Son Ada

En Son Değerlendirmeler

10 puan

Çok beğendiğim bir kitap oldu.
Zülfü Livaneli'nin Serenad kitabından sonra ikinci favori kitabım oldu.
Bakkalın oğlu beni derinden yaraladı. Ve martıların bu kadar akıllı olabileceği hiç aklıma gelmezdi.
Okuyunuz, okutunuz.

10 puan

Bu kitap o kadar güzel anlatıyor ki her şeyi.Bir diktatörün ister kocaman ülkeyi ister küçücük bir adayı bir mahalleyi hatta bir aileyi bile nasıl mutsuz edebileceği dağıtabileceği daha iyi anlatılamazdı.ve insanların ne kadar unutkan olduğu gerçeğini.

10 puan

Bu kitap beni çok üzdü, rahatsız etti ve korkuttu.
Filmi çekilse çok güzel olur bana göre, gerçekleri herkesin görmesi, anlaması açısından.

10 puan

Tek kelimeyel mükemmeldi! Kitabın yayınlanma tarihini bilinmese daha dün yazıldı zannedilebilir. Konusu, kurgusu, karakterleri, vermek istediği mesajı ile dört dörtlük bir kitaptı. Gönlüne sağlık Livaneli...

10 puan

Kesinlikle bir başucu kitabı... Kitabın başındaki Yaşar Kemal eleştirisine ve sonundaki Livaneli söyleşisine bayıldım. Livanelinin her kitabında farklı bir tarz okumaksa beni oldukça mutlu ediyor.. Bir bebekten nasıl katil yaratılıyor, cennet nasıl cehenneme dönüşüyor ve insanlar geçmişlerini nasıl kolaylıkla unutabiliyor çok açık ve net anlatmış.. bir de her ne olursa kazananların direnenler olacağını...

8 puan

Biz bu kitapta anlatılanları yaşadık, yaşıyoruz ve sanırım hep yaşayacağız.

7 puan

Zülfü Livaneli müzisyen, senarist, politikacı, yazar ve yönetmen kişiliğiyle; 1996 yılında Unesco tarafından büyük elçilik verilmiş, dünya kültürünün ilerlemesi ve dünya sanatlarının gelişmesine katkıda bulunmak üzere çalışmalarda bulunmuş, 19 Mayıs 1997 tarihinde Ankara Hipodrom meydanında verdiği konsere 500.000 kişinin katılmasıyla Türkiye'nin en büyük konserini gerçekleştirme ünvanını kazanmıştır. Benimse beş kitabını okumuş biri olarak daha çok yazar yönüyle tanıdığım biridir Livaneli..

Son Ada yazarın okuduğum 5. kitabı. Zülfü Livaneli her kitabında farklı, insanı bir yerinden tutan, tanıdık gelen, akılda kalıcı bir hikâye anlatıyor. Şahsen okuduğum tüm kitaplarında kalbime ya da aklıma dokunan bir yeri var. Mesela; tarihle harmanlanmış hüzün veren masum tutkulu bir aşk hikâyesiyle “Serenad” kitabında gece ve keman eşliğinde Wagner'ın yazdığı Serenad Für Nadia'yı dinlemek, töreye kurban hayatları anlatan “mutluluk” kitabında insanlığa dair bir umut vadeden İrfan’ın annesinin söylediği "insanlar bir araya geldiklerinde birbirinin zehrini alırlar" sözü, farklı kültürdeki insanları ortak bir kaderde birleştiren “Leyla’nın Evi” kitabında Leyla' nın evi Leyla' ya diyerek o göz yaşartıcı final sözü, merak uyandıran polisiye hikayesiyle “Kardeşimin Hikayesi” kitabında Athos Dağı’nın yani Ayranoz’un benimde zaman zaman ah keşke dediğim hikayesini anlatayım size. 15. yüzyılda bugünkü 20 manastırın 19’u tamamlandı. Daha sonra yapılan eklerle manastırlar genişledi. ” Dinsel amaç ya da bilimsel araştırma isteğiyle yalnız erkekler Aynaroz’a gidebilir” gerekçesiyle 1045’te çıkarılan bir fermanla kadınların Aynaroz’a girmeleri yasaklandı. Bugün hala burada 1.500 keşiş; sade ve dünyadan uzak bir yaşam sürerler, ekim yaparlar ve bazı el sanatlarıyla uğraşırlar. Yani dünyada kadınların olmadığı bir yer sizce de kulağa hoş gelmiyor mu:) “Son Ada” kitabındaki martıların zekası ve cesareti. Aslında orada bir anne pelikanların yavrularına yiyecek bulamayıp aç kalmamaları için kendi etinden parçalar koparıp doyurduğu hikayesi vardı ama araştırdığımda bunun gerçekliğine dair bilgi bulamadım ki öyle bir şeyin olma ihtimali bile can acıtıcı..İşte tüm bunlar edebi nitelik açısından tatmin edici olmasa da itiraf etmeliyim ki çoğu Türk insanının edebiyat anlayışıyla paralel giden bir çizgi taşıyor. Kimi yerlerde birbirini tekrar eden cümleler olması ve özelliklede anlatıcıyı anlatırken yazar bir arkadaşına “sen bunu daha iyi yazardın ben pek başarılı sayılmam ama yinede yazdım” gibi cümleleri gereksiz laf kalabalıklığı hissi uyandırsa da yazarın anlatım dilini yalın, sade, anlaşılır, gerçekçi ve akıcı olarak nitelendirebilirim. Zaten bu kitabı Zülfü Livaneli yazmasaydı başka bir yazar yazsaydı hikayenin bize geçişi nasıl olurdu merak etmedim değil..

Kitap; hikayenin içinde geçen yer, kişiler açısından hem ülkemizin yaşadığı hem de halk olarak olaylar karşısındaki tutumumuzu yani sormayan-sorgulamayan, “aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın”cı, geçmişini unutan, yaşadıklarından ders almayan, savaşı kimin başlattığı, kimin haklı olduğu arasında gidip gelmelerle asıl resmi görememek, kısacası bize hiç yabancı gelmeyen olayları ve insanları anlatıyor. Faşizan bir düzende, diktatör birinin yönetiminde ütopya denebilecek güzellikte bir ülke nasıl savaş alanına çevrilir, birlik ve huzur içindeki insanlar arasında iç savaş çıkar birbirine düşman olur, kişisel çıkarlar uğruna hayvanlar nasıl katledilir, ekolojik denge nasıl bozulur bu kitapta bunları göreceksiniz ve “iyi insan-kötü insan, gerçekte medeniyet nedir?” diye kendi içinizde sorgulamaya gideceksiniz. Daha önceden George Orwell’ın 1984 ve Hayvan çiftliğini okuduğum için bunların bir harmanlanmış hali olan Son Ada’yı daha basite indirgenmiş buldum ama alegorik bir anlatımı kullanmış olması başarılı. Önsöz de Yaşar Kemal’in yazısı kitabın anlatılmak istenileni anlatmada ne kadar başarılı olduğuna dair övgü dolu sözler içeriyor.

Kitaptan Altını Çizdiklerim:

-Eşitlik, dostluk, demokrasi...Bunlar hep zayıfların uydurduğu saçmalıklar. Çünkü onların yaşayabilmek için bu gibi kavramlara ihtiyacı var. Güçlünün is bir tek isteği vardır.daha fazla güç.

-İnsanlar mı olaylara göre değişir, yoksa olaylar mı insana göre oluşur.

-Halk dediğin değişken bir şeydir.

10 puan

Dünyanın ortasında ama dünyadan uzak bir ada. Tam bir cennet... Ütopya... Her şey o kadar kusursuz ki...

Ta ki...

Ayak basılmamış, insan denen aslında vahşi yaratığın henüz doğal güzelliklerini bozmadığı bir adada, insanlıklarını yitirmemiş insanlar yaşarmış. Bu insanlar öyle güzel bir uyumla yaşarlarmış ki hem doğayla hem de kendileriyle...

Zülfü Livaneli'nin yarattığı bu kurgusal kitap, tam da medeniyet dediğimiz ve çok özenip gerekli saydığımız şeyin; kuralların, kanunların, kurumların aslında ne kadar gereksiz ve bir o kadar da yıkıcı olduğunu ayan beyan gösteriyor.

Bu kitap bir adadan yola çıkarak aslında dünya düzenini ve insanların nasıl etki altında kalıp aptallaştığını, hırslara kapıldığını da gözler önüne seriyor.

Yönetmeye ve yıkmaya, kargaşaya alışmış insanların, her şey ne kadar güzel, uyum içinde ve bakir olsa da, bunlardan vazgeçemeyip mutlaka kargaşa yaratma ve bunun çözümü için muhtaç olunan kişi olma hırslarıyla her şeyi ne kadar alt üst edebileceğinin bir göstergesi, kanıtı bu hikâye.

Hayatta dengelerin ne kadar önemli olduğunun, bir şeyin başka şeyleri tetiklediğinin de bir anlatısı.

Bir solukta okuyacağınız ve yaşadığınız yer, yaşanan süreçler ile çok bağlantı bulacağınız ustaca kaleme alınmış bir belgesel bence...

Okunmalı ve ısrarla tavsiye edilmeli... Ben bayıldım...

10 puan

Martılar...Hem güçlü,ama bir okadar da masum...Son Ada okunulması gereken bir kitap.Güzeller güzeli bir yer ve o yeri bozan Devlet adamı.Yeşilliği,hayvanları yine yok etmeye çalışan Devlet adamı.Darbe ve diktatötlük...Kitap bittiği zaman tek söylediğim şey"Bu gibi olayları yaşadık ve hala yaşıyoruz".Dili ve anlatımı çok güzel.Kısacası kesinlikle tavsiye ediyorum.

9 puan

Zülfü yazmış, daha büyük eksende Türkiye'de oynanmış gerçek bir hikaye.

10 puan

martılar...

8 puan

"Ülke yönetmeyi siyasi,etnik ve din grupları birbirine düşürmek olarak anlayan bir kafası vardı. Bunu yüksek siyaset olarak görüyordu."


Bana göre 'Son Ada', şu ana kadar okumuş olduklarımın arasında Zülfü Livaneli'nin yazmış olduğu en güzel kitabıdır. Beni çok etkiledi.
Müthiş bir anlatım. Bu kitap için Yaşar Kemal'in söylemiş olduğu sözler çok çok yerinde olmuş.
Kitap ilk sayfasından son sayfasına kadar altı çizilecek, tekrar tekrar okunacak cümleler ile doludur.
Önereceğim kitaplar arasında yerini almıştır.

10 yıl, 10 ay
7 puan

Livaneli kitabında dikta rejimi anlatıyor.Dikta rejimi ile değişen , huzuruna kastedilen ada halkının hikayesi..

9 puan

Livaneli bu kitabında insan müdahalesinin doğaya ve insan yaşamına verdiği zararları anlatmış gibi görünebilir fakat düşünüldüğünde siyasi çıkarları uğruna yaşanılan alanı mahvetmek anlatılıyor. Kitapta anlatılanları ülkemiz için düşündüğümüzde de söylediklerinin hemen hemen aynısının yapıldığını görürüz herhalde. Bazılarının koltuk sevdası uğruna bu halkı uyuşturucu sözleriyle beyinlerini uyuşturup kendini haklı gibi gösterdiklerini, doğanın tahrip edilip daha sağlıksız ve yaşanmaz bir hâl aldığı gerçeği var bu ülkede. Dili de gayet akıcı ve kendini okutturan bir kitaptı. Kesinlikle öneriyorum. 9/10

9 puan

Kitabın sayfasını açtığınızda o adaya gidiyorsunuz sanki öyle içine çeken bir anlatım. Sanki o diktanın içinde yaşıyormuş gibi içiniz daralıyor bunalıyorsunuz. Sonra kitaba ara verdiğinizde yine romandaki gibi bir diktatörlük içinde olduğunuzu anlıyorsunuz. Herkesin eşit bir şekilde yaşadığı toplumu sınıflara bölerek itaat ettirerek nasıl ayrıştırdığını çok güzel bir kurguyla anlatıyor. mutlaka okunmalı.

8 puan

Bu kadar güzel anlatılamaz yaşananlar.Okurken sanki adada yaşıyorsunuz,tüm ağaçlara,bitkilere,hayvanlara acıyor,bakkalın sakat oğluna ağlıyor,çokça da düşünüyorsunuz. Ama en çok da hak veriyorsunuz.. Livaneli kaliteli bir yazar.

10 yıl, 10 ay
10 puan

Son zamanlarda okuduğum, izlediğim çoğu şey bana Sineklerin Tanrısı'nı hatırlatıyor. Daha politik ve yalın hâli sadece. Belki de dönüp dolaşıp vardığım nokta aynı olduğu içindir. İnsanın aç, aciz, vahşi, zayıf ve korkak oluşu. O adada neler döndüğünü ve nasıl hissettirdiğini bizden başka kim daha iyi bilebilir ki? O adada yaşıyoruz neticede...

7 puan

Dünya edebiyatı için Orwell'ın 1984 romanı ne ise, Türkiye için de Son Ada kitabı odur diye düşünüyorum. :) Faşizan bir düzenin bir toplumu ne şekilde , ne hale getirebileceğine dair etkileyici bir roman. Oldukça anlaşılır ve sade bir dille yazılan bu güzel Livaneli eseri, kısalığına aldanmayıp günümüz şartlarında, üzerine düşünülerek sindirilmesi gereken bir kitap.. İyi okumalar :)

9 puan

Belki biraz geç oldu ama ilk defa okuduğum bir Zülfü Livaneli kitabı Son Ada. Politika ile sosyal yaşamın irdelenmesi, elinde politik güce sahip şahsiyetlerin kişisel ihtiraslara kapılıp insanlara, hatta doğaya nasıl geri dönülmez sonuçlar getirebiliceğini anlatan bir anı romanı. Kişinin sosyal ve toplumsal bakış açısını degistirmek demeyelim de resmi daha büyük göstermeyi hedefleyen bir kitap olduğunu düşünüyorum.

8 puan

Okuyunca ne kadar çok günümüz ülkesine benzediğini göreceksiniz. Livaneli, yine ustalığını konuşturmuş, çok güzel bir kitap olmuş. Okumak isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim.

3 puan

kitap tam bir zaman kaybı maalesef.

9 puan

"Şimdi buradayız işte.İşlediğimiz günahın kefaretini ödüyoruz.Bir adam tarafından kandırılmaya izin vermiş,onun peşine körü körüne takılmış olmamızın kefaretini;başkaldıran insan tanımını unutma,bencillik,öngörüsüzlük,vurdumduymazlık,diktatöre boyun eğme,küçük hırslarımıza kapılma günahlarının kefaretini.Gündelik yaşamımız içinde küçük boyun eğişlerimizden oluşan,küçük günahların hikayesi bu." sanırım kitabın içindeki bu sözler, kitabı anlatan en iyi sözcüklerdir

Profil Resmi
10 puan

Adada yaşayan 41. dairenin sahibiymişim gibi, sanki öyküm anlatılıyormuş gibi, aslında hiçbir zaman yaşamadığım anılarımı yüzüme vuruyormuş gibi, elimden bırakıp bir daha almak istemeyecek kadar öfkelenerek, heyecanlanarak, hüzün seline kapılarak, umut ederek okudum. İşte böyle duygudan duyguya sürükledi beni bu kitap.

Görmeyi bilenin gözlerini açar.

1 | 2 ileri