Hz. Nuh Fassı / Fususu'l- Hikem 3

Zaman bakımından Hz. Muhammed'den (s.a.s) önce gelen bütün peygamberler arasında Hz. Nûh (a.s) tenzihin temsilcisidir. Zîra inatçı bir putperestliğin egemen olduğu bir devirde yaşarken putları yerle bir edip, tek olan Allah'a ibâdeti savunmuştur. Devir bunu gerektirmektedir. Buna rağmen tek başına tenzih de edebe aykırıdır.

İbn Arabî'ye göre mutlak tenzihte olan kişi yolunu kaybetmiş kişidir. Bu durumda eğer biz Allah'ı hâdiselerde tecellî ettiği şekliyle nitelersek, O'nu hâdiseye katmış oluruz ki bu imkânsızdır. Tersini yaparsak Allah'ı hiçbir yerde hiçbir şeyle mukayyed kılmayız ki, yapmamız gereken şey; Allah'ı varlık veya vasıf ile nitelememek, varlıktaki tecellîsinden (aynadaki aksinden) bahsetmektir. Bu yüzden Kur'ân'daki tenzih ve teşbih ile ilgili âyetlerin insân-ı kâmillerce yorumlanması gerekir.

Bu kitap; tenzih ehli ile tenzih ve teşbihi birleştiren ve sadece İslâm'da tecellî eden mârifetullah ehli arasındaki farkları anlatır.

Mârifetullah, İbnü'l Arabî'nin Fahreddîn-i Râzî'ye yazdığı mektupta, kemâl noktasında târif edilmişitir: "Allah; aklın görüşü ve fikirle tanınmaktan münezzeh olduğu için, akıl sahibi, Allah'ın mârifetini müşâhede ile istiyorsa, kalbini fikirden arındırmalıdır. Mârifete ulaşmak için dikkat edilmesi gereken bir husus da kişinin fikirden arındığı gibi hayalden de arınmasıdır. Zîra hayalin özelliği; aklî mânâları hissî kalıplara dökmesidir."

Cemalnur Sargut'un Fusûsu'l-Hikem çalışmalarının üçüncüsü olan bu eserinde Hak, Zâhir-Bâtın, Ulûhiyet, Hayal, Mârifet, İmamiyet, Mülk, Arifin Özellikleri, Hayret, Rubûbiyet, Tevhid gibi konu başlıklarını incelemektedir.

Zaman bakımından Hz. Muhammed'den (s.a.s) önce gelen bütün peygamberler arasında Hz. Nûh (a.s) tenzihin temsilcisidir. Zîra inatçı bir putperestliğin egemen olduğu bir devirde yaşarken putları yerle bir edip, tek olan Allah'a ibâdeti savunmuştur. Devir bunu gerektirmektedir. Buna rağmen tek başına tenzih de edebe aykırıdır.

İbn Arabî'ye göre mutlak tenzihte olan kişi yolunu kaybetmiş kişidir. Bu durumda eğer biz Allah'ı hâdiselerde tecellî ettiği şekliyle nitelersek, O'nu hâdiseye katmış oluruz ki bu imkânsızdır. Tersini yaparsak Allah'ı hiçbir yerde hiçbir şeyle mukayyed kılmayız ki, yapmamız gereken şey; Allah'ı varlık veya vasıf ile nitelememek, varlıktaki tecellîsinden (aynadaki aksinden) bahsetmektir. Bu yüzden Kur'ân'daki tenzih ve teşbih ile ilgili âyetlerin insân-ı kâmillerce yorumlanması gerekir.

Bu kitap; tenzih ehli ile tenzih ve teşbihi birleştiren ve sadece İslâm'da tecellî eden mârifetullah ehli arasındaki farkları anlatır.

Mârifetullah, İbnü'l Arabî'nin Fahreddîn-i Râzî'ye yazdığı mektupta, kemâl noktasında târif edilmişitir: "Allah; aklın görüşü ve fikirle tanınmaktan münezzeh olduğu için, akıl sahibi, Allah'ın mârifetini müşâhede ile istiyorsa, kalbini fikirden arındırmalıdır. Mârifete ulaşmak için dikkat edilmesi gereken bir husus da kişinin fikirden arındığı gibi hayalden de arınmasıdır. Zîra hayalin özelliği; aklî mânâları hissî kalıplara dökmesidir."

Cemalnur Sargu... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 11X18 kitap kağıdı, 311 sayfa
2012 tarihinde, NEFES YAYINLARI tarafından yayınlandı


ISBN
ISBN:6055902339
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: islam tarihi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Böcürtlen
1 kişi

Okumak İsteyenler

SÜMEYRA sbryc
2 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski