Hakikatin Ölümü

Hep böyle mi olur? Ölüm hissi karartır mı ruhları? İnsanı yalnızlaştırır mı? Bu telaşsız, bu vurdumduymaz hayat: ölüm. Yokuoluş ya da yeniden varoluş: ölüm. Yaşam denilen sığ kuyunun dibi... herkesin kendi kuyusu... İki insan aynı kuyuda olabilir mi, iki insan aynı intiharın bir parçası olabilir mi: galiba bir sıkışmışlık hali... Uzun yıllar siyasi bir mücadelenin içinde yer alan Feridun, işkenceler altında geçen hapishane günlerinin ardından normal bir hayata dönmekte zorlanır. Hiçbir sosyal hayatı yoktur. Sevdiğini sandığı kadınla yaşadığı kısa süreli bir ilişki sonrası, hayatına başka kadın sokmaz. Yalnızdır ve saplantıları vardır ki bunlar onu hayata bağlayan ayrıntılardır: kitapları, küçük objeleri, maskeleri ve kuklaları... Aklına neredeyse hiç gelmeyen bir anneyi ve tamamen unutulmuş erkek kardeşi de aile denildiğinde iki yabancı kelime olarak anımsar. Feridunun sakin hayatı gelen bir telefonla sarsılır. Çok eski bir tanıdık -bir o kadar da yabancı- ansızın ortaya çıkar ve bir hesaplaşma için, Feridunun karşısına dikiliverir: Timuçin... O eski bir tetikçidir. Geçmişte işlediği cinayetlerin vicdan azabını çekmekte ve teslim olmayı düşünmektedir. Feridun bir şekilde onun teslim olmasını engellemek ister, bu aslında kendi özgürlüğü için de gereklidir. Geçmiş ve ilişkiler Feridunun tüm dünyası olan evinde, kilitlediği kapısın ardında sorgulanmaya başlanır; gömüldüğü yerden ortaya çıkan hakikat, kötü bir koku yayar: bir beden yavaş yavaş çürür. Aslında hakikat ölmüştür. Yazar sürükleyici bir gerilim/polisiye romanı olarak da okuyabileceğiniz bu yapıtında tüyler ürpertici sahneleriyle, iç hesaplaşmalarla bezeli, hangisi gerçek diye sorgulayacağınız, kimi zaman da kendinizle çelişkiye düşeceğiniz, bir dönem sonrası yaşananları yansıtırken suç, adalet, şiddet ve hakikat kavramları üzerinde tartışıyor.

Hep böyle mi olur? Ölüm hissi karartır mı ruhları? İnsanı yalnızlaştırır mı? Bu telaşsız, bu vurdumduymaz hayat: ölüm. Yokuoluş ya da yeniden varoluş: ölüm. Yaşam denilen sığ kuyunun dibi... herkesin kendi kuyusu... İki insan aynı kuyuda olabilir mi, iki insan aynı intiharın bir parçası olabilir mi: galiba bir sıkışmışlık hali... Uzun yıllar siyasi bir mücadelenin içinde yer alan Feridun, işkenceler altında geçen hapishane günlerinin ardından normal bir hayata dönmekte zorlanır. Hiçbir sosyal hayatı yoktur. Sevdiğini sandığı kadınla yaşadığı kısa süreli bir ilişki sonrası, hayatına başka kadın sokmaz. Yalnızdır ve saplantıları vardır ki bunlar onu hayata bağlayan ayrıntılardır: kitapları, küçük objeleri, maskeleri ve kuklaları... Aklına neredeyse hiç gelmeyen bir anneyi ve tamamen unutulmuş erkek kardeşi de aile denildiğinde iki yabancı kelime olarak anımsar. Feridunun sakin hayatı gelen bir telefonla sarsılır. Çok eski bir tanıdık -bir o kadar da yabancı- ansızın ortaya çıkar ve bir hesaplaşma için, Feridunun karşısına dikiliverir: Timuçin... O eski bir tetikçidir. Geçmişte işlediği cinayetlerin vicdan azabını çekmekte ve teslim olmayı düşünmektedir. Feridun bir şekilde onun teslim olmasını engellemek ister, bu aslında kendi özgürlüğü için de gereklidir. Geçmiş ve ilişkiler Feridunun tüm dünyası olan evinde, kilitlediği kapısın ardında sorgulanmaya başlanır; gömüldüğü yerden ortaya çıkan hakikat, kötü bir koku yayar: bir beden yavaş yavaş çürür. Aslında hakikat ölmüştür. Yaz... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
6 puan

Gerçek bir olaydan yola çıkılmış izlenimi veren kurgusuyla, merak unsurunu düşürmeden koruyan bir eser. Siyasi polisiye olarak sınıflandırılabilecek kitapta gerilimin yanında psikoloji de kendini hissettiriyor. Sade yazım diliyle akıcı. Yazar gerçeğin göreceliğini vurgularken Türkiye'nin tartışmalı yakın tarihini de hikayeye zorlamadan yedirmiş.


Baskı Bilgileri



ISBN
9944-986-36-4

Etiketler: roman

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Şah-Rû
1 kişi

Okumak İsteyenler

cryptex1915
1 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski