Pinokyo'nun Rüyası - (Kayıp Şehir, #2)

Gecenin karanlığı üzerine en derin koyuluğuyla çöktüğünde Gazel, bir binanın en üst katındaydı. Ve o binadan canlı çıkması imkânsızdı. Hayatta tek bir kez bile olsa, geleceğiyle ilgili bir kararı kendisi verebilmek istedi. Nasıl öleceğini seçebilmek istedi. Onu kovalayan adamlar çoktan o binaya girmiş ve merdivenleri çıkmaya başlamışlardı. Birazdan yakalanacaktı. Ve yine, birilerinin onun adına verdiği kararları uygulamak zorunda kalacaktı. Başkalarının elinde oyuncak olmaktansa, ölmeyi tercih etti. Ve kendini boşluğa bıraktı.

Aynı gece, Ömer'in üzerine de kopkoyu bir karanlıkla çökmüştü. Bütün gün hastalarıyla ilgilenmiş ve ameliyattan ameliyata koşturmuştu. Trafikten kurtulmak için girdiği ara yolda ilerlerken aklından geçen karmakarışık düşünceler, büyük bir gürültü ve sarsıntıyla bölündü. Pat!

Arabasının üzerine bir şey düşmüştü. İlk anda ne olduğunu anlayamadı ama birkaç saniye sonra ön camına doğru uzanan bir kadın eliyle karşı karşıya kaldı. O el Ömer'e, 'beni tut' diye yalvarıyor gibiydi. O eli tuttuğu anda, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ne Ömer için; ne de Gazel için…

Gecenin karanlığı üzerine en derin koyuluğuyla çöktüğünde Gazel, bir binanın en üst katındaydı. Ve o binadan canlı çıkması imkânsızdı. Hayatta tek bir kez bile olsa, geleceğiyle ilgili bir kararı kendisi verebilmek istedi. Nasıl öleceğini seçebilmek istedi. Onu kovalayan adamlar çoktan o binaya girmiş ve merdivenleri çıkmaya başlamışlardı. Birazdan yakalanacaktı. Ve yine, birilerinin onun adına verdiği kararları uygulamak zorunda kalacaktı. Başkalarının elinde oyuncak olmaktansa, ölmeyi tercih etti. Ve kendini boşluğa bıraktı.

Aynı gece, Ömer'in üzerine de kopkoyu bir karanlıkla çökmüştü. Bütün gün hastalarıyla ilgilenmiş ve ameliyattan ameliyata koşturmuştu. Trafikten kurtulmak için girdiği ara yolda ilerlerken aklından geçen karmakarışık düşünceler, büyük bir gürültü ve sarsıntıyla bölündü. Pat!

Arabasının üzerine bir şey düşmüştü. İlk anda ne olduğunu anlayamadı ama birkaç saniye sonra ön camına doğru uzanan bir kadın eliyle karşı karşıya kaldı. O el Ömer'e, 'beni tut' diye yalvarıyor gibiydi. O eli tuttuğu anda, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ne Ömer için; ne de Gazel için…


Değerlendirmeler

değerlendirme
7 puan

Okumak için sabırsızlandığım bir kitaptı. Yazarın diğer iki kitabını çok sevip beğendiğim için maalesef bu kitabı okuduktan sonra hayal kırıklığına uğradım. Bunun sebebi herhalde hikayeyi sevememiş olmamdı. Gazelin yaşadıklarına üzülsemde hikayesini sevemedim,ne yazık ki Ömer'de hikayeyi kurtarmaya yetmedi.Hatta bir ara Ömer'in Gazeli düşünme şekli olan 'Çikolatan çekmecede' cümlesi o kadar çok geçti ki beni çikolatadan soğutacak diye korktum. Kitabın en beğendiğim yerleri Deryal ve Adem ikilisini okuduğum yerleriydi.Ömer'in geçmişte Deryal ve Adem ikilisiyle nasıl tanıştığını ayrıntılı biçimde öğrendik ve onları evli ve çocuklu olarak sevgi dolu görmek süperdi.
Dediğim gibi yazarın diğer iki kitabını çok sevdiğim için bu kitap benim beklentilerimi çok karşılamadı.Yine de piyasadaki özellikle çerezlik dediğimiz kitaplardan iyiydi.Selvi Atıcı sevdiğim bir kalem,bir sonraki kitabını herzamanki gibi merakla bekliyorum.

9 puan

Yazarla Röportajımızı merak edenleri beklerim :)

http://satellitebook.blogspot.com.tr/2016/04/roportaj-selvi-atici.html

Doktor Ömer sen nasıl tatlısın öyle. Şimdi her hastane de bir Ömer ararım ben J Bir şeyi söyleyip öyle yoruma gireyim. Seriyi ayrı ayrı okuya bilirsiniz. Her kitap farklı karakteri anlatıyor ama bağlantılılar. Yani Ömer Deryal’in yakın arkadaşı. Kimliksiz de görülüyor ve sizi meraklandırıyor. O yüzden bence sırayla gidin. Hatta yazarın her kitapta daha da iyi olduğunu görebilmek adında da bunu yapın. Ama yine de siz bilirsiniz tabi J
Ömer çapkın biri. (Gazel’e kadar tabi ki.) Tek gecelikleri ile meşhur hastanede. Ve en konuşulan, en kıskanılan doktordur. Hemşireler kendisine hayran. İç dünyasın da ise iyi kalpli ve düşünceli biri. Ailesinden uzakta yaşıyor. Sebepleri de var. Babasını hiç sevmez. Nedeni? Kitapta bulun onu J
Gazel ise benim gözümde Burcu’yu bile sollayan bir karakter oldu. Yaşadıkları hiç kolay şeyler değildi. Ailesine bakmak için yaptıkları ise içimi sızlattı. Masum ve çocuksu tavırları sizi çok etkileyecek.
Yazarın kalemine alışık olanlar bilir, olaylar biraz polisiye tadın da oluyor. Kaçmalı kovalamacalı… İşte yine öyle bir durumda Gazel gökten düşüyor Ömer’e J Sanırım en iyi tabir bu olur. Orayı da anlatmayacağım çünkü bana göre trajikomik bir sahneydi. Bilmeden okunması gereken bir sahne. Böylece kitabımız başlıyor. Gazel ve Ömer ikilisinin aynı evde geçirdikleri yerleri genelde sırıtarak okudum. En tatlısı da Ömer’in sürekli Gazel’e çikolata getirmesiydi. Ama ben Deniz adlı cadıyı unuttum. Bu ikili için bir pürüz çünkü kendisi Ömer’in şirret sevgilisi olur. Onu elinde tutmak için sergilediği tavırlar, Türk sinemasının kötü kadın karakterlerinin yaptıklarıyla birebir aynıydı. Basit ve içten pazarlıklı deyip onun kişilik analizini sonlandırıyorum.
Her şey düzenli ilerledi. Ne çok dram ne çok komik ne de çok kovalamaca vardı. Hepsinden biraz biraz işte böyle güzel bir kitap çıkmış ortaya. Tekrara düştüğüm kitaplardandır birisi. Yani okuyacak kitabım olmadığında ya da nostalji havamda isem döner bu kitabı da okurum. Kaç kere okudun deseniz inanın hatırlamıyorum. Puan kırdığım tek yer ilk sayfalarda ki Ömer’in tavırları. Okuyunca anlayacaksınız. Bunun dışında gayet iyi ilerleyen bir hikâyeydi. Bence okumalısınız.

"Neden zorluyorsun ki?"
"Çünkü ev sen olmayınca çok boş geliyor. Çünkü önüme gelen herkesle kavga etmeye başladım. Çünkü günlerdir senin yatağında yatıyorum. Çünkü manyak gibi senin tişörtünü koklayıp duruyorum. Çünkü dakikada üç kez telefonumdaki resmine bakıyorum. Çünkü bombok durumdayım. Çünkü seni acayip özledim. Bunlar yeterli mi?"


"Sen orada, öylece duruyorsun. Hiçbir çaba harcamıyorsun. Sadece bana bakıyorsun ve ben sanki ringde bir boksör tarafından mideme sayısız yumruk yemiş gibi hissediyorum. Sanki bedenimi karıncalar istila etmiş gibi her yanım karıncalanıyor."


http://satellitebook.blogspot.com.tr/2016/04/yorum-pinokyonun-ruyas-kayp-sehir-2.html

7 puan

Güzeldi okuması, bir çırpıda bitti aslında ama hikayede bir şeyler ya eksikmiş gibi ya da hızlıymış gibi hissettim. Deryal ve Adem ikilisi yine gönlümü fethetti. Her ne kadar Atıcı'nın bu kitabını Kimliksiz kadar sevmemiş olsam da bu tarzda yazan yazarların bir çoğundan ve 'kitap' diye basılanlardan çok çok daha iyiydi ama favorim hala 'Sen'.

8 puan

Kayıp Şehir Serisinin ikinci kitabı ....

Zor bir hayatı olan Gazel, hasta anne ve kardeşinin geçimini sağlamak için her işi yapmış, hatta en kötüsünün kıyısından dönmüş, ama bir gece, her şeyin bittiğini hissettiği o gece bir seçim yapmak zorunda kalıyor, ya kendi elleriyle hayatına son verecek ya da karşısında duran korkunç adamların işkencelerine hatta kendisini öldürmelerine boyun eğecek, Gazel ilk seçeneği tercih ediyor ve işte orada kader devreye giriyor, karşısına çapkın ve işinde başarılı yakışıklı doktor Ömer'i çıkarıyor...

Aylarca süren koma hali, Gazel'in tekrar hayata tutunma çabaları, Ömer'in özel ilgisi ve zamanla Gazel'den vazgeçemeyecek duruma gelmesi derken, akabinde kötü adamların tekrar devreye girmesiyle bol aşklı, az aksiyonlu bir kitap ortaya çıkıyor, finali sevdim, özellikle Ömer'in, Gazel'i kötü adamların elinden kurtardıktan sonra yaptıkları çok güzeldi, bu arada çikolataların hikayede ayrı bir yeri var :).

Deryal ve Adem yeniden görmek ayrı bir zevkti zira Ömer'le ilk kitaptan tanışıyorlar ve aralarında iyi bir dostluk var ..

Selvi Atıcı'nın gerçekten iyi bir kalemi var ve bu yüzden seriye devam :)


10 puan

http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/06/selvi-atc-pinokyonun-ruyas-kayp-sehir-2.html

Kimliksiz kitabından tanıdığımız Doktor Ömer'in dünyasına hoş geldiniz :D hem de ne dünya... adam resmen king yani o kadar :D

Bir de... kitabın adı neden pinokyolu derseniz... bence o küçük bir sır ve kitabın içerisinde gizli ;)

Çok sevilen, başarılı bir yazar olan Selvi Atıcı'nın Kayıp Şehir Serisi'nin ikinci kitabı Pinokyo'nun Rüyası ilk kitaptan tanıdığımız Doktor Ömer'in hayatını anlatıyor. Daha doğrusu aşkı bulma yolculuğunu...

Akıcı, merak uyandıcı ve ekşınlı bir kalemi olan Selvi Atıcı bu kitabında da oldukça güzel bir kurguyu kaleme almış ve her şey o kadar dozunda o kadar iyi ki kitabı okumak ayrı bir zevk bitirdiğinizde elinize alıp tekrar ara sayfalara bakmak ayrı bir zevk...

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, Gazel annesini hayatta tutmak amacıyla ile girdiği illegal işlerin sonucunda annesini kaybetmiş sadece bu kayıpla kalmamış o adamlarla başı derde girmişti. Şimdi önünde iki seçenek vardı ya o adamların kendisini öldürmesine izin verecekti ya da hayatının sonuna kendi karar verip intihar edecekti. İkinci seçimi yapan Gazel, o an işten çıkıp evine gitmek için trafikten kaçarken ara sokağa giren Ömer'in arabasının üstüne düşmesi ya Gazel için ikinci bir şans olacaktı ya da Ömer için aşkın kapılarını açacaktı. Ömer doktor olmanın getirisi ile Gazel'i hayatta tutma çabasına girerken genç kızın kimsesiz ve gidecek yeri olmamasının bilinciyle ona yardım etmeye karar verir.

Her iki gencin de hesaba katmadıkları şey ise, kaderlerinin birbirlerine bağlanmış olması ve kalplerinin çoktan birbirlerini seçmiş olmaları...

Ömer'in hızlı bir çapkın olması kadınlarda gecelik zevkler araması Gazel'i oldukça yıprattığı bir gerçek hele ki -bunu söylemezsem içimde kalır- Deniz'in Ömer'in evinde kaldığı gece... işte ben okurken kalbim kırıldı Gazel yine oldukça güçlü karşıladı bütün yaşanılanı...

Kitapta Deryal ve Adem'i görmek süperdi, keşke daha fazla görseydik dedim özellikle Adem ve Şirin'i :D onlar benim favori çiftim de ;)

Kitaba dair o kadar söylemek istediğim şey var ki kitap içeriğine girmek istemiyorum ama diğer yandan da içim içime sığmıyor onları yazmak için. :) Ancak şunu söylemek istiyorum ki Can vukuatından sonraki sayfalar benim için kocaman bir sürprizdi... çünkü böyle bir kurgu devamı beklemiyordum. Şaşırdığımı ve aynı zaman da o satırlardaki aşkın anlatımı beni oldukça tatmin etti ve kısacası bayıldım!

Kimliksiz ve Sen'den sonra favori yazarlarım arasında yer alan Selvi Atıcı bu kitabı ile de beklentilerimin üstünde bir dünya okuttu bana. Gitme kitabına başlayacağım ve o kitap için şuanda beklentilerim tavan olmuş durumda.

Şu saatten sonra bence Selvi Atıcı'nın bir kitabını kötü yazma lüksü yok, okurları daha yüksek beklenti içerisine giriyor her bir kitabında. En azından ben o şekildeyim şuanda.

Sadece bu kitabı değil, yazarın bütün kitaplarını şiddetle tavsiye ediyorum. Süper bir kurgu, süper bir yazım...

Ahh, her kitapta ufak tefek imla hataları oluyor, bu kitapta da vardı keşke olmasaydı diyorum ama yine de bu güzelim kitabın nazar boncuğu onlar :)

Şu aşağıdaki alıntı var ya... kitap çıktığından beri herkesin dilinde dolanan, alıntılarına yer edinen "çikolatan çekmecede" sözlerinin hikayesini okuduktan sonra şu aşağıda yazdığım üç kelimelik alıntı çok şey ifade etti. Gazel yeni hayatına başlamak için Derin'in evine yerleşmişken Ömer gelip de Gazel'le konuştuğunda ne olacağının merakı ile satırları okurken şu üç kelime de gülümsedim. İşte aşk... bu! dedirtiyordu bu üç kelimenin anlamı.

10 puan

Kayıp Şehir serisinin ikinci kitabı olan Pinokyo' nun Rüyası'nı da tıpkı ilk kitap olan Kimliksiz gibi, bir solukta ,elimden bırakmak istemeyerek büyük bir merakla ve beğeniyle okudum . Doktor Ömer ve Gazel'in hikayesini okuyoruz bu kitapta. Çok güzeldi ve tek başına da ( seri olmadan ) okunabilecek bir roman. Sıra üçüncü kitap Gitme'de...

9 puan

Ömer'in Gazel'e gelişen ilgisi sonrasında tavrı çok güzeldi. sevgisini gösterme biçimi, bekleyişi beni benden aldı. Tek sıkıntım ise belki babası ile ilgili kısımlara biraz daha yer verilmesi olsa da olmazsa da olur. Zaten Ömer O'nu baba olarak kabul etmiyordu.....

8 puan

http://dilarabook.blogspot.com.tr/2017/11/pinokyonun-ruyas-kayp-sehir-2-selvi-atc.html

Pinokyo'nun Rüyası ikinci okuduğum Selvi Atıcı kitabı oldu. Beni hayal kırıklığına uğratmadı diyebilirim. Özellikle kitabın konuya girişi, karakterler, okurken bir an olsun sıkılmamamın bunda etkisi büyük.

Kitapta bahsedildiği şekilde Zibidi Gonzales doktor Ömer ve yüksek bir binadan tamda onun arabasının üzerine düşen bir kadının kitabıydı. Bir an ne oluyoruz diyebilirsiniz, bende öyle demiştim özellikle Gazel kim, neden ölümü seçti, kimlerden kaçıyor, ne saklıyor soruları beynimde dönüp dururken.

Zibidi Gonzales ise hiç de beklediğim gibi çıkmadı. Açıkçası bu kitapta sıkılacağımı düşünüyordum ama ben nereden bileyim doktorumuzun afet-i devran olduğunu.
Evet Ömer karakteri tam anlamıyla çapkının önde gideni bir doktor. Kimliksiz kitabında hakkında tam bir fikir edinememiştim ama bu kitapta bolca gözüm gönlüm şenlendi. Gazel'i kollaması, başarılı bir doktor olması, mükemmel bir adam olması ve o çikolatan çekmece de demesi yok mu? Çikolata sevmeyen beni bile benden aldı.

Kurgu açısından çok girmek istemedim konuya. Sadece bazen durağan bazen dolu dolu sayfaların olduğunu bilin yeter derim. Tabi durağan olması o kısımların sıkıcı olduğu anlamına gelmiyor. Aralarında ki ilişkinin ve duyguların yavaş yavaş farkına varmaları, birbirlerinin hayatlarında yer etmeleri ve ayrılmaz bir bütün olmaya başlamaları...

Ah Gazel sen ne şanslı kadınsın keşke herkes senin gibi dört ayak üstüne düşse böyle birine.

Pinokyo'nun Rüyası Kayıp Şehir Serisi'nin ikinci kitabı, ayrı olarak da okunabilir ama benim gibi seri takıntınız varsa sıralamadan da gitmeyi tercih edin derim.


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 464 sayfa
5Kasım2015 tarihinde, NemesisKitap tarafından yayınlandı


ISBN
978-605-9809-36-8
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: roman, romantik

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

persephone. yesiltu gezenti mucdem Berrak Yağmur Önal
41 kişi

Okumak İsteyenler

Lulu Marley Elysion charmed Ecriin
4 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski