Obabakoak

10 puan

Şimdi nasıl denir, hangi yeti ile açıklanabilir okuduğumuz metinler bilmiyorum. Bir okuma analizi yaparken amaç tüm yönleriyle ifşa etmek mi olmalıdır yoksa aldığın hazzı kendi uygun kelimelerinle damıtıp ifade etmek mi?

Şunu söylemeli, Obabakoak beni oldukça şaşırtan sıra dışı bir metin oldu. Burada kastettiğim okuma planımda hangi kitapların bana ne şekilde zevk vereceğini az çok kestiririm. Bu ön yargı yersiz bir hüküm olsa da genelde tutuyor. Yalnızca`: Usta ile Margarita `kırmıştı bu enfes biçimde bunu.

Velhasıl, elimizde muazzam bir labirent var. Eğer sizinde evinizin bir köşesinde veya aklınızın bir köşesinde Bernardo Atxaga yapıtı duruyorsa kesinlikle bir labirentin içine balıklama atlamanıza çok az var.

Bask yazar Bernardo Atxaga okuru post modern bir ikileme düşürüyor, okuduğunuz şey bir roman mı, bir öykü kitabı mı? Hani nedir diye soruyorsunuz. Ki kurmacanın süzgecinde de karakterler 19.yüzyıl edebiyatı ve 20. yüzyılın ortalarında filizlenen post modernizmin kuramları eşelerler. Bir dilin edebiyat olmadıkça yalnızlaşacağını vurguluyor Bernardo Atxaga ve dolayısıyla bu enfes kolaj metinde dile değinirken `:Obaba` kasabasındaki insanlarında yalnızlığına dokunuyor.

Obaba bir taşra kasabası. Yağmurlu, dolayısıyla rutubetli ve kasvetli bir hüviyete sahip. İnsanlar pozitif bilimlere mesafeli bu nedenle dogmatik ögelerin temsiline sığınmışlar. Fakat batıl inançların kurduğu yerleşkede yalnızlaşan insanlar da bu kasabada kendilerine ait bir ekim kurmaya çalışıyorlar. Nitekim ilk öykü olan, Esteban Werfell öyküsünde, din ve ideoloji çatışmasına takılmış, hayatının büyük bir kısmını bu ikilemden doğan bir yanılsamaya kaptıran genç bir adamın geçmişini anımsamaya çalışmasında yakalanıyor. Almanya'da iyi bir hayat geçirmiş olan baba, oğlunun Almanca öğrenmesi için gösterdiği çaba da hem Bask Diline yönelik bir imgelem olurken hem de modern bir adamın taşra kasabasında yaşadığı özlemde damgalanıyor.

Öykülerin geri kalanında da Obaba kasabasının yalnız insanlarını, onların ucuz beklentilerini ve püf diye sönen hayallerine rastlayacaksınız. Sonuçta bir ihtişamsa eğer kanıksanan uzaklık, bura yörenin insanlarında bu çok var.

Benim üçüncü bölüm olarak nitelendirdiğim `:Son Kelimenin Peşinde` bölümü metinlerarasılık faaliyetlerinin havada uçuştuğu bir bölüm. Buradaki ilk anlatı `:Julio Cortazar`'ın`: Cinayeti Gördüm` öyküsüne paralel biçimde karakterimizi geçmişe sürüklüyor. Yıllardır tozlu çekmecelerde unutulmuş bir fotoğraf karesindeki ilgi çekici bir bölümle beraber paranoyakça bir işe atılıyorlar ve eşeledikçe teorilerinin doğruluk ihtimali artıyor.

Fakat araya bir girelim, kitabın ikinci bölümü, `:Villamediana Halkı Onuruna Dokuz Kelime `kısmında Atxaga lafı elektroşok tedavilerine getirir. Ve dokuz kelime içinde bir karakterin kasabada yaşadıkları anlatılır.

Velhasıl son bölüme geri dönelim, Son kelimenin Peşinde kurmaca labirentinin zirve yaptığı, bir öykü kolajı resmen. Karakterler yolculuklarında fotoğraftaki esrarengiz durumun peşindedir, burada bir öykü içindedirler. Bununla birlikte yolda giderlerken kendilerine öykü anlatırlar. Ki öykülerden biri Borges'in `:Olağanüstü Masallar`antolojisinde de yer alan muazzam bir öyküdür.

Velhasıl, fotoğraftaki gizemi çözmek adına doktor arkadaşıyla birlikte amcasının öykü okuma gününe davet edilen ikili yolda yaşadıkları öykülerle zenginleşir ve keyifli bir gün geçirirler.

Açıkçası bu bölümden sonrası Lynchvari bir gerilim ve son bölümde nakavt alan bir okur bırakıyor elde. Elde kalan yalnızca bu mu, hayır.

Muazzam bir edebiyat şöleni. Bitmesin istediğiniz.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »