http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/06/selvi-atc-pinokyonun-ruyas-kayp-sehir-2.html
Kimliksiz kitabından tanıdığımız Doktor Ömer'in dünyasına hoş geldiniz :D hem de ne dünya... adam resmen king yani o kadar :D
Bir de... kitabın adı neden pinokyolu derseniz... bence o küçük bir sır ve kitabın içerisinde gizli ;)
Çok sevilen, başarılı bir yazar olan Selvi Atıcı'nın Kayıp Şehir Serisi'nin ikinci kitabı Pinokyo'nun Rüyası ilk kitaptan tanıdığımız Doktor Ömer'in hayatını anlatıyor. Daha doğrusu aşkı bulma yolculuğunu...
Akıcı, merak uyandıcı ve ekşınlı bir kalemi olan Selvi Atıcı bu kitabında da oldukça güzel bir kurguyu kaleme almış ve her şey o kadar dozunda o kadar iyi ki kitabı okumak ayrı bir zevk bitirdiğinizde elinize alıp tekrar ara sayfalara bakmak ayrı bir zevk...
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, Gazel annesini hayatta tutmak amacıyla ile girdiği illegal işlerin sonucunda annesini kaybetmiş sadece bu kayıpla kalmamış o adamlarla başı derde girmişti. Şimdi önünde iki seçenek vardı ya o adamların kendisini öldürmesine izin verecekti ya da hayatının sonuna kendi karar verip intihar edecekti. İkinci seçimi yapan Gazel, o an işten çıkıp evine gitmek için trafikten kaçarken ara sokağa giren Ömer'in arabasının üstüne düşmesi ya Gazel için ikinci bir şans olacaktı ya da Ömer için aşkın kapılarını açacaktı. Ömer doktor olmanın getirisi ile Gazel'i hayatta tutma çabasına girerken genç kızın kimsesiz ve gidecek yeri olmamasının bilinciyle ona yardım etmeye karar verir.
Her iki gencin de hesaba katmadıkları şey ise, kaderlerinin birbirlerine bağlanmış olması ve kalplerinin çoktan birbirlerini seçmiş olmaları...
Ömer'in hızlı bir çapkın olması kadınlarda gecelik zevkler araması Gazel'i oldukça yıprattığı bir gerçek hele ki -bunu söylemezsem içimde kalır- Deniz'in Ömer'in evinde kaldığı gece... işte ben okurken kalbim kırıldı Gazel yine oldukça güçlü karşıladı bütün yaşanılanı...
Kitapta Deryal ve Adem'i görmek süperdi, keşke daha fazla görseydik dedim özellikle Adem ve Şirin'i :D onlar benim favori çiftim de ;)
Kitaba dair o kadar söylemek istediğim şey var ki kitap içeriğine girmek istemiyorum ama diğer yandan da içim içime sığmıyor onları yazmak için. :) Ancak şunu söylemek istiyorum ki Can vukuatından sonraki sayfalar benim için kocaman bir sürprizdi... çünkü böyle bir kurgu devamı beklemiyordum. Şaşırdığımı ve aynı zaman da o satırlardaki aşkın anlatımı beni oldukça tatmin etti ve kısacası bayıldım!
Kimliksiz ve Sen'den sonra favori yazarlarım arasında yer alan Selvi Atıcı bu kitabı ile de beklentilerimin üstünde bir dünya okuttu bana. Gitme kitabına başlayacağım ve o kitap için şuanda beklentilerim tavan olmuş durumda.
Şu saatten sonra bence Selvi Atıcı'nın bir kitabını kötü yazma lüksü yok, okurları daha yüksek beklenti içerisine giriyor her bir kitabında. En azından ben o şekildeyim şuanda.
Sadece bu kitabı değil, yazarın bütün kitaplarını şiddetle tavsiye ediyorum. Süper bir kurgu, süper bir yazım...
Ahh, her kitapta ufak tefek imla hataları oluyor, bu kitapta da vardı keşke olmasaydı diyorum ama yine de bu güzelim kitabın nazar boncuğu onlar :)
Şu aşağıdaki alıntı var ya... kitap çıktığından beri herkesin dilinde dolanan, alıntılarına yer edinen "çikolatan çekmecede" sözlerinin hikayesini okuduktan sonra şu aşağıda yazdığım üç kelimelik alıntı çok şey ifade etti. Gazel yeni hayatına başlamak için Derin'in evine yerleşmişken Ömer gelip de Gazel'le konuştuğunda ne olacağının merakı ile satırları okurken şu üç kelime de gülümsedim. İşte aşk... bu! dedirtiyordu bu üç kelimenin anlamı.