet duymak… İnsanlığımızı sorgulatıyor.
Kitabın geçtiği zaman, İkinci Dünya Savaşı ve en acımasız diktatörlerden Hitler’in Dünya’da başlattığı kaos dönemi. Ölümden kaçıp, gelecek umuduyla başka bir ülkede yurt edinmek için, başka milletlerden medet uman milyona yakın insan. Genç, yaşlı, çocuk… Biraz diplomasi, biraz nefret, biraz ırkçılıkla sonları ölüm masum insanlar…
Bu kitabı okuduktan sonra Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’ndaki etkisi konusunda hiçbir fikrim yokmuş dedim. Daha fazlasını öğrenme isteğim ve yine bu konudan bahseden Zülfü Livaneli’nin eserini okuyarak başlama arzum arttı.
Sadece kitabı okurken, bu kadar genel değil de daha öznel yazılmış olsaydı bu kitabın daha da vurucu olabileceğini düşündüm ama buna rağmen bu hali de oldukça etkileyici.
Ben politikadan, diplomasiden, birinin taraf olup olmamasından anlamıyorum. Ben bu kitabı duygularımla okudum. O 800 kişinin neler yaşadığını, neler hissettiğini düşünerek okudum. Okuyacak olanlara tavsiyem de budur. Benim gibi duygularıyla okumaları.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »