Az

7 puan

Hakan Günday'ın okuduğum üçüncü ve diğer ikisinden (Kinyas ve Kayra, Piç) farklı bulduğum kitabıdır. Kitabı bitirdiğimde yeterince etkilendim ve bir kez daha Günday'a hayran kaldım. Bu kitapta olaylar daha hızlı ilerlemesine rağmen, okuması daha kolaydır. Çünkü uzun tespitler ve betimlemeler değil, ağır olaylar ve tesadüflerle bezelidir. Bu da akıcılığı arttırmıştır.

-Spoiler barındırabilir.-
Tesadüfler zinciri her ne kadar göze batsa da; merakı arttırıp, olayları tekrar düşünmeye itiyor.

Uç noktalarda yaşanan olayların olağanüstülüğü açıkçası benim hoşuma giden bir öge. Özellikle Hakan Günday'ın bu konuda gerçek ve rahatsız edici bir yeteneğe sahip olduğunu düşünüyorum. Derdâ'ya tecavüz eden 52 adam, Derda'nın annesini parça parça kesip gömmesi... Bunlar, sayfalarca psikolojik tasvirlerle kitabın içinde yoğurulması gerekirken Günday bunu öz bir şekilde yazmış. Bu, okuyucuyu ağır olaylardan fazla etkilenmemesini sağlıyor.

Kitabın çıkış noktasının (cemaat, tarikat, töre vb.) gerçekçiliği ise üzücüdür.

Kitabın benim için farklı olmasının sebebi ise bir bölümünün Derdâ'nın, yani kadın bir karakterin ağzından yazılmış olması. Ne Piç'te ne de Kinyas ve Kayra'da kadınlar önemsenmiş, sadece birer araç olarak kullanılmıştı. Günday'ın diğer kitaplarını okumadığımdan benim için ilktir.

Son olarak, kitabın mutlu sonla bitmesi ise ayrı bir güzeldir. Normalde buruk bir tat bırakan Günday, bu mutlu sonu yazarak beni de mutlu etti.
-Spoiler barındırabilir.-

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »