RaHaN

11 takip ettiği ve 16 takip edeni var. 23 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

RaHaN şu an okuyor.
Kinyas ve Kayra

Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.

Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anlad... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 8 ay
RaHaN okumuş.
Güneş Ülkesi

Calabrianın Stilo kentinde doğar Campanella (1568-1639) ve çoğu yılları zindanlarda işkence çekerek geçen zorlu bir yaşam sürer. Aristoteles karşıtı doğa bilimci Bernardio Telesionun etkisiyle ilk önemli yapıtı Philosophia sensibus demonstratayı kaleme alır. Napolideyken tanıştığı Rönesansın ünlü âlimlerinden Giambattista della Portanın doğal büyüyle ilgili görüşlerinin etkisiyle kendi doğa felsefesindeki doğal büyünün yerini de açımladığı Del senso delle cose e della magia naturale adlı eserini kaleme alır. Ardından çoğunu zindanlarda yazdığı Apologia pro Telesio, Rhetorica Nova, Monarchia del Messia, Atheismus Triumphatus, Quod Reminiscentur, Apologia pro Galileo adlı eserler gelir; Theologiasını da büyük oranda tamamlar.Campanellayı Güneş Ülkesini yaratmaya, başka bir deyişle başka kent, bir başka ulus, bir başka yaşam biçimi ve bir başka kilise arayışına götüren yolun başında, yine Telesionun görüşleri yer alır. Önce İtalyanca olarak 1602 yılında kaleme aldığı Güneş Ülkesini, daha geniş kitlelere ulaşması amacıyla 1613 yılında Latince olarak yeniden yazar. Campanellanın kilise, Tanrı, doğa, varlıklar, evren, siyaset, toplum ve en önemlisi yeniden yapılanmayla ilgili bütün düşlerinin ete kana bürünüp dirildiği bir coğrafya, bir filozofun dünya üstünde kurmak istediği, ama ancak zihninin kıyısında bucağında kurmak zorunda kaldığı bir sığınak olur Güneş Ülkesi.

******

Felsefe yapıtlarının değeri ne denli büyük olursa olsun, Campanelladan bugüne kalan, adını ölümsüzleştiren şey, hiçbir kuşku yok ki, Güneş ülkesinden dile getirdiği toplumsal bir düzen düşüncesidir. İlk defa Utrechtde 1643de basılmış olan Güneş Ülkesi, (The City of the Sun) Platonun Devleti ve Thomas Moreun Utopiasıyla aynı düşünce çizgisi üzerinde, insanoğlunu mutlu bir yaşayışa kavuşturma yolundaki isteklerin en temiziyle yazılmış yapıtların başında gelir.
Güneş Ülkesi Campanellanın, günün birinde gerçekleşeceğini düşündüğü filozofça bir devlet tasarısıdır. Campanella bütün kötülüklerin ve haksızlıkların kaynağını, insanın kendinden başkasını düşünmemesinde, dünya malının ‘benim ‘senin diye bölüşülmesinde buluyor. Ona göre, insanlar, genel çıkar kaygısından uzak oldukları sürece, kendi dar çevresinde, kendilerinden başkasını düşünmezler.
Oysa toplum halinde birleşen insanların amacı genel çıkar olmalıdır. Özel çıkarları kaldıralım, ortada toplum yararından başka bir şey kalmaz. Bencil davranışlar, eninde sonunda, toplum güçlerinin çatışmasına yol açar. Oysa bu güçlerin genel çıkara yönelmesi, güçler arasında tutarlı bir denge yaratır. Bu yüzden, Güneş Ülkesinde her şey devletin, genel çıkarın buruğu altındadır.


************

Güneş Ülkesi (ya da Güneş Devleti, Güneş Kenti) Thomas Moreun Ütopyası ve Baconın Yeni Atlantisi ile birlikte Yeni Çağın daha iyi bir toplum düzeni tasarımlarının ayrılmaz parçasını oluşturur. Platonun aristokrasi yönetimine dayalı devlet tasarımından farklı olarak papazların egemenliğini savunup bu yönetimin yapısını tasarlayan Campanellanın Güneş Devletinde, düşünürün her türlü eşitsizliğin kaynağı olarak gördüğü kişisel mülkiyet bulunmaz. Özel mülkiyet tanımını aile ve eş kavramına genişleten Campanella, ayrıca astrolojinin toplumların hayatı ile bağlantısını ciddi ciddi ilahiyatın çerçevesi içinde değerlendirirken de, Yeni Çağın girişinde bilimselleşmenin sancılarını dolaylı da olsayansıtan anıt bir belge sunmaktadır.Güneş Ülkesi: Erdemli, eşitlikçi bir toplum projesi.

************

Avrupa 16. yüzyılın başında, 30 yıl süren köylü ayaklanmalarıyla çalkalandı durdu. 13. ve 14. yüzyılların başkaldırılarını, 15. ve 16. yüzyılların şanlı ayaklanmaları takip etti. Tahtlar yıkılmış, komüncü kentler kurulmuştu; kiliseler yerle bir edilmiş, cephelerde kızıl bayraklar görünmüştü. Ama bu başkaldırıların tamamı kanla bastırıldı. İşte Campanellanın Güneş Ülkesi, yüzyıllar boyu süren bu ayaklanmaların manifestosudur. Mutlu bir altın çağ olduysa eskiden/ Neden gelmesin ki yeniden? diyen Campanellanın en önemli amacı, safsataya boğulmuş Kiliseyi dağıtmak ve onun yerine bütün dünyaya egemen olacak komüncü bir düzen kurmaktı. Campanellanın önerdiği düzen o gün için son derece radikaldir. Onun Güneş Ülkesinde kölelik yoktur; el emeği kutsanmıştır. Üretime, tüketime ve bilime olağanüstü önem verilir. Kendi kendine yeterli köylü komüncülüğü aşılmıştır. Bu kitap, biçimsel açıdan sadedir ama, düşün dünyasında Thomas Moreun Ütopyasından sonra en derin izler bırakmış çalışma olma şerefini ve ününü hâlâ korumaktadır.

******

Calabrianın Stilo kentinde doğar Campanella (1568-1639) ve çoğu yılları zindanlarda işkence çekerek geçen zorlu bir yaşam sürer. Aristoteles karşıtı doğa bilimci Bernardio Telesionun etkisiyle ilk önemli yapıtı Philosophia sensibus demonstratayı kale... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 8 ay
RaHaN okumuş.
Tanrıların Arabaları

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ulaşılması güç satış rakamlarına erişen Tanrıların Arabaları, ünlü araştırmacı Daniken’in gerçekten olay yaratan yapıtlar dizisinin ilki… Daha sonra yayınlanan “Tohum ve Evren”, “Yıldızlara Dönüş”, “Tanrıların Ayak İzleri” ve “Tanrısal Stratejisi” adlı yapıtlarında da sürdüreceği iddiasını, ilk kez bu kitapla ortaya koyuyor Daniken.

“On bin yıl öncesinin insanı için uzay yolculuğu bir sorun değil, bir gerçekti. Bunun ispatı karanlık geçmişte tanrıların bıraktıkları ve bugün anlamını çözmeye çalıştığımız sayısız izdir…”
(Arka Kapak)

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ulaşılması güç satış rakamlarına erişen Tanrıların Arabaları, ünlü araştırmacı Daniken’in gerçekten olay yaratan yapıtlar dizisinin ilki… Daha sonra yayınlanan “Tohum ve Evren”, “Yıldızlara Dönüş”, “Tanrıların ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 8 ay
RaHaN okumuş.
Soneler

Edebiyat tarihinin en önemli yapıtlarından biri,Talat Sait Halmanın yetkin ve görkemli çevirisiyle Türkçede.Soneler, İngilizce özgün biçimleriyle yan yana, Stratfordlu dâhinin ölümsüz sözünü yüzyıllar ötesinden dilimize ve günümüze taşıyor. KKitaplığının okurlara armağanı :Talat Sait Halmanın sesinden Seçme Soneler - CD

Edebiyat tarihinin en önemli yapıtlarından biri,Talat Sait Halmanın yetkin ve görkemli çevirisiyle Türkçede.Soneler, İngilizce özgün biçimleriyle yan yana, Stratfordlu dâhinin ölümsüz sözünü yüzyıllar ötesinden dilimize ve günümüze taşıyor. KKitaplığ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 8 ay
RaHaN okumuş.
Charles Darwin

Şanslıydı. Ve bu şansını araştırmaktan ve düşünmekten yana kullandı. Zengin bir ailenin çocuğuydu, hayatı boyunca maddî anlamda hiç zorluk çekmedi. Ünlü bir doktor olan babası onun ne olacağını çok düşündü. Doktorluk, hatta din adamlığı bile vardı seçenekler arasında. Ama o en büyük tutkusu olan doğanın izinde yürüdü. Ve Majestelerinin inceleme gemisi Beaglela İngiltereden yola çıkarak uzak denizlere açıldı. Yaklaşık beş yıl boyunca gezdi, gördü, not aldı, biriktirdi. Döndüğünde zengin bir koleksiyonun, müthiş bir deneyimin sahibiydi. Üstelik bu gezide edindiği bilgiler onu Londra bilim çevrelerinde saygın bir konuma da getirmişti. Fakat kafasında çok daha derin ve ileri düşünceler vardı, şimdiye kadar kabul gören gerçekleri değiştirecek kadar etkili düşünceler. Gördükleri ona, türler arasında bir evrim olduğunu fısıldıyordu, üstelik işin içinde insanoğlu da vardı.Charles Darwin, kuşkusuz insanlık ve bilim için en önemli kişiliklerden biri. Ünlü bilim tarihçisi Cyril Aydon da onun hayatını anlattığı kitabında bu gerçeğin altını çiziyor. Ancak bunu çok nesnel bir anlatımla gerçekleştiriyor. Darwini bir insan olarak kanlı canlı karşınızda bulabileceğiniz, macera romanı gibi bir solukta okuyabileceğiniz bu biyografi, bilimle ilgilenenler kadar ünlü kişiliklerin hayatını merak edenleri de tatmin edecek. Charles Darwini tanımak ve heyecanlı bir serüvene katılmak için Cyril Aydonın kaleminden çıkan sayfaların arasına davetlisiniz!

Şanslıydı. Ve bu şansını araştırmaktan ve düşünmekten yana kullandı. Zengin bir ailenin çocuğuydu, hayatı boyunca maddî anlamda hiç zorluk çekmedi. Ünlü bir doktor olan babası onun ne olacağını çok düşündü. Doktorluk, hatta din adamlığı bile vardı se... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 8 ay
RaHaN okumuş.
İki Yıl Okul Tatili

Ertesi sabah, limandan ayrılacak olan Sloughi yatının güvertesinde, yaşları 8 ile 14 arasında değişen ve yanlarında tek bir yetişkin dahi bulunmayan on beş çocuk vardır.Mürettebat son içkilerini yudumlamak için karaya çıktığında halatlar esrarengiz bir şekilde kopar ve Chairman yatılı okulunun öğrencisi olan bu çocuklar açık denize doğru sürüklenirler.Şiddetli fırtınanın etkisiyle Pasifikin sularında kaybolan Sloughinin, ıssız bir adanın kör kayalıklarına vurup parçalanmasıyla çocuklar için uzun ve belirsiz tatil günleri başlar.Yanlarında cesaretlerinden başka bir şeyleri olmayan bu çocuklar, avlanmayı, tuzaklar hazırlamayı, hayvanları ehlileştirmeyi, barınak hazırlamayı öğrenmek zorundadırlar. Bir yandan da adanın açıklarından geçecek bir geminin umuduyla yaşamaya başlarlar. Ancak bu zorlu süreç, kişilik çatışmalarını ve gruplaşmaları da beraberinde getirerek, küçük koloninin bölünmesine neden olacaktır.Ta ki eli kanlı bir haydut çetesinin kayığı kumsala vurana dek...Issız adadaki zorunlu tatilleri, sadece hayatta kalabilmek için birbirlerine tutunmak zorunda olduklarını öğreten bir sınav süreci değildir artık, tehlikelerle de mücadele etmek zorundadırlar.

******

Ertesi sabah, limandan ayrılacak olan Sloughi yatının güvertesinde, yaşları 8 ile 14 arasında değişen ve yanlarında tek bir yetişkin dahi bulunmayan on beş çocuk vardır.Mürettebat son içkilerini yudumlamak için karaya çıktığında halatlar esrarengiz ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

RaHaN şu an ne okuyor?

Kinyas ve Kayra

%0

Suskunlar

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.