meorca

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 4 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

meorca bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
meorca okumuş.
Rüzgarın Gölgesi (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #1)

1945 yılında, uzun süren İç Savaş'ın izleri Barcelona'da hala sürmektedir. Henüz çok genç olan Daniel Sempere bir kitapçı olan babasıyla birlikte Unutulmuş Kitaplar Mezarlığını ziyaret eder. Babası, oğluna bir kitap seçmesini, ona çok iyi bakmasını ve evlat edinmesini ister.

Genç Daniel, Julian Carax adlı bir yazarın Rüzgarın Gölgesi adlı eserini seçer. Bu adeta onun için uzun, gizemli ve sonu belli olmayan bir yolculuğun başlangıcı
gibidir.

Okuduğu kitaptan çok etkilenen genç adam bu esrarengiz yazarın yaşamını ve ölümündeki gerçeği araştırmaya başlar. Böylece roman içinde yeni bir roman doğar.

Daniel tutku ve aşkın, kitapların gölgeli dünyasıyla nasıl kaynaştığını keşfettikçe garip yansımalar yapan bir aynanın oyununun içine düşer.

1945 yılında, uzun süren İç Savaş'ın izleri Barcelona'da hala sürmektedir. Henüz çok genç olan Daniel Sempere bir kitapçı olan babasıyla birlikte Unutulmuş Kitaplar Mezarlığını ziyaret eder. Babası, oğluna bir kitap seçmesini, ona çok iyi b... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
meorca kütüphanesine ekledi.
Rüzgarın Gölgesi (Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı, #1)

1945 yılında, uzun süren İç Savaş'ın izleri Barcelona'da hala sürmektedir. Henüz çok genç olan Daniel Sempere bir kitapçı olan babasıyla birlikte Unutulmuş Kitaplar Mezarlığını ziyaret eder. Babası, oğluna bir kitap seçmesini, ona çok iyi bakmasını ve evlat edinmesini ister.

Genç Daniel, Julian Carax adlı bir yazarın Rüzgarın Gölgesi adlı eserini seçer. Bu adeta onun için uzun, gizemli ve sonu belli olmayan bir yolculuğun başlangıcı
gibidir.

Okuduğu kitaptan çok etkilenen genç adam bu esrarengiz yazarın yaşamını ve ölümündeki gerçeği araştırmaya başlar. Böylece roman içinde yeni bir roman doğar.

Daniel tutku ve aşkın, kitapların gölgeli dünyasıyla nasıl kaynaştığını keşfettikçe garip yansımalar yapan bir aynanın oyununun içine düşer.

1945 yılında, uzun süren İç Savaş'ın izleri Barcelona'da hala sürmektedir. Henüz çok genç olan Daniel Sempere bir kitapçı olan babasıyla birlikte Unutulmuş Kitaplar Mezarlığını ziyaret eder. Babası, oğluna bir kitap seçmesini, ona çok iyi b... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
meorca bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
meorca okumuş.
Hrant

Türkiyeliyim... Ermeni’yim... İliklerime kadar da Anadoluluyum. Bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip geleceğimi Batı denilen o hazır özgürlükler cennetinde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları demokrasilere, sülük misali yamanmayı düşünmedim. Kendi ülkemi de o türden özgürlükler cennetine dönüştürmek ise temel kaygım oldu.

Şu anda yaşayabildiğim ya da yaşayamadığım haklara da bedavadan konmadım, bedelini ödedim, hâlâ da ödüyorum...

Kolay bir süreç değil yaşadıklarım... Ve ailece yaşadıklarımız. Ciddi ciddi, ülkeyi terk edip uzaklaşmayı düşündüğüm anlar dahi oldu.Özellikle de tehditler yakınlarıma bulaştığında... O noktada hep çaresiz kaldım.

“Ölüm-kalım” dedikleri bu olsa gerek... Bütün bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım.

Evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce...
Hrant Dink


Hrant Dink Malatya'da 15 Eylül 1954'te doğdu. Türkiyeli bir Ermeni aydını olarak toplumuna baktı, ona dokundu, gördü ve bildi. Mücadelesini sürdürdüğü gazetesi Agos'un önündeki kaldırımda 19 Ocak 2007'de vuruldu. Bu kitap onun benzersiz hayatının hikâyesidir.

Türkiyeliyim... Ermeni’yim... İliklerime kadar da Anadoluluyum. Bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip geleceğimi Batı denilen o hazır özgürlükler cennetinde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları demokrasilere, sülük misali yamanmayı düşü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
meorca kütüphanesine ekledi.
Hrant

Türkiyeliyim... Ermeni’yim... İliklerime kadar da Anadoluluyum. Bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip geleceğimi Batı denilen o hazır özgürlükler cennetinde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları demokrasilere, sülük misali yamanmayı düşünmedim. Kendi ülkemi de o türden özgürlükler cennetine dönüştürmek ise temel kaygım oldu.

Şu anda yaşayabildiğim ya da yaşayamadığım haklara da bedavadan konmadım, bedelini ödedim, hâlâ da ödüyorum...

Kolay bir süreç değil yaşadıklarım... Ve ailece yaşadıklarımız. Ciddi ciddi, ülkeyi terk edip uzaklaşmayı düşündüğüm anlar dahi oldu.Özellikle de tehditler yakınlarıma bulaştığında... O noktada hep çaresiz kaldım.

“Ölüm-kalım” dedikleri bu olsa gerek... Bütün bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım.

Evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce...
Hrant Dink


Hrant Dink Malatya'da 15 Eylül 1954'te doğdu. Türkiyeli bir Ermeni aydını olarak toplumuna baktı, ona dokundu, gördü ve bildi. Mücadelesini sürdürdüğü gazetesi Agos'un önündeki kaldırımda 19 Ocak 2007'de vuruldu. Bu kitap onun benzersiz hayatının hikâyesidir.

Türkiyeliyim... Ermeni’yim... İliklerime kadar da Anadoluluyum. Bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip geleceğimi Batı denilen o hazır özgürlükler cennetinde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları demokrasilere, sülük misali yamanmayı düşü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

meorca şu an ne okuyor?

meorca şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.