Kimliksiz - (Kayıp Şehir, #1)

8 puan

Hazır Selvi Atıcı röportajımızı yayınlamaya az kalmışken güzel mi güzel Kayıp şehir serisinin ilk kitabı olan Kimliksiz’e de yorum yapayım dedim. Sevgili yazarımızın Sen kitabı hariç diğer kitaplarını hatim ettim ancak bu aralar yorum yapmaya zaman bulamadım. Bu küçük boşluktan yararlanıp Deryal ve aşkını anlatmak istiyorum. Öncelikle belirteyim kayıp şehir serisinde en sevdiğim kitap oldu Kimliksiz. İlkler cidden her zaman farklı oluyormuş J
Kitap ilk sayfadan beni içine aldı. Olaylar, kurgu ve karakterler kesinlikle ilgi çekici. Özellikle Deryal anlatıldığı anda adama vuruldum. Tanımayan kalmadı diye umuyorum. Yok, eğer hala tanışmadıysanız en yakın kitapçıya koşmanızı acilen belirtiyorum. Kocaman yüreği, sahiplenici ve kıskanç halleri yıktı geçti. Burcu ise güçlü bir karakterdi. Yaşadığı onca şeyden sonra gülümseyebilmek işte bu dedirten cinstendi. Kitabı aşama aşama anlatırsam; ilk aşama, sizi heyecanlandırıyor. Olayların ve ilişkilerin hareketliliği yerinizde durmanıza pek yardımcı olmayacak. İkinci aşama, kocaman bir merak içeriyor. Olayları anlamakla, kimin ne sakladığını çözümlemekle geçiyor. Üçüncü aşama sizi şaşırtıyor. Ve açıkçası çok üzüyor. “Ne yaptın be adam!” sözlerimin evde yankılandığını biliyorum. Ve son aşama ise tatmin edici bir şekilde gelişiyor. Ve sizi istediğiniz şeye kavuşturuyor.
Konuya başta değinmem gerekirken yine hızımı alamayıp önce düşüncelerimden bahsetmişim. Mazur görün. Deryal, Nam-ı diğer Kayıp Şehir (gece kulübü)’in sahibi. Tırnaklarıyla kazıya kazıya buraya kadar gelmiş bir adam. Tabi ki tek başına değil Adem’i unutmamak gerek. Ve bir gece karşısına Burcu çıkıyor. Asi ve yaramaz. Deryal ona kızdıkça daha da bağlanıyor. Ve bir bakmışız deliler gibi âşık olmuşlar. Ama sırlar var. Hem de büyük sırlar. Çoğu da Burcu’nun sakladıkları… Peki, ne olacak? İşte alın okuyun diyorum.
Adem ve Şirin’e nasıl değinmedim ben? Onlar yan karakterlerden de fazlası oldular benim gözümde. Onların aşkı daha hızlı ve sertti. Ama acayip güzel ve samimiydiler. Bu ikilinin konuşmaları sizi hem özendiriyor hem de gülme krizine sokuyor. Bakınız;

"Sen ne işe yarayacaksın peki?" diye sordu dişlerinin arasından.
"Seni çalıştırıyorum ya. Yetmez mi?""Sen...""Evet." Adem dev gibi boyuyla genç kızın üzerine eğildi. "Ben?" diye sordu.
"Sen çok..." Genç kızın yanakları sinirle kızarmıştı. "Çok yakışıklıyım, değil mi? Biliyorum canım, nutkun tutuldu. Ben anladım, sen üzülme." :)


Hep övmekte olmaz. Gerçekten içime dert olan bir şeyi eleştireceğim. Umarım spoiler vermeden yaparım bunu J Bir olay var. Ve öyle kıskançlık adı altında yansıtılacak bir olay değildi. Çok daha ağır ve kötü bir şeydi. Ama bunun hafifletilmiş olarak sunulması olayın yakıcılığını, ağırlığını görmememize neden oluyor. Hâlbuki tam tersi olması gereken bir şeydi. Ve Deryal gibi bir karaktere hiç oturmayan, yakışmayan bir durumdu. Tamam, hiç kimseye yakışan bir şey değildir ama hani bazı karakterler vardı “bunu da yapar” dersiniz işte Deryal bu gruptan olmayanlardandı. Artık kitaplar bile kimseye güvenmeyin diyor sanki. Bu olay olmasa tam puanlık bir kitaptı benim neznimde. Yine de bu seriye başlayın diyorum.

"Hayatta üç önceliğim var," dedi.
"Üçüncüsü; arabalarım, İkincisi; Adem..." ardından duraksayıp genç kızın gözlerine baktı. Burcu fısıltıyla,
"Birincisi?" diye sordu.
Ama Deryal, bu sorunun içinde Burcu'nın kendi beyninde oluşturduğu cevabı görmüştü. Onun yanılacağını tahmin etmişti.
"Onun gözlerinin içine bakıyorum."



http://satellitebook.blogspot.com.tr/2016/04/yorum-selvi-atc-kimliksiz-kayp-sehir-1.html

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »