Kadınlar! Hiçbir şey bilmiyordum kadınlar hakkında. mümkün değildi onları anlamak. Bavulumu açıp eşyalarımı içine fırlatmaya başladım. Oda benimle konuşuyor, kalmam için yalvarıyordu, -duvardaki Maxfield Parrish tablosu, masanın üstündeki daktilo, yatağım, harikulade yatağım, tepeye bakan pencere, düşlerimin, düşüncelerimin, sözcüklerimin kaynağı; kendimin yankısı yalvarıyordu bana kalmam için. Gitmek istemiyordum ama kabullenmekten başka çarem yoktu, kırdığım potla kendimi tekmeleyip kapı dışarı etmiştim, geri dönüş yoktu. Elveda Bunker Tepesi.
John Fante'nin son romanı Bunker Tepesi Düşleri Türkçede yayınlandı. John Fante, Bunker Tepesi Düşleri'nde deneyimsiz bir genç yazarın, bir yandan yazar olma mücadelesi verirken diğer yandan insan ilişkilerindeki başarıları ve başarısızlıklarını anlatıyor. Arturo Bandini, özellikle kadınlarla olan ilişkilerinde deneyimsizliğinin acı bedelini sık sık ödüyor. Büyük mutlulukları avucundan nasıl kaçırdığını duru ve akıcı anlatımıyla aktarıyor.
Kadınlar! Hiçbir şey bilmiyordum kadınlar hakkında. mümkün değildi onları anlamak. Bavulumu açıp eşyalarımı içine fırlatmaya başladım. Oda benimle konuşuyor, kalmam için yalvarıyordu, -duvardaki Maxfield Parrish tablosu, masanın üstündeki daktilo, ya... tümünü göster
John Fante, Türkiye'de olduğu kadar dünyada da geç keşfedilmiş, tanınmış bir yazar. Bu tekrar tanınmasında, yeniden keşfinde de kuşkusuz Charles Bukowski'nin büyük katkısı olmuş.
John Fante, 1909 Colorado doğumlu. Üniversite öğrenimini tamamladıktan sonra 1929'da yazmaya başlamış. 1932'de ilk kısa öyküsü The American Mercury'de yayınlanmış. Daha sonra The Atlantic Montly, Esquire, Harpers Bazaar gibi dergilerde öyküleri yayınlanmış. İlk romanı Wait Until Spring, Bandini 1938'de yayınlanmış. 1940'da da öyküleri Dago Red adıyla basılmış. Kitaplarının yayınlanmasından sonra sinemacılar tarafından keşfedilen John Fante bir çok senaryoya da imza atmış. Full of Life, Something for a Lonely Man, Walk on the Wild Side filme çekilen senaryolarından bazıları. 1955'de şeker hastalığına yakalanan John Fante, 1978'de hastalığın etkisiyle kör olmuş ama eşi Joyce'un yardımıyla yazarlığa devam etmiş. Bu birlikte çalışmanın sonucunda Dreams From Bunker Hill (1982) adlı romanı yayınlanmış. Fante 74 yaşındayken, 8 Mayıs 1983'de hayata gözlerini kapamış.
Charles Bukowski gençlik yıllarında kütüphanede tesadüfen kitaplarını keşfettiği Fante'yi hiç unutmamış. Tanınmış bir yazar olunca, Fante'yi keşfinden 39 yıl sonra, 80'li yıllarda, kitaplarını basan yayınevine önermiş. Fante hayattayken kitaplarının yeniden basıldığını görmüş. Şimdi Fante'nin tüm eserlerini kitapçılarda bulmak mümkün. Charles Bukowski, Fante benim Tanrımdı diyor Toza Sor'un önsözünde.
John Fante gerçekten de iyi bir yazar. Kendi yaşamından yola çıkarak yazıyor eserlerini. Toza Sor'da yazarlık yaşamının, gençliğinin ilk yıllarını anlattığı dörtlemesinin en tanınmış romanı. Toza Sor'u okuduğunuzda gerçekçi anlatımı sizleri de etkileyecek ve Bukowski'ye hak vereceksiniz.
John Fante, Türkiye'de olduğu kadar dünyada da geç keşfedilmiş, tanınmış bir yazar. Bu tekrar tanınmasında, yeniden keşfinde de kuşkusuz Charles Bukowski'nin büyük katkısı olmuş.
John Fante, 1909 Colorado doğumlu. Üniversite öğrenimini ... tümünü göster
Sekiz-dokuzu arka taraftaki yeşil çuha örtülü masada toplanmıştı. Yukardan sarkıtılmış lamba iskambil oynayan beş kişiyi aydınlatıyordu. Diğerleri masanın çevresinde dikilmiş, birbirlerine lâf çakıyorlardı. Seyredenlerden biri de babamdı. Huysuz, mendebur, buruk bir sigorta emeklileri grubu; gergin, hırlayıp duran kötü niyetli ihtiyar hergeleler; buruktular ama acımasız zekalarının, bozuk ağızlarının ve paylaştıkları dostluğun tadını çıkarıyorlardı. Filozof yoktu orda, hayatın deneyiminin derinliğinden konuşan yaşlı bilgeler yoktu. Zamanın tükenmesini beklerken vakit öldüren sıradan yaşlı insanlar sadece. Babam da onlardan biriydi. Şok etkisi yaptı bende bunu hissetmek. Kendi türlerinin arasında görünceye kadar öyle algılamamıştım onu. Etrafındakilerden de yaşlı göründü gözüme birden.
Sekiz-dokuzu arka taraftaki yeşil çuha örtülü masada toplanmıştı. Yukardan sarkıtılmış lamba iskambil oynayan beş kişiyi aydınlatıyordu. Diğerleri masanın çevresinde dikilmiş, birbirlerine lâf çakıyorlardı. Seyredenlerden biri de babamdı. Huysuz, men... tümünü göster
gulcynuf şu anda kitap okumuyor.