Kıyamet Kitabı

8 puan

Her ne kadar ilk bilim kurgu romanı kabul edilen Frankenstein'i bir kadın yazmış olsa da, bilim-kurgu türü içinde kadınların oranı azdır.

Connie Willis, en tanınmış kadın bilim-kurgu yazarı Ursula Le Guin'den farklı. Kıyamet Kitabı'nda Le Guin romanlarındaki sosyalist, feminist, anarşist unsurlar yok. Ancak çok da kadınca bazı unsurlar var; empati, duyarlılık ve yoğun duygulanım gibi.

Kıyamet Kitabı'na yönelik eleştirilerin başında bilim-kurgusal ögelerin zayıflığı geliyor. Bu eleştiriler çok da haksız değil. Zaman makinesi dışında dikkati çeken bir bilim-kurgu ögesi yok bile denebilir.

Willis 21. yüzyılın ortasında teknoloji kullanma konusunda son derece yetersiz bir toplum hayal ediyor. Bu yetersizlik öyle boyutlarda ki, zamanda yolculuk yapan tarihçiyi doğru zamana göndermeyi bile beceremiyorlar.

Bilim kurgu romanlarının pek çoğunda, konusu zaman yolculuğu olanların ise tamamında ana-kahraman erkektir. Kıyamet Kitabı'nın ana kahramanı Kivrin bir kadın ve zamanda yolculuğu da o yapıyor. Kivrin zamanda geriye gittikten sonra olayların akışı birbiriyle 700 yıl ayrılmış iki zaman kesitinde gerçekleşiyor. Willis bu iki zaman kesitini karşılaştırıyor ve aslında teknolojik-bilimsel gelişme bir tarafa bırakılırsa ne kadar az şeyin değişmiş olduğuna dikkat çekiyor.

Willis 700 yıl gerideki ve ilerideki insanları da karşılaştırıyor. Bu insanlar arasında paralellikler kuruyor. Örneğin Lady Imeyne ile Mrs. Gaddson, Profesör Dunworthy ile Rahip Roche birbirine çok benzer iki tip olarak karşımıza çıkıyor.

İlk yüz sayfayı okumak zor. Bu sayfalarda Willis yirmiden fazla karakter yaratıyor, bu karakterleri bir olay örgüsü içinde birbirine bağlıyor. (Karakter sayısı romanın devamında daha da artıyor.) Olay örgüsü kurulurken kitabı okumak güçleşiyor. Ancak kurgu tamamlandıktan sonra çok keyifli bir okuma başlıyor.

Kitabın yarısını geçtiğinizde artık bambaşka bir dünyada yaşamaya başlıyorsunuz. Willis Ortaçağ insanlarını o kadar hoş bir duygusallıkla tasvir ediyor ki, onlara - hem de tarihin büyük bir felaket döneminde - yaşayıp gitmiş "cesetler" olarak değil, sıcacık insanlar olarak bakmaya başlıyorsunuz. Böylece Willis, sizi bilim-kurgunun soğuk ve duygusuz dünyasından alıyor, sıcacık ve kadınca bir duygusallığın içine taşıyor.

Romanın kurgusunda pek çok çelişki ve saçmalık bulabilirsiniz. Örneğin 2054'ün dünyasında grip salgınına neden olan virüsün kaynağı, ya da Kivrin'in neden yanlış zamana gönderildiği ile ilgili açıklamalar sizi tatmin etmeyebilir. (Beni etmedi.)

Willis'in aşırı detaycı tasvirleri, romanın anafikrini oluşturmak üzere kahramanlara söylettiği bazı sözlerin aşırı ve abartılı tekrarını ("tuvalet kağıdı tükenmek üzere") sıkıcı ve gereksiz bulabilirsiniz.

Ancak bunlar bile kitabın değerini düşürmüyor.

Ben şöyle diyorum: 580 sayfalık bir kitabı, uykusuz kalma pahasına, gözümden uyku akarak sabahlara kadar okuyup iki günde bitirdiysem, o kitap çok iyi bir kitaptır.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »