İmam Cafer Buyruğu

Anadolu Alevisi kendini yaratan toplumsal gereksinmenin dışına taşınarak kimliğinin ipuçlarını, İslamın özkaynakların-da aramaz. Tam tersine, toplumsal bilincin yerine yerleşen köktendinci ilahi ideolojiyi; bu ideolojinin yere indirilme-siyle nesnelleşen kul kimliğini; nesnelleşen kul kimliğinin siyasallaşmasıyla iktidara uzanmaya çalışan teokratik kolektif kimliği kırmak; demokrasi ve laikliği kurmak için İslamın özkaynaklarını bâtıni bir sorgulamaya yatırır.Bir aydın, her türlü idealizmle hesaplaşmış olmanın aydın-lığında durarak; Buyruk gibi tasavvufla kutsanmış bir yapı-tı kirli görmek hakkına sahip değildir. Daha doğrusu böyle-si bir yaklaşım içerisine girmek güçsüzlüğün, birikim eksik-liğinin, ilgisizliğin, küçümsemenin dışa vurumu biçiminde kendini gösteren bir aydın oportünizminden başka bir şey değildir.Kaldı ki İmam Cafer Buyruğu; inancın akıl alanına taşındığı, aklın öne alındığı bâtıni bir zeminde köktendinci inanca bir manifesto niteliği taşıyan Kırklar Söylencesi ile başlar. Giderek bâtıni inancın kutsadığı nesnel evrene yönelerek bâtıni kimlikleri/kurumları, bunların yaşama/ çalışma ilkele-rini açıklar. Bu kimlikler ve kurumlar aracılığıyla toplumsal yaşamın geleceğine yönelik kestirimde bulunarak sonraları Şeyh Bedreddin tarafından Yarin dudağından gayri her şey her yerde ortak olmak için ileri özdeyişiyle daha kesin çizgilerle açıklanan kâmil toplum projesinin ilk prototipini, Rıza Kenti örneğiyle çarpıcı biçimde verir...

Anadolu Alevisi kendini yaratan toplumsal gereksinmenin dışına taşınarak kimliğinin ipuçlarını, İslamın özkaynakların-da aramaz. Tam tersine, toplumsal bilincin yerine yerleşen köktendinci ilahi ideolojiyi; bu ideolojinin yere indirilme-siyle nesnelleşen kul kimliğini; nesnelleşen kul kimliğinin siyasallaşmasıyla iktidara uzanmaya çalışan teokratik kolektif kimliği kırmak; demokrasi ve laikliği kurmak için İslamın özkaynaklarını bâtıni bir sorgulamaya yatırır.Bir aydın, her türlü idealizmle hesaplaşmış olmanın aydın-lığında durarak; Buyruk gibi tasavvufla kutsanmış bir yapı-tı kirli görmek hakkına sahip değildir. Daha doğrusu böyle-si bir yaklaşım içerisine girmek güçsüzlüğün, birikim eksik-liğinin, ilgisizliğin, küçümsemenin dışa vurumu biçiminde kendini gösteren bir aydın oportünizminden başka bir şey değildir.Kaldı ki İmam Cafer Buyruğu; inancın akıl alanına taşındığı, aklın öne alındığı bâtıni bir zeminde köktendinci inanca bir manifesto niteliği taşıyan Kırklar Söylencesi ile başlar. Giderek bâtıni inancın kutsadığı nesnel evrene yönelerek bâtıni kimlikleri/kurumları, bunların yaşama/ çalışma ilkele-rini açıklar. Bu kimlikler ve kurumlar aracılığıyla toplumsal yaşamın geleceğine yönelik kestirimde bulunarak sonraları Şeyh Bedreddin tarafından Yarin dudağından gayri her şey her yerde ortak olmak için ileri özdeyişiyle daha kesin çizgilerle açıklanan kâmil toplum projesinin ilk prototipini, Rıza Kenti örneğiyle çarpıcı biçimde verir...


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9789758612437

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski