incircekirdegi

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
incircekirdegi şu an okuyor.
Hiçbiryer

Erkeklerin hikâyesi neden yok? Hikâye biriktiren, hikâyeleriyle birbirine tutunan, hikâyeleriyle yarışan, hikâyeleriyle konuşan kadınlara inat, neden bunca sessiz erkekler dünyası!Gürültüden yana zengin, sözden yana fakir! Kadınlar erkeklerin burada olmamasından şikayet eder daima. Burada olmayan erkekler nerededir? Eğlenen, oyalanan, yarışan, ama konuşamayan sessiz erkekler korosu.Sesler erkekler korosundan bir kakter: Şahin! Adı Şahin, gönlü turna. Sevdiğinin artık yanında olmadığını fark ettiğinde, uçmaktan vazgeçip yere inen turna. Dünyadan uzaklaştıkça kendine yaklaşan. Kendine yaklaştıkça göle dönüşen Şahin. Olduğu yerden vazgeçen. Durduğu yerden vazgeçen. Doğduğu yere dönen, ama varamayan...FADİME ÖZKAN (Yeni Şafak)Hiçbiryer: Prozacdan değil sözden gelen şifa Modern çağın değişken saldırganlığı karşısında şaşıran, susan ve kendini konumlandırmakta kararsız kalıp eylemsizleşen Şahinin hikayesini anlatıyor Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ilk romanı Hiçbiryerde. Bir araf orası. Sözün ve eylemin işlevsiz kaldığı, bir istikamet belirlemediği/belirlemeye yetmediği, iki eşik arasında durulan, bocalanan bir yer. Ve oradaki hal tam bir sıkışıp kalmak! hali. İçe dönük bir kişiliği var Şahinin. Konuşmuyor, iç sesi bile dış dünyanın gürültüsü karşısında boğuluyor zaman zaman. Ve susuyor Şahin, sustukça eylemsizleşiyor. O yüzden de Yıllardır beni dinleyecek birini aradım. Sebebini hiç bilmeden. Sanki biri beni dinlerse, çok iyi dinlerse, ona kendimi anlatırken ya da kendimi anlattığımı zannederken, kelimelerin çizdiği yolda, yani çağrışımlarda beni bulacaktım. diyerek, suskunluk ve yalnızlıktan yakınarak ama sözü merkeze alan, sözden şifa uman bir çıkış yolu arayarak başlıyor hikayesi. İstasyonlar ve Tenezzüh Mekanları üzerine çalışan taşralı bir doktora öğrencisi Şahin. (Tezin konusu, yola ve yolculuğa hazır kahramanın tam bir bekleme halinde oluşuna, romanın iç kurgusu itibariyle de vurgu yapıyor.) Çok sevdiği, kendine model aldığı hocası İhsanın ölümü ve trajik bir olayla hayata küsen nişanlısı Müjganın artık ona görünmekten imtina edip hayatından çıkışı ile bekleme mekanını değiştiriyor. Hayatı kitaplardan öğrenmekten vazgeçip çıkarıyor kitapları aradan ve tezini de yarım bırakarak temelli yerleşmek amacıyla dönüyor köyüne. Üniversitelerdeki yozlaşma ve şehrin boğucu ortamı da etkili oluyor böylesi bir kararda. Annesini küçük yaşta kaybetmiş, babası ile hiçbir zaman sağlıklı bir ilişki kuramamış Şahin için çıkış olmuyor ama bu karar. Oğlunu profesör olması için şehre gönderen sessiz babanın hoşnutsuzluğu, evin işlerini gören dilsiz çobanın varlığı ile köyün ve köylülerin kitaplarda okunanın aksine ciddi bir değişim geçirmiş olmasıyla yeni bir suskunluk devresine giriyor Şahin, ağır bir depresyonun kucağına yuvarlanıyor. Kul sıkışıyor yani ve Hızır yetişiyor imdada. Hızır; amcası Muhsin oluyor. Vaktiyle Kuran kurslarında eğitim almış ilim irfan sahibi amca, köy doktorunun konuş onunla! tavsiyesine uyup, başlıyor Şahine hikayeler anlatmaya. Sözden şifa doğuyor; biraz daha sağaltıyor anlatılan her hikaye Şahini. Bir yap bozun parçaları gibi dağınık duran her parça yavaş yavaş alıyor resimdeki yerini ve böylece kendini buluyor Şahin. Müjgandan gelen mektubu okuduktan sonra da yârla ve hayatla yüzleşmek için geri dönüyor şehre. Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, sevdiğinin yanında olmadığını anlayınca uçmaktan vazgeçip yere inen suskun ve edilgen Şahinle birlikte romanın diğer kahramanlarına; Şahinin hocası İhsana, babası Halil Ağaya, amcası Muhsine, çoban Şabana ve Müjgana şefkatle yaklaşıyor. Şahinle, Müjganın tanık olunmayan ancak hatıralarla ve mektuplarla görünür olan aşkları sınanırken de, aynı mesafeden ve derinlikten, bu defa merhametle bakıyor iki sevgiliye. Yazar, kahramanı durup beklerken yanından geçip giden hayatların ona dokundukça netleşen görüntüsünü hikayeler aracılığıyla aktarırken, hayat acemisi Şahini hayatın tacize varan varlığı karşısında aynanın ardındaki sır gibi karartıyor. Şahin karardıkça da, aynaya yansıyan hayatlar ve hikayeler netleşiyor. Barbarosoğlu, Hiçbiryerde, sancılanan ve susan bir araf insanının Prozac yerine sözden şifa buluşunu çok sesli hikayeler aracılığıyla anlatıyor. (27 Mart 2004 Cumartesi)

Erkeklerin hikâyesi neden yok? Hikâye biriktiren, hikâyeleriyle birbirine tutunan, hikâyeleriyle yarışan, hikâyeleriyle konuşan kadınlara inat, neden bunca sessiz erkekler dünyası!Gürültüden yana zengin, sözden yana fakir! Kadınlar erkeklerin burada ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 4 ay
Profil Resmi
incircekirdegi okumuş.
Son On Beş Dakika

Günlerdir; o iki beyaz gömleklinin hikâyesine tanık olan kaç kişiydik, bunu düşündüm. Tanıkların her birinin hikâyesini düşündüm. İçimizden biri bu ölümü çağırmış olabilir mi diye düşündüm.

Zühal’e anlatabilseydim, ölüm üzerine düşünmemin, okumamın sebebi Nermin’i çok özlemek ile alakalı değil. İçimdeki boşluk ile alakalı. Ve bu boşluk bir kadından arta kalan boşluk değil. Belki bir kadının doldurması gerekirken doldurmadığı boşluk.

Kim kendi hikâyesini tam olarak bilebiliyor ki! Her anlatışımızda değişen bir şey hikâyelerimiz. Değişirken aynı kalan üstelik. Sır da burada gizli ya. Onca değişikliğe rağmen aynı kalan nedir? Yaşlanırken ve yaralanırken korumaya çalıştığımız şey nedir?

Karşıma çıkan bütün kadınların sadece benim yükümü azaltmak gibi bir görevi olduğu duygusundan kurtulmam gerekiyor.

Kadınlar hayatı düzeltmek isterken çok yaralanıyor. Erkekler fragmanların içinde yaşamak istiyor. Kabataslak bir özet. Fazla katmanlı olmayan. Bir hikâyenin bütünlüğü erkeklere fazlasıyla ağır, fazlasıyla sıkıcı geliyor. Makineleri tamir edebilen erkekler, yazık ki hayatı tamir edemiyor. Onun için erkekler hayatı bozma haklarının hiç olmadığını bilerek yaşamalı.

Fatma Barbarosoğlu’nun kaleminden bir solukta okuyacağınız Son On Beş Dakika ile kendinize ve sevdiklerinize bir adım daha yaklaşacak, hayatınızdaki renklerin ve seslerin bütünleştiğini fark edeceksiniz.

Günlerdir; o iki beyaz gömleklinin hikâyesine tanık olan kaç kişiydik, bunu düşündüm. Tanıkların her birinin hikâyesini düşündüm. İçimizden biri bu ölümü çağırmış olabilir mi diye düşündüm.

Zühal’e anlatabilseydim, ölüm üzerine düşünmemin, okumamı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 4 ay
Daha Fazla Göster

incircekirdegi şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.